164
yeni açık tribünde latin amerikalı taraftarların da yer aldığı orta bölümden seyrettiğim maç olmuştur.
bir tur şirketi ile türkiye’ye seyahat eden 4 çift meksika ve brezilya’lı sporsever, sightseeing (üstü açık tur otobüsleri) ile istanbul turu atarken, mecidiyeköy’deki atmosfer kendilerine bahsedilmiş. bu arkadaşlar da “galatasaray ise iki elimiz kanda olsa seyrederiz” düşüncesyile stada gelip, üstelik karaborsadan bilet almışlar. artık o hangi karaborsacıysa, şu anda aramızda dolaşan, en az bir petrokimya fabrikası sahibi kadar varlıklı bir iş adamıdır, 4 “çift” insan diyorum sevgili sözlük!
işin tuhafı, biz brezilya deyince aklımıza hep suyun karşı tarafındaki rakibimiz gelir lakin o kadar tatlılardı ki, sal eğlenmeye gelmiş ve ortalama 2 dakikada bir fotoğraf çekme yarışına girmişlerdi ve galatasaray’ı çok iyi biliyorlardı. kimisinin üstünde brezilya forması, kimisinin üstünde cruz azul t-shirtleri vardı. meksikalı olanlarla bir ara almaguer geyiği bile dönderdik, o derece yani. yeni açıkta oyunu seyreden renktaşlarım muhtemelen bu çılgın çiftleri görmüşlerdir. tuvalette bile resim çektiler ki kesinlikle çok eğlenceli bir resim oldu, kesinlikle çirkin herhangi bir görüntü yoktu-, daha ne diyeyim! (bkz: yedek kulübesinde bile gördüm)
bu arkadaşlardan biri; “peşindeyiz”, “warchant” ve maçın başında çektiğimiz 3’lüden sonra mabetteki atmosferi anlatan şu kelimelerine kulak veriyoruz, bu sayede tias’ın (bkz: #215807) no’lu entrysine de bir parça bilgi vermiş oluruz.
maria: “have never seen like this before, such an amazing view! basically i should say that even better than olé my friend”
rosario: “what are you guys s’posed to say about fenerbahce during the game?”
maria adlı arkadaş, meksika dalgası olan olé’den bile daha etkileyici bir atmosfer olduğunu itiraf etmesi gerektiğini söylerken, rosario ise sürekli fenerbahce ile ilgili neler söylediğimizi bilmek istedi.
bir ara sabri’nin içine messi kaçtı sandık, keita’ya bugün uğur meleke “çim pilotu kader” demiş, buna şahit olduk.
esas olan, takımımın attığı 2. golü gururla seyretmek oldu. burada surinam’lının ne istediğini görmüş olduk. saymadım ama leo’dan servet’e, ondan topal’a, ondan tekrar leo’ya ve sonra ne olduğunu anlayamadığımız bir şekilde keita’nın önüne atılan toplan nonda’nın golü sanıyorum 20 pas sonrasında oluştu. bu süre zarfında hiçbir sarı-siyah formalı topa dokunamadı. bilinçli taraftar, bu sahneyi görünce ağzı bir karış açık kalan seyircidir, bulunduğum çevrede maalesef leo’ya ve topal’a küfür yağıyordu, gol olduktan sonra hepsi birden “meksikalı” oldular. bilmem anlatabiliyor muyum?
güzel bir skor ve eğlenceli taraftarlarla geçen keyifli bir akşam oldu. türk spor basını, bugün sabri’nin “eyvallah’ını” konuşuyor, her fenerbahçe maçı öncesinde ve karşı yakada her galatasaray maçı öncesinde bu tuhaf “ritüel” yapılıyor ama spor müdürü aynı zamanda bir “bestekar” olunca görevleri ters yazmış olabilirim, hangisi asıl kariyerdi artık ben de karıştırıyorum, ne kolaymış bu işler- onlarca emniyet toplantısı sonrası alınan kararlarda ve topluma verilen “sevgi, dostluk” mesajları da böylece toptan “taca çıkmış” oluyor.
