• 1027
    ilk bbg evinde kızların gönlünü çalan melih ile filozof eray’ın yarışında hep eray’ın birinci olmasını istedim. melih kazandı. ikinci bbg evinde hatırlarsınız edi diye fener’li bir soytarı vardı. kazanmasını hiç istemedim. fener’lilerin oylarıyla kazandı. bbg izlemeyi bıraktım. o günlerden bugüne oy kullanılan yarışmalarda kimi desteklediysem seçilmedi. hep azınlık tarafta kaldım. pişmaniye oldum, kaç seçimde oy kullandım. hiç desteklediğim aday kazanmadı. bu gece bari inceden yüzümüz gülse be. bu başlığı yıksam. çok mu şey istiyorum?
  • 1034
    (bkz: #2457399) istinaden.

    benim bir arkadaş var lisede aynı futbol klübünde oynuyorduk. biraz kırıktı ama iyi çocuktu harun abi. neyse bu harun sonradan trans oldu. ama öyle böyle değil yani. bilmesem ben yürürüm o kadar taş oldu.adı da hayal yapmış. tabi bilmeyen adama o hayal, karabasan olabilir o ayrı mesele. hayat bu ya, geçen gün yolda denk geldik.

    "ulan" dedim harun abiye, "taş gibi adamsın." "vallahi çevrendeki kızlara acıyorum. ne biçim psikolojik yıkım oluyordur."
    kıkırdadı harun abi. "yok be güzelim" dedi uzun parliamentinden bir nefes alarak. "söylemiyorum insanlara. malum ülke henüz böyle şeyleri rahat kaldıramıyor. hem iş,güç için de sıkıntı oluyor"
    "e zor olmuyor mu öyle harun abi?" dedim. "sana yürüdüklerinde, ki eminim yürüyorlardır, sonrasında nasıl oluyor?"
    harun abi yine bir kıkırdadı, armani çantasından son model i phone çıkmasına tabi ki şaşırmadım. vardı "bu tarz" özel zevkleri olan insanlar sonuçta. harun abi güzel para kazanmanın yolunu bulmuştu belli ki.
    "bak" dedi ve yanıma yaklaştı. whatsapp mesajlarını okuyunca , tahminlerimin gerçekliğini anladım.
    "e abi dedim sen yolunu bulmuşsun. daha sana bir şey olmaz."
    "yok, bu işler tehlikeli işler dedi" harun abi. "o yüzden bu işleri yaparken süper kahraman gibi olman gerekir."
    affallayarak ona baktım. özel yapım kirpiklerinden doğal yeşil gözleri parlıyordu. "nasıl yani?" dedim. "pelerinle falan mı sevişiyorsun abi ne yapıyorsun?"
    harun abi yine kıkırdadı. sigarasının son nefesini çekip "şapşal" dedi. "o şekilde değil."
    "bu işleri yapıyorsan ayrıca normal bir mesleğin olacak, insanları şüphelendirmeyeceksin."
    anlamıştım ne demek istediğini, adının çıkması işler için kötü oluyor demek ki.
    "ee dedim abi sen ne yapıyorsun gerçek kimliğin ortaya çıkmasın diye?"
    harun abi ısrarla çalan telefonunu açıp çok kısa bir şekilde "evet,cumartesi akşamı sadece ikimiz olacağız büyük ihtimalle" dedi birine. ve telefonu kapattı.
    "genellikle sürekli iş değiştiriyorum ince ayar" dedi. "ne de olsa para ihtiyacım yok. sağa sola stajyer olarak girip, takılıyorum öyle."
    bu sefer kıkırdama sırası bendeydi. "ee abi baksana sürekli iş peşindesin. her akşam cumartesi akşamı gibi geçerse tabi para ihtiyacın olmaz." harun abi içini çekti. "yok güzelim" dedi. "bu, son staj yaptığım yerden bir çocuk. beni göreli daha 2-3 gün oldu ama pek bir hevesli. 2 hafta sonra da stajı bitiyormuş. ben de gitmeden ona bir güzellik yapayım diyorum. bu da benim yeni eğlencem. gittiğim yerlerde illa ki birine böyle ufak bir sürpriz yapıyorum."
    yapacağı güzelliğin sonunun nasıl bitebileceği ihtimalini düşününce istemsizce bir kahkaha patlattım. "gerçekten muhteşem bir sürpriz olacak bu arkadaşa" dedim. empati yapınca dehşete düşüren bu durum , uzaktan bakınca pek bir eğlenceli olabiliyormuş.

    ondan sonra havadan sudan konuştuk biraz. meğersem bizim oralara geri taşınmış. bir kaç gün içinde elbet görürüm harun abiyi. bakalım nasıl bir sürprizle karşılaşmış zavallı stajyer kardeşimiz diye.
  • 1038
    son zamanlarda hep ağlama duvarını işgal ediyordum. iyice sulugöz olmuştum... nihayet hayatım yoluna girmeye başladı.

    annanemi çok özlüyorum ama beni izlediğini, yanımda olduğunu bildiğim için ona layik bir torın olmaya çalışıyorum. onun gücünü, desteğini hissediyorum.

