285
2017-2018 sezonunda geride kalan 5 hafta sonunda en çok beğendiğim ve canım sıkıldıkca tekrarını açıp izlediğim maç.
içerde 3 maç oynadık, güzel galibiyetler aldık, oyundan fazlasıyla tatmin olduk. bu sezon 1 maçta yaptığımız presi, baskıyı geçtiğimiz sezonun bütününde yapmadık nerdeyse. biraz abarttım, evet :( geçtiğimiz sezonlarda herhangi bir maçta 'biraz basın be' dediğim çok maç olmuştur. şimdi ise 'sakin oğlum, bayılacaksınız' diyorum bazı anlarda.
dediğim gibi içerde 3 güzel galibiyet aldık ama acaba bu türk telekom stadının gazıyla mıydı? diye düşünüyor insan. sonra aklıma ilgili maç geliyor. abartmıyorum bu maçın bazı anlarında osmanlısporlu futbolculara acıdım, evet. özellikle ilk yarıda bazı pozisyonlarda yaptığımız baskıdan dolayı o kadar çaresiz kaldılar ki, top ayaklarındayken kafayı kaldırıp 'boşta arkadaşım var mı?' diye bakamadılar bile ve çareyi topu taca atmakta buldular. deplasmanda skor 3-0 hatta 3-1 iken rakip yarı sahada 8-9 oyuncuyla baskı yapmak inanılmaz benim adıma. en son hangi sezonda buna şahit oldum, emin olun hatırlamıyorum.
igor tudor da maçı yaşıyor. 3-0 öndeyiz, top taca çıkıyor, topu alıp hemen oyuncusuna veriyor 'al topu, hemen devam et' diye oyuncunun hızlı hareket etmesini istiyor. sürekli eliyle topun ileriye oynanması yönünde direktifler veriyor.
deplasmanda olduğumuzdan dolayı maç 55. dakikada da bitmiyor. içerdeki maçlarda olduğu gibi ışıklı şovlar, uyutucu besteler yapılmıyor. yine sinirlendim :( kardeşim dost musunuz, düşman mı? maç 1-0 iken 55. dakikada şov yapılır mı? kazayla 1 gol yesek o telefonlar g.tünüzde patlamayacak mı? kendinizi tatmin ediyorsunuz başka birşey değil.
içerde 3 maç oynadık, güzel galibiyetler aldık, oyundan fazlasıyla tatmin olduk. bu sezon 1 maçta yaptığımız presi, baskıyı geçtiğimiz sezonun bütününde yapmadık nerdeyse. biraz abarttım, evet :( geçtiğimiz sezonlarda herhangi bir maçta 'biraz basın be' dediğim çok maç olmuştur. şimdi ise 'sakin oğlum, bayılacaksınız' diyorum bazı anlarda.
dediğim gibi içerde 3 güzel galibiyet aldık ama acaba bu türk telekom stadının gazıyla mıydı? diye düşünüyor insan. sonra aklıma ilgili maç geliyor. abartmıyorum bu maçın bazı anlarında osmanlısporlu futbolculara acıdım, evet. özellikle ilk yarıda bazı pozisyonlarda yaptığımız baskıdan dolayı o kadar çaresiz kaldılar ki, top ayaklarındayken kafayı kaldırıp 'boşta arkadaşım var mı?' diye bakamadılar bile ve çareyi topu taca atmakta buldular. deplasmanda skor 3-0 hatta 3-1 iken rakip yarı sahada 8-9 oyuncuyla baskı yapmak inanılmaz benim adıma. en son hangi sezonda buna şahit oldum, emin olun hatırlamıyorum.
igor tudor da maçı yaşıyor. 3-0 öndeyiz, top taca çıkıyor, topu alıp hemen oyuncusuna veriyor 'al topu, hemen devam et' diye oyuncunun hızlı hareket etmesini istiyor. sürekli eliyle topun ileriye oynanması yönünde direktifler veriyor.
deplasmanda olduğumuzdan dolayı maç 55. dakikada da bitmiyor. içerdeki maçlarda olduğu gibi ışıklı şovlar, uyutucu besteler yapılmıyor. yine sinirlendim :( kardeşim dost musunuz, düşman mı? maç 1-0 iken 55. dakikada şov yapılır mı? kazayla 1 gol yesek o telefonlar g.tünüzde patlamayacak mı? kendinizi tatmin ediyorsunuz başka birşey değil.