1877
umarım ticari zekası da futbol zekası kadardır. zira ilahi adalet bunu gerektirir...
bu oyuncu transfer edilsin hiç istemedim. adamı eskişehir'de oynarken bildiğimden, tanıdığımdan değil. sebebi yine prensiplerdi. marka değeriydi. tarık sezon sonunda kontratı bitecek bir oyuncuydu. zaten devre arası transferde de adı gündeme gelmişti. ancak kulübü yüksek bonservis bedeli istedi. transferi gerçekleşmedi. tarık'a da seni kadro dışı bırakırız dediler. yanlış anlaşılma olmasın o dönem yabancı sınırı da bu günkü gibi değil. yani türk futbolcular pasaportları nedeniyle her zaman ilk alternatif. ve galatasaray seni sağ bek mevkiine as oyuncu olarak transfer etmek istiyor. yarım sezon kadro dışı kalmak çok da önemli olmamalı.
hani galatasaray seksi bir kulüptür, herkes galatasaray'ı ister ya... tarık istemedi. bu nedenle transferini çok sevsem de ünal aysal'ın prensip olarak hatalı davrandığı olaylardan biri diye yazdım zihnime.
böyle bir transfer olmamalıydı. galatasaray tarık'ı, tarık'ın galatasaray'ı istediğinden daha fazla istedi. 4,75 bonservis bedeli de yok yere bu yüzden kulübün kasasından çıktı.
yoksa adamlar schevchenko'yu aldılar ama transfer tutmadı. transfer tutmayabilir. en iyi oyuncu bile tutmaz. bu işte anormal bir şey yok. geleceği göremiyoruz. yanlış transferler olacaktır. ancak bir futbolcuyu transfer ederken mentalite düzgün olmalı. çünkü o anlamda her türlü veri elimizde. değişken yok. iyi yönetiliyorsan hata yapma lüksün de yok. bu transferde gerçekten eleştirilecek bir nokta varsa bana göre budur. çünkü kötü performans gösterecek futbolcudan çok daha büyük bir sorundur söz konusu yaklaşım. bir futbolcu alırsın maliyetini karşılamaz. bir futbolcu alırsın pogba gibi hiç beklemediğin performans gösterir ve başka transferden ettiğin zararı dengeler, üstüne de seni kara geçirir. ancak bu kafadaki bir kulüp büyüyemez. marka değeri küçülür, sponsorlarını kaçırır. kötü yönetim örneğidir.
şimdi soruyorum size. galatasaray gibi bir kulüp tarık gibi bir futbolcuyu, futbolcunun galatasaray'ı istediğinden daha fazla istemeli mi?
bu oyuncu transfer edilsin hiç istemedim. adamı eskişehir'de oynarken bildiğimden, tanıdığımdan değil. sebebi yine prensiplerdi. marka değeriydi. tarık sezon sonunda kontratı bitecek bir oyuncuydu. zaten devre arası transferde de adı gündeme gelmişti. ancak kulübü yüksek bonservis bedeli istedi. transferi gerçekleşmedi. tarık'a da seni kadro dışı bırakırız dediler. yanlış anlaşılma olmasın o dönem yabancı sınırı da bu günkü gibi değil. yani türk futbolcular pasaportları nedeniyle her zaman ilk alternatif. ve galatasaray seni sağ bek mevkiine as oyuncu olarak transfer etmek istiyor. yarım sezon kadro dışı kalmak çok da önemli olmamalı.
hani galatasaray seksi bir kulüptür, herkes galatasaray'ı ister ya... tarık istemedi. bu nedenle transferini çok sevsem de ünal aysal'ın prensip olarak hatalı davrandığı olaylardan biri diye yazdım zihnime.
böyle bir transfer olmamalıydı. galatasaray tarık'ı, tarık'ın galatasaray'ı istediğinden daha fazla istedi. 4,75 bonservis bedeli de yok yere bu yüzden kulübün kasasından çıktı.
yoksa adamlar schevchenko'yu aldılar ama transfer tutmadı. transfer tutmayabilir. en iyi oyuncu bile tutmaz. bu işte anormal bir şey yok. geleceği göremiyoruz. yanlış transferler olacaktır. ancak bir futbolcuyu transfer ederken mentalite düzgün olmalı. çünkü o anlamda her türlü veri elimizde. değişken yok. iyi yönetiliyorsan hata yapma lüksün de yok. bu transferde gerçekten eleştirilecek bir nokta varsa bana göre budur. çünkü kötü performans gösterecek futbolcudan çok daha büyük bir sorundur söz konusu yaklaşım. bir futbolcu alırsın maliyetini karşılamaz. bir futbolcu alırsın pogba gibi hiç beklemediğin performans gösterir ve başka transferden ettiğin zararı dengeler, üstüne de seni kara geçirir. ancak bu kafadaki bir kulüp büyüyemez. marka değeri küçülür, sponsorlarını kaçırır. kötü yönetim örneğidir.
şimdi soruyorum size. galatasaray gibi bir kulüp tarık gibi bir futbolcuyu, futbolcunun galatasaray'ı istediğinden daha fazla istemeli mi?
