225
lise zamanı bir okul maçında elimin yanması olarak söyleyebileceğim başarıdır. futboldan devşirme bir basketçi olarak "siksen mücadeleye girmem" düsturuyla içeri penetre'nin p'sini yapmadığım bir maçta koç tarafından "ayakları kur bekle, bileğin sağlam." direktifini de almam sonucu sağ olsunlar takım arkadaşlarımın da topu bana çıkarmasıyla üçü arka arkaya olmak üzere 5 tane üçlük atmıştım. o anlarda kendimi bir peja stojakovic olarak hissetmemin yanında, hoşlandığım kızın, maçların tek salonda ve seyircisiz oynanması üzerine tribünde olmamasına da çok içerlemiştim. ondan sonraki maçlarda çember dövdüm zaten amk :(
ha bi de tenis manyağı arkadaşımın ısrarları sonucu raketi ilk elime aldığımda, bir servis karşılamada ışıklandırmayı vurduğumu söylemeden geçemeyeceğim. valla arkadaşım alkışlamıştı yani :(
edit: ondan sonra da basketbol kariyerime bir keskin şutör olarak devam etmeme fırsat vermeyenler utansın amk. belki de memleket yeni bir şemsettin baş kazanacaktı. tofaş ankara'nın seçmelerini kazandığım günlerde, idmanda yine bire bir pozisyonu şutla bitirdiğim bir andan sonra sıraya dönerken babası tarafından orada oyalansın diye yazdırılmış bir arkadaşa doğru şiddetli bir uzun pas göndermiştim ki malum arkadaşın basketbolla hiç alakası olmamasından dolayı top kafasına çarptı ve kısa süreli bir baygınlık geçirdi. yalnız topun çarptığı an bir ileri iki geri adım atmasını ve yere yığılmasını hala unutamam ve mütemadiyen gülerim. neyse, orada koç diye tabir ettiğimiz arkadaş bu olay üzerine beni bir daha idmanda görmek istemediğini ve bir daha gelmemem gerektiğini hışımla bana bağırmıştı. kafasına topu geçirdiğim arkadaş herhalde alim falan olmuştur amk. basketbolcu olamayacağı kesindi bence çünkü.
ha bi de tenis manyağı arkadaşımın ısrarları sonucu raketi ilk elime aldığımda, bir servis karşılamada ışıklandırmayı vurduğumu söylemeden geçemeyeceğim. valla arkadaşım alkışlamıştı yani :(
edit: ondan sonra da basketbol kariyerime bir keskin şutör olarak devam etmeme fırsat vermeyenler utansın amk. belki de memleket yeni bir şemsettin baş kazanacaktı. tofaş ankara'nın seçmelerini kazandığım günlerde, idmanda yine bire bir pozisyonu şutla bitirdiğim bir andan sonra sıraya dönerken babası tarafından orada oyalansın diye yazdırılmış bir arkadaşa doğru şiddetli bir uzun pas göndermiştim ki malum arkadaşın basketbolla hiç alakası olmamasından dolayı top kafasına çarptı ve kısa süreli bir baygınlık geçirdi. yalnız topun çarptığı an bir ileri iki geri adım atmasını ve yere yığılmasını hala unutamam ve mütemadiyen gülerim. neyse, orada koç diye tabir ettiğimiz arkadaş bu olay üzerine beni bir daha idmanda görmek istemediğini ve bir daha gelmemem gerektiğini hışımla bana bağırmıştı. kafasına topu geçirdiğim arkadaş herhalde alim falan olmuştur amk. basketbolcu olamayacağı kesindi bence çünkü.