1038
son zamanlarda hep ağlama duvarını işgal ediyordum. iyice sulugöz olmuştum... nihayet hayatım yoluna girmeye başladı.
annanemi çok özlüyorum ama beni izlediğini, yanımda olduğunu bildiğim için ona layik bir torın olmaya çalışıyorum. onun gücünü, desteğini hissediyorum.
kompresör çıraklığını bıraktım. patronun oğlunu döverek bırakmam bana pek yakışmadı ama artık gına gelmişti. kompresör tamir ettiğimiz, yaptığımız yetmiyormuş gibi sevgili(!) patronumuzun para bastığı inşaatlarda suriyelilerle beraber amelelik yapıyorduk.
en son yine ameleliğe götürüp “o taşıdığın mallar ne kadar haberin var mı? 56 milyar onlar” diyen patronun oğluna sesimi çıkarmadım. dükkana gidince tişörtü eline verip işi bırakacaktım. daha sonra taşıdığım koltuğu arabaya yüklerken duvara yanaşsın diye koltuğa elimle vurdum. bu zıpzıp “napıyon sen?” diye bağırınca çileden çıktım. ağzıma ne geliyorsa saydım, üstüme geldi ve dayağını yiyip oturdu. tişörtü çıkartıp suratına fırlattım “al burnunu temizle sonra da götüne sok” diyerek dükkana gittim üstümü giyinip işi bıraktım.
bazıları diyecektir “ekmek yediğin insanlara yaptığın yakıştı mı sana” emin olun bu itleri tanısaydınız böyle düşünmezdiniz. dükkanda müşteri yokken namaz kılmayıp, müşteri varken namaz kılan tiplerden bahsediyoruz. nerde hurda kompresör var gidip nerdeyse bedavaya alıp bizim önümüze getiren, bizim emeklerimiz sonucunda makine bebek gibi olunca “0 makine” diye millete çakan insanlar bunlar...
çok sevdiğim bir abimin yanında işe girdim. elektrik dükkanında çalışıyorum artık. aktif olarak sahada çalışamıyorum iş güvenliğinden dolayı, sürekli dükkandayım. gelen müşterilere mal satıyorum, bilgi veriyorum.
anlıcağınız keyfim yerinde sözlük. acımız hala var, dinmeyecek ama en azından düzenimizi kurduk, ayaklarımız yere sağlam basıyor.
bu sözlükte her zaman acımı, derdimi dinlediğiniz, teselli verdiğiniz için herkes çok teşekkür ederim...
annanemi çok özlüyorum ama beni izlediğini, yanımda olduğunu bildiğim için ona layik bir torın olmaya çalışıyorum. onun gücünü, desteğini hissediyorum.
kompresör çıraklığını bıraktım. patronun oğlunu döverek bırakmam bana pek yakışmadı ama artık gına gelmişti. kompresör tamir ettiğimiz, yaptığımız yetmiyormuş gibi sevgili(!) patronumuzun para bastığı inşaatlarda suriyelilerle beraber amelelik yapıyorduk.
en son yine ameleliğe götürüp “o taşıdığın mallar ne kadar haberin var mı? 56 milyar onlar” diyen patronun oğluna sesimi çıkarmadım. dükkana gidince tişörtü eline verip işi bırakacaktım. daha sonra taşıdığım koltuğu arabaya yüklerken duvara yanaşsın diye koltuğa elimle vurdum. bu zıpzıp “napıyon sen?” diye bağırınca çileden çıktım. ağzıma ne geliyorsa saydım, üstüme geldi ve dayağını yiyip oturdu. tişörtü çıkartıp suratına fırlattım “al burnunu temizle sonra da götüne sok” diyerek dükkana gittim üstümü giyinip işi bıraktım.
bazıları diyecektir “ekmek yediğin insanlara yaptığın yakıştı mı sana” emin olun bu itleri tanısaydınız böyle düşünmezdiniz. dükkanda müşteri yokken namaz kılmayıp, müşteri varken namaz kılan tiplerden bahsediyoruz. nerde hurda kompresör var gidip nerdeyse bedavaya alıp bizim önümüze getiren, bizim emeklerimiz sonucunda makine bebek gibi olunca “0 makine” diye millete çakan insanlar bunlar...
çok sevdiğim bir abimin yanında işe girdim. elektrik dükkanında çalışıyorum artık. aktif olarak sahada çalışamıyorum iş güvenliğinden dolayı, sürekli dükkandayım. gelen müşterilere mal satıyorum, bilgi veriyorum.
anlıcağınız keyfim yerinde sözlük. acımız hala var, dinmeyecek ama en azından düzenimizi kurduk, ayaklarımız yere sağlam basıyor.
bu sözlükte her zaman acımı, derdimi dinlediğiniz, teselli verdiğiniz için herkes çok teşekkür ederim...