97
ben ve benim gibi birçok yazar sözlükteki fikir tartışmalarından keyif alıyor. sözlükte sürekli şakalar komiklikler okumak ya da insanların içindeki nefreti boşalttığı gereksiz yazılara maruz kalmak yerine üzerine düşüneceğim ve okurken yeni bilgiler öğreneceğim yazılar da görmek istiyorum. bizim için en değerli yazarlar ise işte bu yazıları yazanlar. kaideyi taciz eden istisna, onlardan birisi.
kaideyi taciz eden istisna, bir belhanda tezi çıkardı ve onu detaylı analizlerle savundu. doğal olarak, başka yazarlar da antitezini ortaya koydu, ben bunu fikir üreten adama saldırmak olarak görmüyorum. belhanda konusunda bana göre bugüne kadar ben de dahil olmak üzere taraftarların çoğunun fazla bir olumlu ya da olumsuz fikri yoktu. belhanda, takımda olduğu için iyi oynaması için desteklediğimiz, kötü oynadığı zaman ise kızıp eleştirdiğimiz, birkaç yıl sonra da unutacağımız, felipe ya da engin baytar gibi gelip geçici bir futbolcu. tarafsız olduğumuz için de her iki tarafın da yazılarını keyif alarak okuduk. ancak, fikirleri savunmanın getirdiği bir yük vardır ve kaideyi taciz eden istisna’nın bir fikri ısrarla ve ortaya birçok faklı neden koyarak savunması, onun o fikrin ana savunucusu haline getirdi, monacoprensi ve igor tudor’da olduğu gibi.
bugün itibariyle kaideyi taciz eden istisna’nın belhanda tezi çöktü. bir insanın zihinsel ve duygusal olarak yatırım yaptığı tezin çökmesi elbette ki zordur ancak bunu kabul edemeyip karşı düşüncedeki insanların tarzını eleştirmesini ya da konuyu saptırıp bir şekilde kendisini haklı çıkartmaya çalışmasını da doğru bulmuyorum. bir fikri ne kadar kuvvetli savunursan, o fikrin yanlış olduğu ortaya çıktığında da karşı taraf haklılığını o agresiflikte sergiler. iddiası olmayan bir takımı yendiğimizde ‘’karşı tarafı da tebrik ederiz’’ olgunluğunda konuşabilirken, derbilerde ya da bize karşı büyük laf etmiş takımları yendikten sonra ‘’koyduk mu’’ seviyesine gelebiliyoruz. sonuçta bugün linç edilen, kaideyi taciz eden istisna değil, onun çökmüş fikirleridir. örneğin ben bugüne kadar mustafa cengiz yönetimini hep destekleyip savunmuştum, ancak bugün iyi bir yönetim olduğu tezimin çöktüğünü kabul ediyorum. çok önceden beri mustafa cengiz’i haksız eleştirdiğini düşündüğüm yazarların üslupları ya da yönetimin daha önce doğru yapmış oldukları işler, benim tezimin çöktüğü gerçeğini değiştirmiyor. eğer ben önceden ısrarla mustafa cengiz’i savunmuş olsaydım, bugün benim nick altım da karşı tezi savunmuş olan yazarların haklılıklarını benzer agresiflikte ilan ettikleri entryler ile dolmuş olurdu.
bunun dışında bir öngörüm var, belhanda tezi çöktüğüne göre, bundan sonra belhanda herkesin fikrini değiştirecek kadar iyi oynamadığı sürece onu aynı şekilde savunmaya çalışırsa ''linç edilmeye'' devam edecek. fikir tartışmalarının doğası gereği böyle, kesinlikle tehdit ya da sindirme olarak söylemiyorum. tez ve antitez ortaya atıldı, gözlem yapıldı ve sonucunda antitezin doğruluğu ortaya çıktı. bunun ardından doğru olmadığı çoğunluk tarafından kabul edilmiş bir görüşü ısrarla savunmaya çalışmak tepki çeker, çünkü bu tartışmayı kaybettiğini kabul edememektir. biraz abartarak örnek vereyim, sözlükte bir yazar tarık’ın aslında ne kadar iyi bir futbolcu olduğu tezini savunmaya çalışırsa kanıtlara rağmen saçmaladığı için linç edilir. ya da tersten bir örnek vereyim çünkü burada fikir özgürlüğü nedeniyle fatih terim dahil herkes eleştirilebilmeli diyen bir çok yazar oluyor. fatih terim elbette ki eleştirilebilir, ancak bu eleştiriler fatih terim’in kötü teknik direktör olduğu (ya da daha fazlası) tezi haline geldiği an tepki çeker. çoğunluk için çok değerli olduğu bir yer olan galatasaray sözlük’te yapılan bir fatih terim antitezi doğru yapılmaz ve fikir tartışması kalması gereken sınırlarının dışına çıkarsa elbette ki linç edilir.
