4003
kendisi hakkındaki düşüncelerimi hala tam olarak pozitife geçirememiş olan teknik direktörümüz.
açık konuşayım, teknik direktörün takıma etkisinin çok yüksek olduğunu düşünenlerden değilim. ünlü aşçıların dediği gibi; iyi yemek iyi malzeme ile yapılır. iyi futbol da iyi oyuncularla oynanır. malzemeniz yani kadronuz iyiyse aşçınızın yani teknik direktörünüzün yapacağı tek şey doğru malzemeyi doğru ısıda/sırada vs. pişirmek olur yani doğru adamı doğru yerde doğru taktiksel dizilişle oynatması yeterli olur. siz adama kadro vermezseniz ancak mucize yaratmasını beklersiniz. bu da belki bir kez olur ama devamı gelmez. örneğin hamzaoğlu'nun 3 kupa kazanması tam bir mucizeydi. o sezon sonunda da bu gerçekliği gören herkes bunun böyle devam etmeyeceğini ve transferin şart olduğunu söylüyordu. sonucu hepimiz biliyoruz.
terim döneminin ikinci sezonundan beri bozulmaya başlayan bir takım oyunumuz var idi. ilerleyen süreçlerde oyuncuların da artık eski performanslarını verememesi, yanlış transferler falan derken iş iyiden iyiye çıkılmaz bir hal almıştı. bu dönemde bir sürü hoca değiştirdik ancak terim döneminden beri dediğim gibi sorun hocalarda değil kadrodaydı. kimi zaman bu kadro değişimi yabancı sınırı yüzünden yapılamadı kimi zaman maddi olanaksızlıklar yüzünden vs. ama sonunda bu değişim gerçekleşti.
gelelim tudor'a. en sevdiğim kısmı kendini geliştiriyor ve değiştiriyor olması. buraya geldiğinde üçlü defans ve yüksek tempo takıntısıyla gelmişti. baktı olmuyor, ikisinden de vazgeçmek zorunda kaldı. ligde büyük takımlar için üçlü defans zaten kapanan takımları zor açmak demekti ve o zamanki kadroyla yüksek tempo imkansızdı. şimdiki kadroda yüksek tempoyu görebiliyoruz. 3'lü defans hala zor bu ligde; büyük takımlar için özellikle. neyse ki ondan vazgeçti gibi görünüyor şimdilik.
ancak birçok eksisini de gördük zamanla. adam yönetiminde sınıfta kaldı. bruma ne olursa olsun bu takıma bir artı değer katabilirdi. sneijder ile bir orta yol bulunulabilirdi vs. ancak olmuşla ölmüşe çare yok. bu adamlar tudor'un istediği pres futbolunu da zaten yeterince iyi oynayamazdı. özellikle gitmelerini istemiş olabilir.
benim için artık kredisini tükettiği maç 13 temmuz 2017 östersunds fk galatasaray maçı oldu. şu takımı kaç yıldır maç kaçırmadan izlerim, 4-4-2 o zamanki oyuncu yapısıyla en olmayacak dizilişlerden biriydi. bunu kaç yıldır profesyonel teknik direktörlük yapan birinin bilmemesine acayip sinir olmuştum ve artık umudu kesmiştim. skor önemli değildi benim açımdan, o maça o kadroyla o dizilişle çıkmak son derece büyük hataydı.
ligde 8 hafta geçti ve bende tükettiği kredisini bir miktar geri kazandı. takım iyi oynuyor, skordan önemlisi bu benim için. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçını kazanıp kazanmaması da önemli değil. yine çıkalım ve iyi oynayalım; yeterli.
şu an kendisine karşı nötrüm ve iyi veya kötü demem için çalkantılı dönemlerde takımı nasıl idare edecek ona göre yorum yapacağım. illa ki sakatlarımız, cezalılarımız olacak; o zaman kadroda/taktikte nasıl değişiklikler yapacak? oyuncularla yine kavga edecek mi? skor bulamadığımız zaman nasıl varyasyonlarla maç çevirecek vs.
açık konuşayım, teknik direktörün takıma etkisinin çok yüksek olduğunu düşünenlerden değilim. ünlü aşçıların dediği gibi; iyi yemek iyi malzeme ile yapılır. iyi futbol da iyi oyuncularla oynanır. malzemeniz yani kadronuz iyiyse aşçınızın yani teknik direktörünüzün yapacağı tek şey doğru malzemeyi doğru ısıda/sırada vs. pişirmek olur yani doğru adamı doğru yerde doğru taktiksel dizilişle oynatması yeterli olur. siz adama kadro vermezseniz ancak mucize yaratmasını beklersiniz. bu da belki bir kez olur ama devamı gelmez. örneğin hamzaoğlu'nun 3 kupa kazanması tam bir mucizeydi. o sezon sonunda da bu gerçekliği gören herkes bunun böyle devam etmeyeceğini ve transferin şart olduğunu söylüyordu. sonucu hepimiz biliyoruz.
terim döneminin ikinci sezonundan beri bozulmaya başlayan bir takım oyunumuz var idi. ilerleyen süreçlerde oyuncuların da artık eski performanslarını verememesi, yanlış transferler falan derken iş iyiden iyiye çıkılmaz bir hal almıştı. bu dönemde bir sürü hoca değiştirdik ancak terim döneminden beri dediğim gibi sorun hocalarda değil kadrodaydı. kimi zaman bu kadro değişimi yabancı sınırı yüzünden yapılamadı kimi zaman maddi olanaksızlıklar yüzünden vs. ama sonunda bu değişim gerçekleşti.
gelelim tudor'a. en sevdiğim kısmı kendini geliştiriyor ve değiştiriyor olması. buraya geldiğinde üçlü defans ve yüksek tempo takıntısıyla gelmişti. baktı olmuyor, ikisinden de vazgeçmek zorunda kaldı. ligde büyük takımlar için üçlü defans zaten kapanan takımları zor açmak demekti ve o zamanki kadroyla yüksek tempo imkansızdı. şimdiki kadroda yüksek tempoyu görebiliyoruz. 3'lü defans hala zor bu ligde; büyük takımlar için özellikle. neyse ki ondan vazgeçti gibi görünüyor şimdilik.
ancak birçok eksisini de gördük zamanla. adam yönetiminde sınıfta kaldı. bruma ne olursa olsun bu takıma bir artı değer katabilirdi. sneijder ile bir orta yol bulunulabilirdi vs. ancak olmuşla ölmüşe çare yok. bu adamlar tudor'un istediği pres futbolunu da zaten yeterince iyi oynayamazdı. özellikle gitmelerini istemiş olabilir.
benim için artık kredisini tükettiği maç 13 temmuz 2017 östersunds fk galatasaray maçı oldu. şu takımı kaç yıldır maç kaçırmadan izlerim, 4-4-2 o zamanki oyuncu yapısıyla en olmayacak dizilişlerden biriydi. bunu kaç yıldır profesyonel teknik direktörlük yapan birinin bilmemesine acayip sinir olmuştum ve artık umudu kesmiştim. skor önemli değildi benim açımdan, o maça o kadroyla o dizilişle çıkmak son derece büyük hataydı.
ligde 8 hafta geçti ve bende tükettiği kredisini bir miktar geri kazandı. takım iyi oynuyor, skordan önemlisi bu benim için. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçını kazanıp kazanmaması da önemli değil. yine çıkalım ve iyi oynayalım; yeterli.
şu an kendisine karşı nötrüm ve iyi veya kötü demem için çalkantılı dönemlerde takımı nasıl idare edecek ona göre yorum yapacağım. illa ki sakatlarımız, cezalılarımız olacak; o zaman kadroda/taktikte nasıl değişiklikler yapacak? oyuncularla yine kavga edecek mi? skor bulamadığımız zaman nasıl varyasyonlarla maç çevirecek vs.