27
2000’li yılların başlarıydı. sosyal medya öncesi karanlık dönem. hıncal uluç, pazartesi günleri ntv’de haşmet babaoğlu ile yaptığı programda, genellikle futbolla ilgili birkaç yüzeysel yorum yapar daha sonra da kulüpler, yöneticiler, uefa, tff ya da mhk ile ilgili konuşurdu. biraz da o dönemin şartları nedeniyle adeta bu konuların tek uzmanıydı ve büyük bir ciddiyetle uzun uzun anlattığı bir olay yüzünden o bile şok geçirdiğine göre durum çok ciddi diye düşündürürdü. gözlerini açıp bazen bize bazen haşmet’e sorardı, buna inanabiliyor muyduk, böyle birşey olabilir miydi, bu duruma kimse dur demeyecek miydi? bu soruların arkasından da gergin sessizlikler gelirdi, kimse birşey söyleyemezdi çünkü yanındaki yorumcular yalnızca maçları izlemişlerdi, bu konuları da doğal olarak hıncal uluç kadar bilmiyorlardı. yarattığı gerilim bazen o kadar büyük olurdu ki sanki o program bittiğinde kulüpler ligden çekilecek, federasyon başkanı istifa edecek, uefa bu bahaneyle ülkeyi işgal edecek ve en sonunda hükümet düşecekti. birkaç kez kendimi kaybedip erzak stoklamaya evden çıktığımı hatırlarım. üzerinden çok zaman geçti, ne erman toroğlu’nun bağırarak yaptığı şovlar, ne de ahmet çakar’ın ışıkları karartıp ve arkasına testere filminin korkunç müziğini alıp kurduğu komploların hiçbirisi beni hıncal uluç’un o programları kadar germeyi başaramadı.
aslında hıncal uluç’un öyle uzun uzun konuştuğu şeyler futbolla alakasız, en fazla olayın içindeki üç beş kişiyi ilgilendiren ve sıradan olaylardı. biz programı haftasonu izlediğimiz maçla ilgili yorum dinlemek için açardık ama hıncal uluç konuyu bir şekilde kendi bildiği konulara çeker, anlattıklarının çok önemli olduğuna ikna edip bizi televizyon karşısında saatlerce rehin alırdı, biz pazar gecesi izlediğimiz maçı da unuturduk.
ismailenver’in yazıları da bana yıllar sonra o programı hatırlattı.
aslında hıncal uluç’un öyle uzun uzun konuştuğu şeyler futbolla alakasız, en fazla olayın içindeki üç beş kişiyi ilgilendiren ve sıradan olaylardı. biz programı haftasonu izlediğimiz maçla ilgili yorum dinlemek için açardık ama hıncal uluç konuyu bir şekilde kendi bildiği konulara çeker, anlattıklarının çok önemli olduğuna ikna edip bizi televizyon karşısında saatlerce rehin alırdı, biz pazar gecesi izlediğimiz maçı da unuturduk.
ismailenver’in yazıları da bana yıllar sonra o programı hatırlattı.