14
hikayesi çok büyük sarri'nin. üzerine kitap yazılacak cinsten, kimi zaman ilginç olaylarla kimi zaman üzüntülerle süslenmiş bir hikaye ancak bu hikayenin tamamında yer alan, esas role sahip bir şey var ki esasında kahramanı yaratan en büyük etken de bu: tutku. bankacılıktan futbola uzanan bir hayatın, daha az para kazanacağı halde futbolu seçmekteki nedenin can damarı. sarri'nin sürekli değişen dünyasında sansovino'da da, pescara'da da, verona'da da var olan hep aynı kalan tek şey. tabi bir de sigara var. *
sarri'nin değişen dünyası diyorum çünkü üstatta düşüncesel bir hiperaktivite var. sürekli yeni şeyler arama, daima düşüncelerine bir şeyler katma durumunda. bir kitaptan alabileceği zerre bilginin, bir eleştiriden çıkartabileceği zerre dersin peşinde. elinde sigarası, klasikleşmiş sıradanlaşmış futbola meydan okuyan, isyan eden bir adam... gece yastığa kafasını koyduğundaki fikirleriyle sabah uyandığındaki fikirleri farklı olabilen çılgın bir deha. mükemmele yolculuk kısacası. evet, sarri hikayesinin başlığı ''mükemmele yolculuk''.
altı liglik bir süreçten bahsediyoruz dile kolay. italyan futbolunun en dibinden en tepesine kadar her yeri her noktayı tespit ederek gelmek demektir bu ayrıca. bundan dolayıdır aslında hücum futbolu, bundan dolayıdır gençlere önem verişi, bundan dolayıdır sürekli daha iyi olma iç güdüsü. tabiri caizse alt liglerin tozlarını silerek, ağır işlerinin üstesinden gelerek çıktı empoli'ye. iki yıl sonunda serie b'den serie a'ya çıktıklarında sarri tam 55 yaşındaydı. bu ona serie a’da ilk maçına çıkan en yaşlı teknik direktör ünvanını da beraberinde getirmişti. kimisi dalga geçti kimisi şapka çıkarttı. küçük bir gündem olma sürecinin ardından lige başladığındaysa işler istediği gibi gitmiyordu. ilk altı hafta galibiyet yüzü göremedi takımı. koltuk devrildi devrilecekken toparlanma sürecine girdiler. sarri de üstündeki heyecanı atınca takımı empoli yavaş yavaş özgün bir kimliğe büründü. sene sonunda napoli kulübü şok bir kararla benitez'den boşalan koltuğa sarri'nin getirildiğini açıklayınca maradona kırmızıyı gören bir boğa gibi atladı anında.
basın da kılıçları çekmişti şehrin tanrısı, sarri için ''vur emri'' verince. bir basın toplantısında ''serie a’nın en az kazanan teknik direktörü olmak sizi üzmüyor mu?'' diye bir soru soruldu kendisine. cevabı, ''yapmak için üstüne para bile vereceğim bir işten paramı kazanıyorum. neden şikayet edeyim ki?'' oldu. ancak tepkilerin biteceği de yoktu. napoli doğumlu olduğu için evlat kontenjanından takımın başına getirildiğini söyleyenler bile türedi. ilk beş hafta da işler kötü gidince maradona- basın- şehir kıskacı sarri üzerinde büyük bir baskı kurmuştu ki takımı tıpkı empoli'de bir önceki sezon takımının toparlandığı gibi toparlandı. napoli 15-16 yani sarrili ilk sezonunu bir önceki sezondan tam 19 puan fazla toplayarak 82 puanla ve ikinci olarak tamamladı. sadece toplanan puanlar değil, oynanan oyun da napoli halkını fazlasıyla tatmin etmişti. yine bir sonraki sezonda da sarri fırtınası napoli'yi ve tüm italya'yı kasıp kavurdu. artık basının karşısında çömez, sıradan bir ihtiyar değil bir taktik deha, italyan futbolunun tanrısı oturuyordu. maradona sarri'den özür diledi...