bugün olanları tam olarak bilmiyorum, sanırım silinen bazı entryler olmuş. fikir tartışmaları sırasında normal zamanlarda bazı sivri üslupları okumak eğlenceli oluyor ancak kaybedilen bir maç sonrasında tartışmanın bu tarzda yapılmasının da kırıcı olarak algılanması da çok doğal. belhanda kırmızı kart gördüğünde aklıma gelseydi ben de sinirden kendi kendime “half sıpeys yauuuv. asistin asisti yaauv. 8.5 numara yauv" diyebilirdim, belhanda’ya kızgınlığımı onu savunan teze yönelteceğim için, yazara ya da onun verdiği değerli bilgilere değil. burada hepimiz galatasaraylıyız, fikirleri tartışabilecek seviyedeki insanların olgunluk göstereceğini düşünüyorum. az önce söylediğim gibi fikirler linç edilebilir, gereksiz üslup polisliği yapılmasına karşıyım.
kaideyi taciz eden istisna’nın belhanda üzerine fikirlerinin bana göre haklı olarak eleştirildiği bir günde kendisinin futbolu ne kadar iyi bildiğini ve değerli birçok başka düşüncesinin hatırlanması gerektiğini söylemek istiyorum. örneğin geçen sezonun sonunda yazdığı yazılarda ve kendisiyle konuşmalarımızda, bu sezon gomis’in olmayacağını ve bu kadronun farklı bir hücum sistemiyle oynaması gerektiğini söylemişti. fatih terim elindeki futbolcularla yapbozu çözdüğünde, onun 3 ay önce düşündüğü sisteme geleceğini düşünüyorum. bir diğeri örnek ise temmuz sonunda fernando-donk-belhanda ortasahasının işlemeyeceğini, donk’un yerine pres yapan delici bir oyuncunun gerektiğini söylemişti. aradan geçen bir ay içerisinde fatih terim de bu durumu gördü, o üçlüden vazgeçti, emre akbaba ve ndiaye’yi transfer etti, donk’ta ısrar etmek yerine de ndiaye takıma girmeden önce o rol için belhanda ve emre akbaba’yı denedi.
kaideyi taciz eden istisna, yeni tezler bulup fikirlerini yazmaya devam etsin ve bu tezlerini de daha önce yaptığı gibi değerli bilgilerle savunsun. ona katılmayan başka yazarlar da onun fikirlerini çürütmeye çalışsın ve biz de bunu keyifle okumaya devam edelim. umarım bugün linç edilenin kendisi olmadığını anlayacaktır.
kaideyi taciz eden istisna, bir belhanda tezi çıkardı ve onu detaylı analizlerle savundu. doğal olarak, başka yazarlar da antitezini ortaya koydu, ben bunu fikir üreten adama saldırmak olarak görmüyorum. belhanda konusunda bana göre bugüne kadar ben de dahil olmak üzere taraftarların çoğunun fazla bir olumlu ya da olumsuz fikri yoktu. belhanda, takımda olduğu için iyi oynaması için desteklediğimiz, kötü oynadığı zaman ise kızıp eleştirdiğimiz, birkaç yıl sonra da unutacağımız, felipe ya da engin baytar gibi gelip geçici bir futbolcu. tarafsız olduğumuz için de her iki tarafın da yazılarını keyif alarak okuduk. ancak, fikirleri savunmanın getirdiği bir yük vardır ve kaideyi taciz eden istisna’nın bir fikri ısrarla ve ortaya birçok faklı neden koyarak savunması, onun o fikrin ana savunucusu haline getirdi, monacoprensi ve igor tudor’da olduğu gibi.
bugün itibariyle kaideyi taciz eden istisna’nın belhanda tezi çöktü. bir insanın zihinsel ve duygusal olarak yatırım yaptığı tezin çökmesi elbette ki zordur ancak bunu kabul edemeyip karşı düşüncedeki insanların tarzını eleştirmesini ya da konuyu saptırıp bir şekilde kendisini haklı çıkartmaya çalışmasını da doğru bulmuyorum. bir fikri ne kadar kuvvetli savunursan, o fikrin yanlış olduğu ortaya çıktığında da karşı taraf haklılığını o agresiflikte sergiler. iddiası olmayan bir takımı yendiğimizde ‘’karşı tarafı da tebrik ederiz’’ olgunluğunda konuşabilirken, derbilerde ya da bize karşı büyük laf etmiş takımları yendikten sonra ‘’koyduk mu’’ seviyesine gelebiliyoruz. sonuçta bugün linç edilen, kaideyi taciz eden istisna değil, onun çökmüş fikirleridir. örneğin ben bugüne kadar mustafa cengiz yönetimini hep destekleyip savunmuştum, ancak bugün iyi bir yönetim olduğu tezimin çöktüğünü kabul ediyorum. çok önceden beri mustafa cengiz’i haksız eleştirdiğini düşündüğüm yazarların üslupları ya da yönetimin daha önce doğru yapmış oldukları işler, benim tezimin çöktüğü gerçeğini değiştirmiyor. eğer ben önceden ısrarla mustafa cengiz’i savunmuş olsaydım, bugün benim nick altım da karşı tezi savunmuş olan yazarların haklılıklarını benzer agresiflikte ilan ettikleri entryler ile dolmuş olurdu.
