• 105
    hikaye bu ya; vakti zamanında bir askeri birliğin içinde önemli sayılabilecek tarihi bir bina varmış, böyle yıkılmaya yüz tutmuş falan... birlik komutanı yıktırmak istemiş, tarihe eser olduğu için yıkım izni alamamış. ancak bina asker için tehlikeli olmaya başlamış, ufak ufak parçalar çökmeye ya da binadan kopmaya başlamış, yasak da olsa serbest zamanlarda oraya girip çıkan personelde yaralanmalar olmaya başlamış. komutan defalarca girişim yapsa da yıkım izni alınamamış, bakmış iş çığrından çıkıyor son çare olarak binanın etrafında nöbetçiler dikmiş...

    aradan uzun seneler geçmiş. o birlik komutanı terfiler almış. üst düzey bir rütbeli olarak yıllar önce görev yaptığı bölüğünü ziyaret etmeye karar vermiş. o dönem orda görev yapan bütün personel aradan geçen zamanda değişmiş, kimseler bilmiyor zamanında o bölükte görev yaptığını. neyse klasik bir teftiş havasında bütün bölüğü gezmişler, tabi sürekli olarak malumat veriliyor. askerlik yapanlar bilir, böyle teftişlerde "gösterilmek istenen" yerler gösterilir ve geçilir. heyet bölüğü gezmiş, karargaha dönülüp çay çorba muhabbetinden sonra birliği terkedecekler. tam o sırada komutan şöförüne bir yol tarif etmeye başlamış, bütün kafile de onların peşine takılmış. o tarihi binanın olduğu yere gitmişler, tabi bina yıkılalı çok olmuş. ancak kendisinin zamanında emir verdiği düzende nöbetçiler nöbet tutmaya devam ediyor.

    araçtan inmişler, birlik komutanını çağırıp sormuş. biraz lafı geveledikten sonra komutan sıkıştırınca gerçeği söylemek zorunda kalmış:

    -komutanım biz göreve başladığımızda burası da nöbet yerlerinden biriydi. anlam veremedik ama sorgulayınca bir cevap bulamadık. biz de aynı şekilde devam ettirdik.

    lig maçları öncesi istiklal marşı okunması olayı biraz da bu konuya benziyor. ne zaman ve niye başladığını kimse net olarak bilmiyor. ancak söz konusu milli marş olduğu için kimse gocunmuyor, ya da söylememezlik yapmıyor. dönem dönem tartışılsa da kimse iptal etmeye yeltenmiyor. çok gerekli mi, elbette değil. ama "olur mu canım öyle şey" dedirtecek kadar da saçma değil. belki de "milli marş"ımız olduğu için böyle geliyordur. ama eleştirel bakınca şampiyonlar ligi maçlarından önce de seramoni yapılıp şampiyonlar ligi marşı çalınıyor. o da bir "maç başlıyor" havası veriyor, ayrı bir güzellik. bir devletin milli marşından gocunmak zaten doğrudan o devletin kendisinden gocunmakla alakalı bir olay. ama dediğim gibi "olmazsa olmaz" bir gereklilik değil.

    şahsi görüşüm böyle arafta devam eder. zira biz türküz, doğruyuz, çalışkanız ama bazı konularda biraz şeyiz işte...
App Store'dan indirin Google Play'den alın