şimdi gelelim saha içine,
sarri, ''futbol basit oynanır, zor olan basit oynamaktır'' anlayışından yola çıkarak topu aldığı an bir başka arkadaşına oynamayı oyuncularına birincil ilke olarak kabul ettirdi. bunu kabul ettirdikten sonra da gayet tabi süslemeler yapıp ilkesini dallandırıp budaklandırarak özgün ve üstün bir sistem yarattı. temel olarak ''ayağa futbol'' olarak bildiğimiz bir düzen içinde, kalecinin de pas oyununun akışında yer aldığı, yana ve ileri iki pas seçeneğinden daima ileriye olanın tercih edildiği, bilinen tipte bir forvetin yer almadığı ilginç bir sistem bu. insigne- mertens- callejon hatta zielinski gibi bir maestro bu sistemin oyuncuları olunca da işler daha da güzelleşiyor elbette. abdullah avcı ve igor tudor'un kopya ettiği, takımlarına entegre ettiği savunmada kalecinin de içinde olduğu bir pas akışıyla rakibi uyutma ve rakibi uyutarak hızlı atakla dağınık ve eksik rakip savunmasında pozisyon yaratma taktiği de bu güzel sistemin çok önemli taktik kartlarından.
sadece bu değil elbette, uyum da çok önemli bir figür burada. insigne- mertens- callejon üçlüsü birbirlerinin giydiği boxer'ın rengine kadar biliyorlar neredeyse, bu kadar birbiriyle iç içe, dost oyunculardan kurulu bir takım da teknik direktörlerinin isteklerini daha net yerine getirebiliyor. insigne kafasını kaldırıp mertens'le göz göze geldiğinde ne tarafa koşacağını biliyor mesela. mertens insigne'nin ne zaman pası vereceğini ne zaman çalıma gireceğini biliyor. aynı şekilde callejon da öyle. durum böyleyken ek olarak da muhteşem bir teknik direktörleri olunca sahada da güzel şeyler oluyor.
sarri'nin sisteminde oyunun iki odak bölgesi var. birincisi kendi kalesi ile orta yay ucu arası, ikincisi de orta yay ucuyla rakip ceza sahası yay ucu arası. bu iki bölge sistemin temel pas bölgesi. uyutucu paslar bu bölgelerde yapılıyorken geriye kalan saha kısımları genellikle hızlı geçiş için kullanılıyor. savunmada koulibaly, orta alanda zielinski, hücumda da insigne- mertens callejon üçlüsü üst düzey pas akışının temel direkleri görevi görüyorlar. özellikle koulibaly ve zielinski'nin mevkidaşlarına göre çok daha üst düzey tekniklerinin olması bu pas akışındaki esas farkı yaratıyor. hızlı hücuma çıkarken de insigne- mertens- callejon üçlü hattıyla komple olarak paralel ilerliyorlar ve rakip savunma hangisini zapt edeceğini şaşırdığından genellikle öylece bakıp kalıyor. bu da hemen her ataklarını potansiyel gol pozisyonuna dönüştürüyor tıpkı ilgili pozisyonda olduğu gibi: https://youtu.be/lnvDvb10K8U?t=46
bununla beraber de rakip ceza sahası içine girdiklerinde genellikle ortadan sol veya sağ, daha sonra da tam ters kanata oynayarak golü buluyorlar ki napoli takımının 2016-2017 sezonunda bu tip en az 15 golü vardır. ve tabi çok önemli unsurlardan biri de pas şiddeti. sarri takımında pasların şiddeti yüksek olmalıdır çünkü sarri topun yuvarlanmasıyla geçen süreyi israf olarak görür. https://www.youtube.com/watch?v=UeI72Tst4j0
sarri hocam futbolu değiştirdi daha şimdiden ve daha da değiştirecektir emin olun. dedim ya sürekli arayışta olan bir insan, sabah kafasında bambaşka bir sistemle uyanabilecek bir teknik adam. içindeki tutku böyle devam ettiği sürece de futbolun içinde yer alacaktır. biz futbol severler için çok geç keşfedilmiş bir ganimet oldu sarri. evet, muhtemelen kendisini 20 yıl daha saha kenarında teknik direktörlük yaparken göremeyeceğiz ancak şu var ki sarri'nin dünya futboluna kazandırdıkları, onun düşünce sistemi kendisi saha kenarında olmasa dahi futbolun içinde yaşamaya devam edecektir. eğer ki teknik adamlar sarri'den gerekli dersleri almayı başarabilirse yarattığı sistem elli sene işlerliğini sürdürebilir. modern bir futbol değil kendisinin sistemi, çağın da ilerisinde modernin ötesinde bir sistem. bugünlerin değil yarınların sistemi. bugün için bir lamba ise yarın için güneş olacak bir sistem.
sarri... uğruna kitaplar yazılsa yetmez ancak burada sonlandırmak durumundayım.
2017-2018 sezonu italya ligi şampiyonu sen olacaksın.
sarri'nin değişen dünyası diyorum çünkü üstatta düşüncesel bir hiperaktivite var. sürekli yeni şeyler arama, daima düşüncelerine bir şeyler katma durumunda. bir kitaptan alabileceği zerre bilginin, bir eleştiriden çıkartabileceği zerre dersin peşinde. elinde sigarası, klasikleşmiş sıradanlaşmış futbola meydan okuyan, isyan eden bir adam... gece yastığa kafasını koyduğundaki fikirleriyle sabah uyandığındaki fikirleri farklı olabilen çılgın bir deha. mükemmele yolculuk kısacası. evet, sarri hikayesinin başlığı ''mükemmele yolculuk''.
altı liglik bir süreçten bahsediyoruz dile kolay. italyan futbolunun en dibinden en tepesine kadar her yeri her noktayı tespit ederek gelmek demektir bu ayrıca. bundan dolayıdır aslında hücum futbolu, bundan dolayıdır gençlere önem verişi, bundan dolayıdır sürekli daha iyi olma iç güdüsü. tabiri caizse alt liglerin tozlarını silerek, ağır işlerinin üstesinden gelerek çıktı empoli'ye. iki yıl sonunda serie b'den serie a'ya çıktıklarında sarri tam 55 yaşındaydı. bu ona serie a’da ilk maçına çıkan en yaşlı teknik direktör ünvanını da beraberinde getirmişti. kimisi dalga geçti kimisi şapka çıkarttı. küçük bir gündem olma sürecinin ardından lige başladığındaysa işler istediği gibi gitmiyordu. ilk altı hafta galibiyet yüzü göremedi takımı. koltuk devrildi devrilecekken toparlanma sürecine girdiler. sarri de üstündeki heyecanı atınca takımı empoli yavaş yavaş özgün bir kimliğe büründü. sene sonunda napoli kulübü şok bir kararla benitez'den boşalan koltuğa sarri'nin getirildiğini açıklayınca maradona kırmızıyı gören bir boğa gibi atladı anında.
basın da kılıçları çekmişti şehrin tanrısı, sarri için ''vur emri'' verince. bir basın toplantısında ''serie a’nın en az kazanan teknik direktörü olmak sizi üzmüyor mu?'' diye bir soru soruldu kendisine. cevabı, ''yapmak için üstüne para bile vereceğim bir işten paramı kazanıyorum. neden şikayet edeyim ki?'' oldu. ancak tepkilerin biteceği de yoktu. napoli doğumlu olduğu için evlat kontenjanından takımın başına getirildiğini söyleyenler bile türedi. ilk beş hafta da işler kötü gidince maradona- basın- şehir kıskacı sarri üzerinde büyük bir baskı kurmuştu ki takımı tıpkı empoli'de bir önceki sezon takımının toparlandığı gibi toparlandı. napoli 15-16 yani sarrili ilk sezonunu bir önceki sezondan tam 19 puan fazla toplayarak 82 puanla ve ikinci olarak tamamladı. sadece toplanan puanlar değil, oynanan oyun da napoli halkını fazlasıyla tatmin etmişti. yine bir sonraki sezonda da sarri fırtınası napoli'yi ve tüm italya'yı kasıp kavurdu. artık basının karşısında çömez, sıradan bir ihtiyar değil bir taktik deha, italyan futbolunun tanrısı oturuyordu. maradona sarri'den özür diledi...
