• 152
    fenerbahçe maçı öncesi prova niteliği taşıyan bir maç olmuştur. aşağı yukarı fenerbahçe maçında da 3 veya 4 gol bekliyorum takımımızdan ancak, savunmada yine zaaflarımız devam ediyor. sıkıntıya düşmemek için savunmaya önem verip atağa bilinçli çıkmalıyız. bunu başardığımızda farklı skorlar alacağımızdan kuşkum yok.

    keita, kewell, elano, nonda gibi oyuncularla bizim sırtımız yere gelmez, gol yollarında sıkıntı olmaz. özellikle kewell son haftalarda giderek performansını yükseltiyor, bu çok olumlu bir gelişme. keita topu alıp çizgiye indiğinde arkada dikkat ediyorum, kewell hep top bekliyor. bazen gelişine vuruyor bazen düzeltip vuruyor ama hep bir tehlike oluşturuyor. sabri bazen inanılmaz hatalar yapıyor ama çok çalışkan, artısı eksisinden fazla. neredeyse takımın bir aynası gibi. hasılı kelam ofansif futbol farklı tabii. çok atıyoruz, izleyen maçlarımızdan zevk alıyor. fenerbahçe'nin maçının özetlerine de baktım, sıkıcı bir maç olmuş izlenimi edindim ama galatasaray'ın maçlarında hep bir heyecan oluyor, izleyen keyif alıyor, stres yaşıyor, ani gelişmelerle stres yerini sevince bırakıyor. önceden öngörülebilir sonuçlara gitmiyor galatasaray, hep şaşırtıyor.
  • 157
    maçtan yaklaşık 1.5 saat önce yeni açıktaki yerimi almıştım, hava güzel bulunduğum tribün nerdeyse full doluydu. ambiansın güzel olacağı zaten maç öncesi belliydi. maçın başlamasına yakın bütün stad doldu. gerçekten uzun zamandır görmediğim kadar coşkulu bir taraftar vardı maçta.

    maça dinamo daha iyi başladı bir kaç kere kalemize geldiler. sonrasında ise aldık sazı elimize ve başladık türkü söylemeye ilk yarı bitene kadar nerdeyse top görmediler. 4-0'dan sonra fenerbahçe maçını düşünen rijkaard ve takım neredeyse rölantiye alıp terlerini kurutmadan maçı bitirdiler. bu arada olmazsa olmaz bir tane de nazar boncuğu yedik.

    geçen maçta fırça yendiği belli ki, defanstan bütün maç sadece 1 tane uzun top yapıldı. kaptırma riski olsa bile hep kısa paslarla oyun kuruldu ki bu sayede top sürekli bizdeydi ve herifler resmen bayıldı. eğer tempoyu biraz daha yükseltebilirsek bu paslarda süper über ötesi bir oyun bizi bekliyor olacak.

    oynayan oyuncularımızın performansları ise:

    leo franco: kendisine çok iş düşmedi, golde yapabileceği çok bir şey yoktu. oyunu hep kısa pas olarak geriden kurması çok iyi, bu işi bu kadar iyi yapabilecek dünyada çok az kaleci var. çok soğukkanlı ve çok teknik.

    caner erkin: eski maçlara göre çok daha iyiydi. ilk yarı iki defa bölgesini açık bıraktığı için tehlike yaşandı, servet en sonunda uyardı:) uyarı işe yaramış olacak ki defansif olarak da çok iyiydi. hakan baltanın ileri çıkışlarını gördükten sonra rahat rahat diyebilirim ki sol bekte caner oynar. kesinlikle ilk mantığı hücum ve ortaları çok iyi.

    servet çetin: muh-te-şem-di. her topa bastı, hiç kimse geçemedi. allahtan marsilyaya transferin yatmış. sensiz ne bok yerdik bilmiyorum valla.

    mehmet topal: defansta servetin partneriydi. sırıtmadı, risk almadı, çok da zorlayan kimse olmayınca orta şeker maç bitirdi.

    sabri sarıoğlu: maın başında kaptırdığı top gol oluyordu nerdeyse. ama onun dışında sürekli koştu, pres yaptı. bir de hiç itiraz ederken bile görmedim! artık takımın olmazsa olmazlarından olacak. rijkaard sabriyi de adam ettin ya ne diyeyim ben sana, bide berberin kötü olmasa, güzel gömlek seçsen shwhshksjsh....

    mustafa sarp: maçın uzak ara en kötüsüydü. sürekli geriye ve yana oynadı. ilk yarı çok pas hatası yaptı ikinci yarı da bunun etkisiyle top almaktan çekindi. linderotj iyileşirse işi zor olacak.

    ayhan akman: kaptan orta şekerdi bugün. hırslı mücadelesini oyuna yansıttı. oldukaç koştu. her zamanki performansındaydı diyebiliriz.

    harry kewell: oz büyücüsü kilidi açan isim oldu. oldukça etkili işler yaptı, hep dediğim gibi, gitme kal bu şehirde...

    elano blumer: maçın adamı olacak diye gaz verdim ama yok kardeşim, galiba alışma süresi biraz daha sürecek. ilk yarı çok basit top kayıpları yaptı, kendisini de seyircileri de şaşırttı. güçsüzdü ve takımın yavaş hücum etmesinin en büyük sebeplerinden oldu. ama arada attığı bazı paslar vardı ki abooovv dedik hep beraber. yetenek tartışılmaz, ama biraz daha zaman.

