220
bu takımın 2018 dünya kupasında başarısız olmasını istiyorum bunun tek sebebi ise bizim ülkede süregelen ezbere ve derinliksiz almanya milli takım övgüsüdür abi. anlatayım;
şimdi efendim bizim ülkede her yaş grubunda rastlamakla birlikte özellikle 40-45 yaş üstü amcalarda acayip bir almanya milli takımı övgüsü var maalesef. bayramın ilk 2 günü; işte kuzen muzen akrabalarla futbol konuşuyoruz. biz genç arkadaşlar almanya'nın turnuvaya çok sorunlu geldiğini söylememize rağmen bu belli bir yaş üstü amcalar ''almanya her zaman favoridir, sistem takımıdır, öyle böyle dersin yine final yapar'' gibi hiçbir veriye, mevcut koşulları irdelemeye dayanmayan; yüzeysel bir alman ''yüceliği'' konumlandırması var ki bu sene için değil, kendimi bildim bileli yaşça büyük insanlar almanya'yı böyle övüyor. bundan acayip sıkıldım. sadece şu ezberin kırılması için artık şöyle hokkalı bir hayal kırıklığı yaşamalarını istiyorum. gerçekten her muhabbete bu tür bir ''almanlar iyidir ya favoriler her zaman'' şeklinde bakış açısı beni rahatsız ve sinir ediyor. bizde biliyoruz almanya vasatı en iyi takım da boku çıktı yani bu işin.
ayrıca biraz 2010 dünya kupasını ayırarak, hemen hemen hiçbir turnuvada bana farklı, yeni, keyifli bir şey seyrettirmediler. büyük bir heyecan yaratmadılar. evet iyiler ama benim futbolla olan bağıma hitap etmiyor.
her neyse benim hezeyanlarımı geride bırakarak bir değerlendirme yaparsak kötü hazırlık maçlarından sonra 2018 dünya kupasına kötü başlangıç yaptılar.
bugüne kadar hiç tartışma, yıpranma yaşamadan gelmeleriyle meşhurlardı. sadece leroy sane'nin alınmaması dahi almanya milli takım ölçeliğinde pek alışkın olunmayan bir tartışma alanı açıyor ki buna bir de mesut - ilkay olayı eklendi. mesut'un meksika maçında kötü gözükmesi, ilkay'ı kullanmaya çekiniliyor olması sıkıntılı. mesut kulüp takımlarında kendi standardının altında olduğunda dahi alman milli takımında hep iyi oynamasıyla bilinirdi ama bu görüntü büyük bir soru işareti. kendini huzursuz ve tedirgin hissediyor olabilir. belki aşılır, belki aşılmaz. cevabını turnuvanın devamında bulacağız.
bunun yanında süregelen merkez forvet sıkıntısı. burda yıllardır belli bir standart verebilen klose artık yok. bundesliga'da çok iyi işler yapıp, büyük potansiyel vaad etse de mental olarak bu tip büyük maç baskı ortamında üst seviyeye çıkamayan timo werner ve kariyer zirvesinden çok uzağında gezen mario gomez var. gol işini çözecek en önemli oyuncu thomas müller. o da ilk maç kötüydü ama güney kore ve isveç maçları tam form tutması için ideal gözüküyor. 2-3 tane atıp, özgüven de depolayıp devam edebilir namussuz.
takımın formda gelen oyuncusu çok az. toni kroos dışında pek söyleyemeyiz. teknik direktör löw eleştirilebilir çünkü kendisi fazla muhafazakar davranıyor. leroy sane'nin alınmaması tam olarak bundan olduğunu düşünüyorum. basit bir şekilde elindeki kadroyu korumaya ve muhafaza etmeye çalışıyor ve leroy sane'ye bir rol yaratacak inovasyonu ve cesareti yok. bir sürü löw'ün kararının doğruluğuna dair yazı da okumama rağmen pek ikna olmadım. leroy sane'nin ilk 11 oynanaması açıklanabilir ama kulübede olmaması açıklanamaz.
löw'ün muhazafakar tavrını gösteren bir diğer şey ise manuel neuer tercihi. neuer dünyanın en iyi kalecisi de... bu adam bütün sezon top oynamadı. yedeği de eray işçan değil, ter stegen gibi gayet kaliteli bir kaleci var. nitekim meksika maçında neuer tuttuğu köşeden yedi. böyle bir şeyin ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar belli bir güvensizlik hali yaratacağını düşünüyorum. leroy sane'nin alınmaması ve neuer'in doğru düzgün maç oynamadan kaleye geçmesi takım içinde adaletsizlik yaşandığına dair bir hissiyat yaratabilir.
ancak tat kaçıran kısım şu ki; meksika mağlubiyetinden sonra reaksiyon gelecektir. uyarıyı ilk maçtan aldılar ve gruptaki isveç - güney kore ikilisi döve döve yenebilecekleri tipte takımlar. tam böyle form tutabilecekleri, tekrar özgüven kazanabilecekleri rakipler. gerçekten meksika mağlubiyeti avantajları bile olabilir. yine de benim favorim değiller ve en azından yarı finalde görmek falan istemiyorum. tatsız tutsuz bir takım yani. almanlar dışında almanya'yı tutan heriflerin futbola olan bakışlarını anlamıyorum ve entrymi bitiriyorum.