    kompresör çıraklığını bıraktım. patronun oğlunu döverek bırakmam bana pek yakışmadı ama artık gına gelmişti. kompresör tamir ettiğimiz, yaptığımız yetmiyormuş gibi sevgili(!) patronumuzun para bastığı inşaatlarda suriyelilerle beraber amelelik yapıyorduk.

    en son yine ameleliğe götürüp “o taşıdığın mallar ne kadar haberin var mı? 56 milyar onlar” diyen patronun oğluna sesimi çıkarmadım. dükkana gidince tişörtü eline verip işi bırakacaktım. daha sonra taşıdığım koltuğu arabaya yüklerken duvara yanaşsın diye koltuğa elimle vurdum. bu zıpzıp “napıyon sen?” diye bağırınca çileden çıktım. ağzıma ne geliyorsa saydım, üstüme geldi ve dayağını yiyip oturdu. tişörtü çıkartıp suratına fırlattım “al burnunu temizle sonra da götüne sok” diyerek dükkana gittim üstümü giyinip işi bıraktım.

    bazıları diyecektir “ekmek yediğin insanlara yaptığın yakıştı mı sana” emin olun bu itleri tanısaydınız böyle düşünmezdiniz. dükkanda müşteri yokken namaz kılmayıp, müşteri varken namaz kılan tiplerden bahsediyoruz. nerde hurda kompresör var gidip nerdeyse bedavaya alıp bizim önümüze getiren, bizim emeklerimiz sonucunda makine bebek gibi olunca “0 makine” diye millete çakan insanlar bunlar...

    çok sevdiğim bir abimin yanında işe girdim. elektrik dükkanında çalışıyorum artık. aktif olarak sahada çalışamıyorum iş güvenliğinden dolayı, sürekli dükkandayım. gelen müşterilere mal satıyorum, bilgi veriyorum.

    anlıcağınız keyfim yerinde sözlük. acımız hala var, dinmeyecek ama en azından düzenimizi kurduk, ayaklarımız yere sağlam basıyor.

    bu sözlükte her zaman acımı, derdimi dinlediğiniz, teselli verdiğiniz için herkes çok teşekkür ederim...
  • 1039
    bir süredir yazılıp çiziliyor, konuyla ilgili konuşuluyor. bize de hergün soruyorlar. “doğru mu? değil mi?” değil desek de inanmıyorlar. belki de hissediyorlar, belki de haklılar. evet sevgilim var...

    yine sevinme duvarındayım. yine hayatım daha da yoluna girmeye başladı. uzun zamandır hayatımda olan, arkadaş olarak gördüğümü sandığım bir kızla karşılıklı hisler besliyormuşuz. 19 mayıs 2018’de galatasaraylı olmamasına rağmen beraber alsancak’ta karşılıklı roman havası oynadığımızı da söylemeden geçmek istemiyorum :)

    anlıcağınız hayat yolunda be sözlük :)
  • 1046
    dün akşam arkadaşlarla counter-strike global offensive oyununu oynarken bir süredir envanterimde olan spectrum kasasına gözüm takıldı... birkaç defadır gözüme takılıyordu o kasa, sanki bana "beni aç asla pişman olmayacaksın" der gibiydi. daha önce de kasa açmış oldukça zarar etmiştim 17.5tl olan kasanın anahtar parası gerçekten öğrenci halimin önünde korkunç bir duvar gibi duruyordu. yutkundum, internet üzerinden sesli iletişim halinde olduğum arkadaşlarıma beni vazgeçirmelerini dileyerek sordum: "açayım mı?" yapma dediler. yaptım, o kasayı açtım. iyi ki de açtım! içinden 350 tl değerinde bir silah çıktı* bu ne demekti biliyor musun sözlük? bir şekilde bu silah paraya çevrilecek ve kutsal parçalı formayı cebimden para çıkmadan almış olacağım.. çok mutluyum sözlük.
  • 1050
    bugün doğum günüm ve sevinme duvarıyla ağlama duvarına yazmak arasında kararsızım. çünkü gidiyorum sözlük. 2 ekimden itibaren polonyada yaşamaya başlayacağım. yıllardır hayalini kurduğum bir şeydi avrupaya yerleşmek ve bunun için ilk adımı atıyorum.

    ama işte gitmek hiç kolay değilmiş. çalışmaktan keyif aldığım şirketimi ve iş arkadaşlarımı bıraktım geçtiğimiz hafta. çok bağlı olduğum ailemi, bütün hayatım boyunca biriktirdiğim arkadaşlarımı bırakıyorum geride. bir de hatunu bırakıyorum burada. o gelip bulmuştu beni, bir galatasaray maçıyla çıkma teklif edip dumur etmişti. nasıl olacak o kadar uzaktayken bilmiyorum, bekleyeceğiz ama birbirimizi. iyisiyle kötüsüyle çok sevdiğim ülkemi bırakıyorum, size emanet. şuan hiç gitmek istemiyorum ama çıktık bu yola bir kere.

    sözlük sevinme duvarına da bu kadar karamsar bir entry bıraktığım için hepinizden özür diliyorum. biraz buruk bir sevinç benimki ne yapayım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın