3893
24 eylül bursaspor galatasaray maçı ile alakalı katılırsınız veya katılmazsınız en azından skoru değiştirmek adına bir şey yapmıştır.
yaptığı şey sert bir taktik değişikliğiydi. son zamanların populer tabiriyle henüz a planı bile tam oturmamış yepyeni bir takımken tüm oyuncuların yerinin değiştiği bu b planına takım hemen tepki vermemiş ve hatta etkinliği bir 5 dakikalık periyodda azalmıştır.
fakat yapılan taktik değişikliği şuursuzca değildir. maçın özellikle 30. dakikasından sonra iyi baskı uygulayan fakat yeterince net gol vuruşu şansı yakalayamayan bir galatasaray vardı. hep asist öncesi pozisyonları yakalayıp, atağı bir adım öteye taşıyamıyorduk.
tudor da iki defansif oyuncu çıkarıp iki ofansif oyuncu sokarak oyunu enine iyice genişletti. bunu yapınca zaten kapanmış ve çıkamayan bursa'nın savunma boyu da enine genişledi. yani merkezdeki oyuncu yoğunluğu azaldı. konsantrasyonları bozuldu. eskisi kadar iyi kapanamadılar ve eskisi kadar iyi adam paylaşımı yapamadılar. zaten bulduğumuz 2 golü de, ki beceri isteyen gollerdi, bulamayabilirdik, amma velakin ceza sahası yayında iki defa futbolcularımızın hiç bir rakip müdahalesi olmadan top alıp şut çekmeleri boşuna değildi. rakip ceza sahası futbolcu doluydu. ancak rakip enine doğru yayıldığından savunması daha delikli hale geldi. nitekim enine savunduğu alan genişlediği için boyuna savunması incecik ve seyrek bir çizgi halini aldı. toplara müdahale edilemedi ve biz de şut imkanı yakaladık.
bir detay var. mariano çıkarken önce hadi canım ben mi der gibi gülümsedi. ancak tüm değişiklikleri görünce o suratındaki yanlış yapıyorsun hocam ifadesi gitti. zaten cenk ergün de bu taktiğin soyunma odasında konuşulduğunu söylemişti. nitekim format bir anda mariano'nun da güvenini kazandı.
yasin'i sevmem. ve hatta ben olsam mariano'yu çıkarmazdım. çıkarsam da ofansif özellikleri yasin kadar olan linnes'i tercih ederdim. ancak bir nokta var. maçı oynadığınız esnada ister istemez rakip savunma, stilini futbolcunuza göre oturtuyor. bir şekilde ezber oluşuyor. bazen o nedenle çok iyi oyuncuların yerine giren vasat oyuncular skora çok olumlu etki yaparlar. dinamizm, hırs yanında rakibin ezberi bozulur. sanıyorum hocanın böyle bir amacı da vardı.
ve hatta iki bekin çıkıp iki hücum oyuncusunun girmesi az önce bahsettiği enine yayılmaya zorlayan psikolojik de bir faktördü.
üstelik yasin tarz olarak dripling deneyen fuleli bir oyuncu. yorulmuş rakibin çalım yemesi kolaydır. halı sahada kendimden biliyorum. yorulunca daha koşuşundan ne yapacağı belli adamın yanımdan geçip gitmesini seyretmek zorunda kalıyorum. e rakip de yorulmuştu...
ve bir de bazen sadece sezgiler bile sonuca etki eder. bir teknik adamın sezgilerinin iyi olması özel bir artıdır. yasin belki de hocanın o anlık sezgisiydi. tercihini mariano ile devam etmekten veya linnes'i oyuna almaktan yana kullanmaması sezgileri yüzünden de olabilir. yasin bu maçta iş yapacak demiş olabilir hoca. yaptı mı? bence pek iyi değildi. ancak topu rakip yarı sahaya iyi taşıdı. ve dediğim gibi rakibin enine genişlemesini sağlayan faktörlerden biriydi.
velhasıl sözlük yazarları ne isteyeceğini şaşırıyor bazen. gidişatı değiştirmek için sorumluluk alan bir hocamız var. bu adamın tarzı böyle. sadece bursa karşısında değil... zor kararlar alıyor. kimi tutuyor kimi tutmuyor. ancak bu gün kadro yenilendiyse tudor'un da eminim payı vardır.
ezber bozmak iyidir. galatasaray'ı çözdüm sanıp öyle gelirsiniz. kafanızdaki plan takımın 60. dakikadan sonra düşmesi üzerine kuruludur. o dakikadan sonra 2 gol yer evinize dönersiniz. bunu sezon içinde yaşadık. veya önde götürürsünüz maçı. kapanırsınız. karşınıza hiç görmediğiniz bir taktik çıkar, 2 gol yersiniz, maçı kaybedersiniz. önümüzdeki maçlarda bu mental olarak da rakiplerimizi zorlayıp bize önlem almalarını, başarılı taktikler geliştirmelerini engelleyecek bir faktör. çözümün çoksa önlem alması da doğru orantılı olarak daha güç hale geliyor.
totalde tudor hiç fena gitmiyor. az pozisyon veriyoruz. hücum aksiyonlarımız çeşitleniyor. dişliler işliyor. oturmuş kadrolardan daha iyi futbol oynuyoruz. ligin en korkulan takımıyız. yanlışlar, yanlışlar yüzünden yaşanan kayıplar olacaktır. ancak resim genel olarak iyise bu cefayı da çekmek gerek. cefasız sefa yok. dünyanın en iyi müslüman takımı bile cennet elmasını yemek için fani dünyanın sınavlarını geçmeye, acısını çekmeye mecbur. kodumun din istismarcıları...
yaptığı şey sert bir taktik değişikliğiydi. son zamanların populer tabiriyle henüz a planı bile tam oturmamış yepyeni bir takımken tüm oyuncuların yerinin değiştiği bu b planına takım hemen tepki vermemiş ve hatta etkinliği bir 5 dakikalık periyodda azalmıştır.
fakat yapılan taktik değişikliği şuursuzca değildir. maçın özellikle 30. dakikasından sonra iyi baskı uygulayan fakat yeterince net gol vuruşu şansı yakalayamayan bir galatasaray vardı. hep asist öncesi pozisyonları yakalayıp, atağı bir adım öteye taşıyamıyorduk.
tudor da iki defansif oyuncu çıkarıp iki ofansif oyuncu sokarak oyunu enine iyice genişletti. bunu yapınca zaten kapanmış ve çıkamayan bursa'nın savunma boyu da enine genişledi. yani merkezdeki oyuncu yoğunluğu azaldı. konsantrasyonları bozuldu. eskisi kadar iyi kapanamadılar ve eskisi kadar iyi adam paylaşımı yapamadılar. zaten bulduğumuz 2 golü de, ki beceri isteyen gollerdi, bulamayabilirdik, amma velakin ceza sahası yayında iki defa futbolcularımızın hiç bir rakip müdahalesi olmadan top alıp şut çekmeleri boşuna değildi. rakip ceza sahası futbolcu doluydu. ancak rakip enine doğru yayıldığından savunması daha delikli hale geldi. nitekim enine savunduğu alan genişlediği için boyuna savunması incecik ve seyrek bir çizgi halini aldı. toplara müdahale edilemedi ve biz de şut imkanı yakaladık.
bir detay var. mariano çıkarken önce hadi canım ben mi der gibi gülümsedi. ancak tüm değişiklikleri görünce o suratındaki yanlış yapıyorsun hocam ifadesi gitti. zaten cenk ergün de bu taktiğin soyunma odasında konuşulduğunu söylemişti. nitekim format bir anda mariano'nun da güvenini kazandı.
yasin'i sevmem. ve hatta ben olsam mariano'yu çıkarmazdım. çıkarsam da ofansif özellikleri yasin kadar olan linnes'i tercih ederdim. ancak bir nokta var. maçı oynadığınız esnada ister istemez rakip savunma, stilini futbolcunuza göre oturtuyor. bir şekilde ezber oluşuyor. bazen o nedenle çok iyi oyuncuların yerine giren vasat oyuncular skora çok olumlu etki yaparlar. dinamizm, hırs yanında rakibin ezberi bozulur. sanıyorum hocanın böyle bir amacı da vardı.
ve hatta iki bekin çıkıp iki hücum oyuncusunun girmesi az önce bahsettiği enine yayılmaya zorlayan psikolojik de bir faktördü.
üstelik yasin tarz olarak dripling deneyen fuleli bir oyuncu. yorulmuş rakibin çalım yemesi kolaydır. halı sahada kendimden biliyorum. yorulunca daha koşuşundan ne yapacağı belli adamın yanımdan geçip gitmesini seyretmek zorunda kalıyorum. e rakip de yorulmuştu...
ve bir de bazen sadece sezgiler bile sonuca etki eder. bir teknik adamın sezgilerinin iyi olması özel bir artıdır. yasin belki de hocanın o anlık sezgisiydi. tercihini mariano ile devam etmekten veya linnes'i oyuna almaktan yana kullanmaması sezgileri yüzünden de olabilir. yasin bu maçta iş yapacak demiş olabilir hoca. yaptı mı? bence pek iyi değildi. ancak topu rakip yarı sahaya iyi taşıdı. ve dediğim gibi rakibin enine genişlemesini sağlayan faktörlerden biriydi.
velhasıl sözlük yazarları ne isteyeceğini şaşırıyor bazen. gidişatı değiştirmek için sorumluluk alan bir hocamız var. bu adamın tarzı böyle. sadece bursa karşısında değil... zor kararlar alıyor. kimi tutuyor kimi tutmuyor. ancak bu gün kadro yenilendiyse tudor'un da eminim payı vardır.
ezber bozmak iyidir. galatasaray'ı çözdüm sanıp öyle gelirsiniz. kafanızdaki plan takımın 60. dakikadan sonra düşmesi üzerine kuruludur. o dakikadan sonra 2 gol yer evinize dönersiniz. bunu sezon içinde yaşadık. veya önde götürürsünüz maçı. kapanırsınız. karşınıza hiç görmediğiniz bir taktik çıkar, 2 gol yersiniz, maçı kaybedersiniz. önümüzdeki maçlarda bu mental olarak da rakiplerimizi zorlayıp bize önlem almalarını, başarılı taktikler geliştirmelerini engelleyecek bir faktör. çözümün çoksa önlem alması da doğru orantılı olarak daha güç hale geliyor.
totalde tudor hiç fena gitmiyor. az pozisyon veriyoruz. hücum aksiyonlarımız çeşitleniyor. dişliler işliyor. oturmuş kadrolardan daha iyi futbol oynuyoruz. ligin en korkulan takımıyız. yanlışlar, yanlışlar yüzünden yaşanan kayıplar olacaktır. ancak resim genel olarak iyise bu cefayı da çekmek gerek. cefasız sefa yok. dünyanın en iyi müslüman takımı bile cennet elmasını yemek için fani dünyanın sınavlarını geçmeye, acısını çekmeye mecbur. kodumun din istismarcıları...