454
konuşmasının bir kısmını (özbek’e tefeci ve sen banka mısın dediği kısmı) izlerken kendisinin cehaletinden ben utandım.
en ufak bir işletmesi olan bile “adat faizi” kavramını bilir. vergi kanunlarına göre herhangi bir şirket başka bir şahsa/şirkete faizsiz borç veremez. şirketin herhangi bir kişiye verdiği borcun fiyatı olan faiz oranı ya iç emsale (mesela şirket banka kredisi kullandıysa o kredinin faiz oranı) yahut dış emsale (piyasa faiz oranı) göre belirlenir. bu basit kavramı bile bilmeden ticaret hukukçularına falan çağrı yapıyor.
özet geçmek gerekirse özbek’e yaptığı tefeci yakıştırması tam anlamıyla cehalettir. her kurumlar vergisi mükellefi borç verdiği firmaya adat faizi işletmek, bunun faturasını düzenlemek (çünkü finansman hizmeti sağlıyor) ve faturanın kdv’sini ödemek (parayı tahsil etse de etmese de) ile yükümlüdür. piyasadaki hemen hemen bütün şirketler aynı yöntemi borcu şirketin %100 sahibi olan ortağına bile verse uygularlar.
en ufak bir işletmesi olan bile “adat faizi” kavramını bilir. vergi kanunlarına göre herhangi bir şirket başka bir şahsa/şirkete faizsiz borç veremez. şirketin herhangi bir kişiye verdiği borcun fiyatı olan faiz oranı ya iç emsale (mesela şirket banka kredisi kullandıysa o kredinin faiz oranı) yahut dış emsale (piyasa faiz oranı) göre belirlenir. bu basit kavramı bile bilmeden ticaret hukukçularına falan çağrı yapıyor.
özet geçmek gerekirse özbek’e yaptığı tefeci yakıştırması tam anlamıyla cehalettir. her kurumlar vergisi mükellefi borç verdiği firmaya adat faizi işletmek, bunun faturasını düzenlemek (çünkü finansman hizmeti sağlıyor) ve faturanın kdv’sini ödemek (parayı tahsil etse de etmese de) ile yükümlüdür. piyasadaki hemen hemen bütün şirketler aynı yöntemi borcu şirketin %100 sahibi olan ortağına bile verse uygularlar.