6454
18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçında bir taraftar olarak 24 saat boyunca neler yaptığımı size anlatmaya çalışacağım.
ben ve hanım ikimiz de öğretmeniz, hanım sabahçı ben öğlenciyim ve hanımın okula doğru düzgün bir ulaşım yok. e erkeklik neyi gerektirir? tabi, doğru bildiniz. her sabah üşenmeden ben bırakıyorum. her sabah onun sayesinde 7.20 de uyanıyorum. hoop, hanımı bırak tekrar eve gel. benimde pis bir huyum var. uyandığım zaman, bir daha uyuyamam.
daha sonra eve geldim, aksilik tam bizim evin kirasının artacağı gündeyiz. ev sahibini aradım onunla bir ton pazarlık yaptım, iki - üç kere telefon görüşmesi yaptım. sonunda bağlayabildim ama biraz tuzlu kaçtı. ev sahibim azıcık para gözdür. kira muhabbetide bittikten sonra devamı var.
salı günü bizim evin orda pazar var. e hanım okulda, bu durumda evde kim pazarı yapıyor? doğru bildiniz, onu da ben yapıyorum. birde listeye yazmış da yazmış. tabi kendisi taşımayacak, hanım rahat, yaz bakalım. pazarda bitti aksilikler bitti mi? tabiki hayır.
bu seferde okuldan bir arkadaş aradı. bunlar kapsayıcı eğitim adı altında, erzurum' da yalova' da eğitim almışlardı. il milli eğitim bunları görevlendirmiş ve okulda olamayacakmış bugün, tabi arkadaşın seni neden aradı derseniz. salı günü nöbetçiymiş, 'rica etti ve benim yerime nöbetimi tutar mısın?' dedi tabi bende kabul ettim. birde diyorum içimden 'sanki işim az da bunu çıkardı, başıma' diye düşünüyorum. neyse kabul ettik artık.
neyse artık, kendi okuluma vardım. nöbet tutma, ders anlatma derken iyice yorulmaya başladığımı hissettim. 'ulan akşam maç var. napacam?' diye düşünüyorum kendi kendime. bir şekilde son dersi yaptık ve bitirdik.
sonra atladığım gibi arabaya doğru vadi istanbul alışveriş merkezinin yolunu tuttum. herkes mi arabayla gelmiş maça arkadaş? avmde dolan dolan boş yer yok. sonunda bir tane boş yer denk getirdim, park ettim hemen arabayı ve yemek yemeğe yukarı çıktım. daha sonra havaraya binmek için onun bulunduğu yöne doğru ilerledim. bu sefer de havaray bakımdaymış. her seferinde anca yüz(100) kişi binebiliyormuş. bildiğiniz sayaç koymuşlar. tabi harala gürele fazla binenler oluyor. bu seferde havaray gitmiyor. nese milleti ikna ettiler. herkes sırasıyla binmeye başladı.
vardık stada, artık eminim yorulmuştum. ama müzik çalmaya başladığı an bildiğiniz enerji depolandı sanki hızlı şarj aleti şarj edilmiş gibi hissettim. tüm tribünün sinerjisi ve şampiyonlar ligi maçı olduğunun bilinciyle, hayatımda böyle bağırdığımı, bu kadar uzun süre ıslık çaldığımı hatırlamıyorum. nese maçıda bitirdik, en azından çektiğimiz çileye değdi. stadtan çıktım eve var, duş al falan derken yattığımda 2 oldu ve evet tekrar sabah 7.20' de uyandım. (bkz: #2512229)
not: biz bunları hissederken belhanda beyefendi nasıl bu kadar ruhsuz olabiliyorsun? anlamak mümkün değil. (bkz: #2513019)
ben ve hanım ikimiz de öğretmeniz, hanım sabahçı ben öğlenciyim ve hanımın okula doğru düzgün bir ulaşım yok. e erkeklik neyi gerektirir? tabi, doğru bildiniz. her sabah üşenmeden ben bırakıyorum. her sabah onun sayesinde 7.20 de uyanıyorum. hoop, hanımı bırak tekrar eve gel. benimde pis bir huyum var. uyandığım zaman, bir daha uyuyamam.
daha sonra eve geldim, aksilik tam bizim evin kirasının artacağı gündeyiz. ev sahibini aradım onunla bir ton pazarlık yaptım, iki - üç kere telefon görüşmesi yaptım. sonunda bağlayabildim ama biraz tuzlu kaçtı. ev sahibim azıcık para gözdür. kira muhabbetide bittikten sonra devamı var.
salı günü bizim evin orda pazar var. e hanım okulda, bu durumda evde kim pazarı yapıyor? doğru bildiniz, onu da ben yapıyorum. birde listeye yazmış da yazmış. tabi kendisi taşımayacak, hanım rahat, yaz bakalım. pazarda bitti aksilikler bitti mi? tabiki hayır.
bu seferde okuldan bir arkadaş aradı. bunlar kapsayıcı eğitim adı altında, erzurum' da yalova' da eğitim almışlardı. il milli eğitim bunları görevlendirmiş ve okulda olamayacakmış bugün, tabi arkadaşın seni neden aradı derseniz. salı günü nöbetçiymiş, 'rica etti ve benim yerime nöbetimi tutar mısın?' dedi tabi bende kabul ettim. birde diyorum içimden 'sanki işim az da bunu çıkardı, başıma' diye düşünüyorum. neyse kabul ettik artık.
neyse artık, kendi okuluma vardım. nöbet tutma, ders anlatma derken iyice yorulmaya başladığımı hissettim. 'ulan akşam maç var. napacam?' diye düşünüyorum kendi kendime. bir şekilde son dersi yaptık ve bitirdik.
sonra atladığım gibi arabaya doğru vadi istanbul alışveriş merkezinin yolunu tuttum. herkes mi arabayla gelmiş maça arkadaş? avmde dolan dolan boş yer yok. sonunda bir tane boş yer denk getirdim, park ettim hemen arabayı ve yemek yemeğe yukarı çıktım. daha sonra havaraya binmek için onun bulunduğu yöne doğru ilerledim. bu sefer de havaray bakımdaymış. her seferinde anca yüz(100) kişi binebiliyormuş. bildiğiniz sayaç koymuşlar. tabi harala gürele fazla binenler oluyor. bu seferde havaray gitmiyor. nese milleti ikna ettiler. herkes sırasıyla binmeye başladı.
vardık stada, artık eminim yorulmuştum. ama müzik çalmaya başladığı an bildiğiniz enerji depolandı sanki hızlı şarj aleti şarj edilmiş gibi hissettim. tüm tribünün sinerjisi ve şampiyonlar ligi maçı olduğunun bilinciyle, hayatımda böyle bağırdığımı, bu kadar uzun süre ıslık çaldığımı hatırlamıyorum. nese maçıda bitirdik, en azından çektiğimiz çileye değdi. stadtan çıktım eve var, duş al falan derken yattığımda 2 oldu ve evet tekrar sabah 7.20' de uyandım. (bkz: #2512229)
not: biz bunları hissederken belhanda beyefendi nasıl bu kadar ruhsuz olabiliyorsun? anlamak mümkün değil. (bkz: #2513019)