şimdi efendim bizim ülkede her yaş grubunda rastlamakla birlikte özellikle 40-45 yaş üstü amcalarda acayip bir almanya milli takımı övgüsü var maalesef. bayramın ilk 2 günü; işte kuzen muzen akrabalarla futbol konuşuyoruz. biz genç arkadaşlar almanya'nın turnuvaya çok sorunlu geldiğini söylememize rağmen bu belli bir yaş üstü amcalar ''almanya her zaman favoridir, sistem takımıdır, öyle böyle dersin yine final yapar'' gibi hiçbir veriye, mevcut koşulları irdelemeye dayanmayan; yüzeysel bir alman ''yüceliği'' konumlandırması var ki bu sene için değil, kendimi bildim bileli yaşça büyük insanlar almanya'yı böyle övüyor. bundan acayip sıkıldım. sadece şu ezberin kırılması için artık şöyle hokkalı bir hayal kırıklığı yaşamalarını istiyorum. gerçekten her muhabbete bu tür bir ''almanlar iyidir ya favoriler her zaman'' şeklinde bakış açısı beni rahatsız ve sinir ediyor. bizde biliyoruz almanya vasatı en iyi takım da boku çıktı yani bu işin.
ayrıca biraz 2010 dünya kupasını ayırarak, hemen hemen hiçbir turnuvada bana farklı, yeni, keyifli bir şey seyrettirmediler. büyük bir heyecan yaratmadılar. evet iyiler ama benim futbolla olan bağıma hitap etmiyor.
her neyse benim hezeyanlarımı geride bırakarak bir değerlendirme yaparsak kötü hazırlık maçlarından sonra 2018 dünya kupasına kötü başlangıç yaptılar.
bugüne kadar hiç tartışma, yıpranma yaşamadan gelmeleriyle meşhurlardı. sadece leroy sane'nin alınmaması dahi almanya milli takım ölçeliğinde pek alışkın olunmayan bir tartışma alanı açıyor ki buna bir de mesut - ilkay olayı eklendi. mesut'un meksika maçında kötü gözükmesi, ilkay'ı kullanmaya çekiniliyor olması sıkıntılı. mesut kulüp takımlarında kendi standardının altında olduğunda dahi alman milli takımında hep iyi oynamasıyla bilinirdi ama bu görüntü büyük bir soru işareti. kendini huzursuz ve tedirgin hissediyor olabilir. belki aşılır, belki aşılmaz. cevabını turnuvanın devamında bulacağız.
bunun yanında süregelen merkez forvet sıkıntısı. burda yıllardır belli bir standart verebilen klose artık yok. bundesliga'da çok iyi işler yapıp, büyük potansiyel vaad etse de mental olarak bu tip büyük maç baskı ortamında üst seviyeye çıkamayan timo werner ve kariyer zirvesinden çok uzağında gezen mario gomez var. gol işini çözecek en önemli oyuncu thomas müller. o da ilk maç kötüydü ama güney kore ve isveç maçları tam form tutması için ideal gözüküyor. 2-3 tane atıp, özgüven de depolayıp devam edebilir namussuz.
takımın formda gelen oyuncusu çok az. toni kroos dışında pek söyleyemeyiz. teknik direktör löw eleştirilebilir çünkü kendisi fazla muhafazakar davranıyor. leroy sane'nin alınmaması tam olarak bundan olduğunu düşünüyorum. basit bir şekilde elindeki kadroyu korumaya ve muhafaza etmeye çalışıyor ve leroy sane'ye bir rol yaratacak inovasyonu ve cesareti yok. bir sürü löw'ün kararının doğruluğuna dair yazı da okumama rağmen pek ikna olmadım. leroy sane'nin ilk 11 oynanaması açıklanabilir ama kulübede olmaması açıklanamaz.
löw'ün muhazafakar tavrını gösteren bir diğer şey ise manuel neuer tercihi. neuer dünyanın en iyi kalecisi de... bu adam bütün sezon top oynamadı. yedeği de eray işçan değil, ter stegen gibi gayet kaliteli bir kaleci var. nitekim meksika maçında neuer tuttuğu köşeden yedi. böyle bir şeyin ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar belli bir güvensizlik hali yaratacağını düşünüyorum. leroy sane'nin alınmaması ve neuer'in doğru düzgün maç oynamadan kaleye geçmesi takım içinde adaletsizlik yaşandığına dair bir hissiyat yaratabilir.
ancak tat kaçıran kısım şu ki; meksika mağlubiyetinden sonra reaksiyon gelecektir. uyarıyı ilk maçtan aldılar ve gruptaki isveç - güney kore ikilisi döve döve yenebilecekleri tipte takımlar. tam böyle form tutabilecekleri, tekrar özgüven kazanabilecekleri rakipler. gerçekten meksika mağlubiyeti avantajları bile olabilir. yine de benim favorim değiller ve en azından yarı finalde görmek falan istemiyorum. tatsız tutsuz bir takım yani. almanlar dışında almanya'yı tutan heriflerin futbola olan bakışlarını anlamıyorum ve entrymi bitiriyorum.