bir tur şirketi ile türkiye’ye seyahat eden 4 çift meksika ve brezilya’lı sporsever, sightseeing (üstü açık tur otobüsleri) ile istanbul turu atarken, mecidiyeköy’deki atmosfer kendilerine bahsedilmiş. bu arkadaşlar da “galatasaray ise iki elimiz kanda olsa seyrederiz” düşüncesyile stada gelip, üstelik karaborsadan bilet almışlar. artık o hangi karaborsacıysa, şu anda aramızda dolaşan, en az bir petrokimya fabrikası sahibi kadar varlıklı bir iş adamıdır, 4 “çift” insan diyorum sevgili sözlük!
işin tuhafı, biz brezilya deyince aklımıza hep suyun karşı tarafındaki rakibimiz gelir lakin o kadar tatlılardı ki, sal eğlenmeye gelmiş ve ortalama 2 dakikada bir fotoğraf çekme yarışına girmişlerdi ve galatasaray’ı çok iyi biliyorlardı. kimisinin üstünde brezilya forması, kimisinin üstünde cruz azul t-shirtleri vardı. meksikalı olanlarla bir ara almaguer geyiği bile dönderdik, o derece yani. yeni açıkta oyunu seyreden renktaşlarım muhtemelen bu çılgın çiftleri görmüşlerdir. tuvalette bile resim çektiler ki kesinlikle çok eğlenceli bir resim oldu, kesinlikle çirkin herhangi bir görüntü yoktu-, daha ne diyeyim! (bkz: yedek kulübesinde bile gördüm)
bu arkadaşlardan biri; “peşindeyiz”, “warchant” ve maçın başında çektiğimiz 3’lüden sonra mabetteki atmosferi anlatan şu kelimelerine kulak veriyoruz, bu sayede tias’ın (bkz: #215807) no’lu entrysine de bir parça bilgi vermiş oluruz.
maria: “have never seen like this before, such an amazing view! basically i should say that even better than olé my friend”
rosario: “what are you guys s’posed to say about fenerbahce during the game?”
maria adlı arkadaş, meksika dalgası olan olé’den bile daha etkileyici bir atmosfer olduğunu itiraf etmesi gerektiğini söylerken, rosario ise sürekli fenerbahce ile ilgili neler söylediğimizi bilmek istedi.
bir ara sabri’nin içine messi kaçtı sandık, keita’ya bugün uğur meleke “çim pilotu kader” demiş, buna şahit olduk.
esas olan, takımımın attığı 2. golü gururla seyretmek oldu. burada surinam’lının ne istediğini görmüş olduk. saymadım ama leo’dan servet’e, ondan topal’a, ondan tekrar leo’ya ve sonra ne olduğunu anlayamadığımız bir şekilde keita’nın önüne atılan toplan nonda’nın golü sanıyorum 20 pas sonrasında oluştu. bu süre zarfında hiçbir sarı-siyah formalı topa dokunamadı. bilinçli taraftar, bu sahneyi görünce ağzı bir karış açık kalan seyircidir, bulunduğum çevrede maalesef leo’ya ve topal’a küfür yağıyordu, gol olduktan sonra hepsi birden “meksikalı” oldular. bilmem anlatabiliyor muyum?
güzel bir skor ve eğlenceli taraftarlarla geçen keyifli bir akşam oldu. türk spor basını, bugün sabri’nin “eyvallah’ını” konuşuyor, her fenerbahçe maçı öncesinde ve karşı yakada her galatasaray maçı öncesinde bu tuhaf “ritüel” yapılıyor ama spor müdürü aynı zamanda bir “bestekar” olunca görevleri ters yazmış olabilirim, hangisi asıl kariyerdi artık ben de karıştırıyorum, ne kolaymış bu işler- onlarca emniyet toplantısı sonrası alınan kararlarda ve topluma verilen “sevgi, dostluk” mesajları da böylece toptan “taca çıkmış” oluyor.