bunun dışında bir öngörüm var, belhanda tezi çöktüğüne göre, bundan sonra belhanda herkesin fikrini değiştirecek kadar iyi oynamadığı sürece onu aynı şekilde savunmaya çalışırsa ''linç edilmeye'' devam edecek. fikir tartışmalarının doğası gereği böyle, kesinlikle tehdit ya da sindirme olarak söylemiyorum. tez ve antitez ortaya atıldı, gözlem yapıldı ve sonucunda antitezin doğruluğu ortaya çıktı. bunun ardından doğru olmadığı çoğunluk tarafından kabul edilmiş bir görüşü ısrarla savunmaya çalışmak tepki çeker, çünkü bu tartışmayı kaybettiğini kabul edememektir. biraz abartarak örnek vereyim, sözlükte bir yazar tarık’ın aslında ne kadar iyi bir futbolcu olduğu tezini savunmaya çalışırsa kanıtlara rağmen saçmaladığı için linç edilir. ya da tersten bir örnek vereyim çünkü burada fikir özgürlüğü nedeniyle fatih terim dahil herkes eleştirilebilmeli diyen bir çok yazar oluyor. fatih terim elbette ki eleştirilebilir, ancak bu eleştiriler fatih terim’in kötü teknik direktör olduğu (ya da daha fazlası) tezi haline geldiği an tepki çeker. çoğunluk için çok değerli olduğu bir yer olan galatasaray sözlük’te yapılan bir fatih terim antitezi doğru yapılmaz ve fikir tartışması kalması gereken sınırlarının dışına çıkarsa elbette ki linç edilir.
bugün olanları tam olarak bilmiyorum, sanırım silinen bazı entryler olmuş. fikir tartışmaları sırasında normal zamanlarda bazı sivri üslupları okumak eğlenceli oluyor ancak kaybedilen bir maç sonrasında tartışmanın bu tarzda yapılmasının da kırıcı olarak algılanması da çok doğal. belhanda kırmızı kart gördüğünde aklıma gelseydi ben de sinirden kendi kendime “half sıpeys yauuuv. asistin asisti yaauv. 8.5 numara yauv" diyebilirdim, belhanda’ya kızgınlığımı onu savunan teze yönelteceğim için, yazara ya da onun verdiği değerli bilgilere değil. burada hepimiz galatasaraylıyız, fikirleri tartışabilecek seviyedeki insanların olgunluk göstereceğini düşünüyorum. az önce söylediğim gibi fikirler linç edilebilir, gereksiz üslup polisliği yapılmasına karşıyım.
kaideyi taciz eden istisna’nın belhanda üzerine fikirlerinin bana göre haklı olarak eleştirildiği bir günde kendisinin futbolu ne kadar iyi bildiğini ve değerli birçok başka düşüncesinin hatırlanması gerektiğini söylemek istiyorum. örneğin geçen sezonun sonunda yazdığı yazılarda ve kendisiyle konuşmalarımızda, bu sezon gomis’in olmayacağını ve bu kadronun farklı bir hücum sistemiyle oynaması gerektiğini söylemişti. fatih terim elindeki futbolcularla yapbozu çözdüğünde, onun 3 ay önce düşündüğü sisteme geleceğini düşünüyorum. bir diğeri örnek ise temmuz sonunda fernando-donk-belhanda ortasahasının işlemeyeceğini, donk’un yerine pres yapan delici bir oyuncunun gerektiğini söylemişti. aradan geçen bir ay içerisinde fatih terim de bu durumu gördü, o üçlüden vazgeçti, emre akbaba ve ndiaye’yi transfer etti, donk’ta ısrar etmek yerine de ndiaye takıma girmeden önce o rol için belhanda ve emre akbaba’yı denedi.
kaideyi taciz eden istisna, yeni tezler bulup fikirlerini yazmaya devam etsin ve bu tezlerini de daha önce yaptığı gibi değerli bilgilerle savunsun. ona katılmayan başka yazarlar da onun fikirlerini çürütmeye çalışsın ve biz de bunu keyifle okumaya devam edelim. umarım bugün linç edilenin kendisi olmadığını anlayacaktır.