969
bu çocuğun annesi var, babası var. 1997 doğumlu bir insan an itibariyle 21 yaşında. yahu bu çocuğa, milli takımda hiç bir yetkili, potansiyeline uygun şekilde yaşayabilmesi için bir psikologla, bir beslenme uzmanıyla, bir yaşam koçuyla anlaşması v.b. uzmanlarla çalışması gerektiğini; yeteneğinin milyon euro' larla ölçülemeyeceğini söylemedi mi? tamam hadi çocuğa söylediniz. çocuk da dinlemedi. yahu milli takıma aldığımızda bu çocuk kaç yaşındaydı, hemen bakıyorum: 18 yaş 10 ay 05 gün! peki anasına babasına neden anlatılmadı yapılması gerekenler? hadi diyelim ailesi ilgilenmiyor yada sorunlu(u: ki gerçeklik payı var, babası milli takıma alınması için fatih terim' e imza verirken hapishanedeydi). ya soruyorum sizlere; neden koruma altına alınmadı federasyon yetkilileri tarafında bu çocuk? bu nasıl bir ülke? değerlerini yitirirken "napalım sapıtmasaydı" mı diyeceğiz her seferinde! bu nasıl bir sistem?
bu çocuklar* * * sürecin sonucudur, sürecin kendisi değil, sebebi değil. bazı okur yada yazar arkadaşım bu durumun farkında, biliyorum, okuyorum. ama fakat; yalnızca "bazı" arkadaşlar bu durumun farkında, küçücük bir kısmı yani. topluca doğru bilince ulaşamadıkça, hiç birşey düzelmeyecek maalesef. şahıslarla ilgilendikçe toplu bir bilince ulaşmanın ilk adımını bile sağlayamıyoruz. kimse sisteme tam odaklanmıyor ki sistemi eleştirsin, herkes "ahmet çakar" izliyor, herkes şahısları eleştirir halde buluyor kendini.
tez konusu gibi...
arda turan, emre mor yada emre belözoğlu... şu üç futbolcunun potansiyel yeteneğinin mesut özil' in potansiyel yeteneğinden farkı nedir? birine almanlar sahip çıktı, diğerine ise biz! sahip çıktık?
liyakattan bu kadar uzak, yalnızca "umutla", bu kadar plansız bir ülke olamaz*. cidden çok üzülüyorum. şahıslara değil tabi ki, ülkem adına üzülüyorum. her dalda, her alanda yanlışlıklar diz boyu. insana gına geliyor.
şaşırt hepimizi emre mor, şansın yaver gitsin ve güzel insanlarla tanış. şuan ki hocan senin için bir fırsat, senin temel yanlışlarına odaklanıyor, sana "para verdik sonuna kadar kullanalım" gözüyle değil, insan gözüyle bakıyor. geniş zamanlarda hem kendine hem de takımına daha fazla zarar vereceğini görüyor. seni uçurumdan düz yola doğru çekmek için çaba sarf ediyor. uzat elini ona, düzlüğe tırmanmak için çaba sarf et. sonra anlat herkese "uçurumun eşiğindeydim, cahildim" diye. çok isterim ki sonun hayrolsun. hayırsız olanlarından bıktık artık...
bu çocuklar* * * sürecin sonucudur, sürecin kendisi değil, sebebi değil. bazı okur yada yazar arkadaşım bu durumun farkında, biliyorum, okuyorum. ama fakat; yalnızca "bazı" arkadaşlar bu durumun farkında, küçücük bir kısmı yani. topluca doğru bilince ulaşamadıkça, hiç birşey düzelmeyecek maalesef. şahıslarla ilgilendikçe toplu bir bilince ulaşmanın ilk adımını bile sağlayamıyoruz. kimse sisteme tam odaklanmıyor ki sistemi eleştirsin, herkes "ahmet çakar" izliyor, herkes şahısları eleştirir halde buluyor kendini.
tez konusu gibi...
arda turan, emre mor yada emre belözoğlu... şu üç futbolcunun potansiyel yeteneğinin mesut özil' in potansiyel yeteneğinden farkı nedir? birine almanlar sahip çıktı, diğerine ise biz! sahip çıktık?
liyakattan bu kadar uzak, yalnızca "umutla", bu kadar plansız bir ülke olamaz*. cidden çok üzülüyorum. şahıslara değil tabi ki, ülkem adına üzülüyorum. her dalda, her alanda yanlışlıklar diz boyu. insana gına geliyor.
şaşırt hepimizi emre mor, şansın yaver gitsin ve güzel insanlarla tanış. şuan ki hocan senin için bir fırsat, senin temel yanlışlarına odaklanıyor, sana "para verdik sonuna kadar kullanalım" gözüyle değil, insan gözüyle bakıyor. geniş zamanlarda hem kendine hem de takımına daha fazla zarar vereceğini görüyor. seni uçurumdan düz yola doğru çekmek için çaba sarf ediyor. uzat elini ona, düzlüğe tırmanmak için çaba sarf et. sonra anlat herkese "uçurumun eşiğindeydim, cahildim" diye. çok isterim ki sonun hayrolsun. hayırsız olanlarından bıktık artık...