şimdi gelelim saha içine,
sarri, ''futbol basit oynanır, zor olan basit oynamaktır'' anlayışından yola çıkarak topu aldığı an bir başka arkadaşına oynamayı oyuncularına birincil ilke olarak kabul ettirdi. bunu kabul ettirdikten sonra da gayet tabi süslemeler yapıp ilkesini dallandırıp budaklandırarak özgün ve üstün bir sistem yarattı. temel olarak ''ayağa futbol'' olarak bildiğimiz bir düzen içinde, kalecinin de pas oyununun akışında yer aldığı, yana ve ileri iki pas seçeneğinden daima ileriye olanın tercih edildiği, bilinen tipte bir forvetin yer almadığı ilginç bir sistem bu. insigne- mertens- callejon hatta zielinski gibi bir maestro bu sistemin oyuncuları olunca da işler daha da güzelleşiyor elbette. abdullah avcı ve igor tudor'un kopya ettiği, takımlarına entegre ettiği savunmada kalecinin de içinde olduğu bir pas akışıyla rakibi uyutma ve rakibi uyutarak hızlı atakla dağınık ve eksik rakip savunmasında pozisyon yaratma taktiği de bu güzel sistemin çok önemli taktik kartlarından.
sadece bu değil elbette, uyum da çok önemli bir figür burada. insigne- mertens- callejon üçlüsü birbirlerinin giydiği boxer'ın rengine kadar biliyorlar neredeyse, bu kadar birbiriyle iç içe, dost oyunculardan kurulu bir takım da teknik direktörlerinin isteklerini daha net yerine getirebiliyor. insigne kafasını kaldırıp mertens'le göz göze geldiğinde ne tarafa koşacağını biliyor mesela. mertens insigne'nin ne zaman pası vereceğini ne zaman çalıma gireceğini biliyor. aynı şekilde callejon da öyle. durum böyleyken ek olarak da muhteşem bir teknik direktörleri olunca sahada da güzel şeyler oluyor.
sarri'nin sisteminde oyunun iki odak bölgesi var. birincisi kendi kalesi ile orta yay ucu arası, ikincisi de orta yay ucuyla rakip ceza sahası yay ucu arası. bu iki bölge sistemin temel pas bölgesi. uyutucu paslar bu bölgelerde yapılıyorken geriye kalan saha kısımları genellikle hızlı geçiş için kullanılıyor. savunmada koulibaly, orta alanda zielinski, hücumda da insigne- mertens callejon üçlüsü üst düzey pas akışının temel direkleri görevi görüyorlar. özellikle koulibaly ve zielinski'nin mevkidaşlarına göre çok daha üst düzey tekniklerinin olması bu pas akışındaki esas farkı yaratıyor. hızlı hücuma çıkarken de insigne- mertens- callejon üçlü hattıyla komple olarak paralel ilerliyorlar ve rakip savunma hangisini zapt edeceğini şaşırdığından genellikle öylece bakıp kalıyor. bu da hemen her ataklarını potansiyel gol pozisyonuna dönüştürüyor tıpkı ilgili pozisyonda olduğu gibi: https://youtu.be/lnvDvb10K8U?t=46
bununla beraber de rakip ceza sahası içine girdiklerinde genellikle ortadan sol veya sağ, daha sonra da tam ters kanata oynayarak golü buluyorlar ki napoli takımının 2016-2017 sezonunda bu tip en az 15 golü vardır. ve tabi çok önemli unsurlardan biri de pas şiddeti. sarri takımında pasların şiddeti yüksek olmalıdır çünkü sarri topun yuvarlanmasıyla geçen süreyi israf olarak görür. https://www.youtube.com/watch?v=UeI72Tst4j0
sarri hocam futbolu değiştirdi daha şimdiden ve daha da değiştirecektir emin olun. dedim ya sürekli arayışta olan bir insan, sabah kafasında bambaşka bir sistemle uyanabilecek bir teknik adam. içindeki tutku böyle devam ettiği sürece de futbolun içinde yer alacaktır. biz futbol severler için çok geç keşfedilmiş bir ganimet oldu sarri. evet, muhtemelen kendisini 20 yıl daha saha kenarında teknik direktörlük yaparken göremeyeceğiz ancak şu var ki sarri'nin dünya futboluna kazandırdıkları, onun düşünce sistemi kendisi saha kenarında olmasa dahi futbolun içinde yaşamaya devam edecektir. eğer ki teknik adamlar sarri'den gerekli dersleri almayı başarabilirse yarattığı sistem elli sene işlerliğini sürdürebilir. modern bir futbol değil kendisinin sistemi, çağın da ilerisinde modernin ötesinde bir sistem. bugünlerin değil yarınların sistemi. bugün için bir lamba ise yarın için güneş olacak bir sistem.
sarri... uğruna kitaplar yazılsa yetmez ancak burada sonlandırmak durumundayım.
2017-2018 sezonu italya ligi şampiyonu sen olacaksın.