    abdul kader keita: insan üstü mahlukat, bu lige üç-beş gömlek fazla.takımı hızlandıran bir katalizör gibiydi dün akşam. aldığı her topu ileriye doğru sürüyor. rijkaard fener maçını düşünerek erkenden oyundan aldı. bizde 55 dk izleyebildik malasef.

    shabani nonda: yine iki golünü attı. defansla boğuştu, olumlu bir maç çıkardı, kendisine güveninin gitmemesi açısından iyi bir maç oldu.

    uğur uçar: devre arasında orta sahadan direklere vurdurmaca oyununda hedefi tutturan uğur maçta da hiç sırıtmadan oynadı. kaptanlık çok yakıştı.

    aydın yılmaz: devre arasında uğurla oynadığı direklere vurdurma oyununda karavana salladı. ama oyuna girdikten sonra penaltısını yaptırdı. ileriye çıkışları iyiydi. takımın temposu çok düştüğü için çok aktif olamadı.

    barış özbek: son 20 dk girdi oyuna. ben onun dinamizminin takım için çok iyi olduğunu düşünüyorum. son dakikalardaki şutuyla yardı geçirdi zaten.

    eski açık: çok süperdi, maç başlamadan şovlar başladı, bütün maç hiç susmadılar. yeni açıkta olduğum için çok net görebildim, bütün tribün tezahüratlara katıldılar ve kendi aralarındaki uyum çok güzeldi. ilk yarı gol bulana kadar saldır galatasaray, golü bulduktan sonra sen varya sen söylendi. hele karşıdan dinlemesi çok hoş bir beste olmuş, uyku ne demek insanın tüyleri diken diken oldu dinlerken. ikinci yarı sürekli fenerle uğraşıldı, maçla ilgilenen pek kalmadı. golü yediğimizde eminim çoğu kişi ilk anda farketmedi bile. tek eksi verebileceğim yer, maçın içinde değillerdi, yani hakemi etki altına alma konusunda biraz daha çalışmamız lazım. bir dahaki maçta ailecek yenide değil eskide olacağız efendim. dün seyrettik, bir dahakine icra edelim.

    kapalı: önceki maçlara göre daha iyi olmakla birlikte eski açıkla o uyum yine tam yoktu. ama daha da iyi olacak. bu gözüktü.

    yeni açık: içinde bulunduğum tribündü. iki uç ta oldukça aktifti. bu kadar dolu bir stadta seyirciler böyle coşkuluyken maç izlemesi çok keyifliydi.

    numaralı: kalkmayan fenerli olsun diyince kalktılar, sarı-kırmızı-şampiyon-cimbom tezahüratına katılıp tekrar çekirdek çıtlatmaya devam ettiler.

    yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler. son olarak:

    (bkz: içim rahat etmiyor fenere koymayınca)
  • 158
    sözlükte ki bir çok asil,liseli tarzı,galatasaray'a yakışan elit galatasaray taraftarına inat teknik direktörümüzünde * skoru alır almaz en az benim kadar hafta sonunu düşündüğü maçtır.

    yoksa allah muhafaza abdulkader keita'yı daha 2. yarının başında alıp hemen ardından da sabri sarıoğlu'nu aldıktan sonra mucize olsa dinamo bukres maçı beraberliğe getirseydi dillerinden kurtulamazdı elitlerin yok efendim hafta sonunu niye umursuyor ki bu adam önemli olan telafisi de olsa bu maçtı diye.

    demek ki neymiş derbi herşeyden önemliymiş.demek ki neymiş dinamo bükreşi fenerbahçe kadar önemli bir rakip görmek vizyon konusunda asıl düşünülmesi gerekenmiş.
  • 159
    eski açıkta sesi mi bıraktığım maç. konuşamıyorum lan!

    maça gelirsek; daha bismillah maç başlamadan başladık fenere saydırmaya. aslanları tribüne çağırıyoruz, türkler yumruk şov yaptıktan sonra başlıyoruz "x fenerin anasını s*k!" demeye. neyse ki maç başladıktan sonra uzun süre takımı destekledik de maç koptuktan sonra fenere sardık.

    tribünde, evde maç seyretmek gibi olmuyor tabi. o yüzden maçla ilgili çok bir şey yazmak zor. 4'ü bulduktan sonra oyunu rölantiye almamız gayet normaldi.

    tribünler harikaydı ama... kapalıyla karşılıklı söylenen sen var ya sen ve peşindeyiz muhteşemdi. numaralı da ayağa kalkmayan fenerli olsun deyince mecburen kalktı, sarı, kırmızı, şampiyon, cimbom çekebildik.
  • 161
    eski açık'dan yükselen ıslıkların borazan etkisi yaptığı görülmüştür. dinamolu futbolcuların yerinde olmak istemezdim doğrusu, tribünün üstü de kapanınca ıslık olayı iyice aştı kendini çünkü. arkamda sadece ıslık çalan ve de yalnızca ve yalnızca fenerbahçe tazahuratlarına katılıp, bir iki top kaybımızda futbolcularımıza kayan tiplere de selam ederim.
  • 162
    hasta yatağımdan sadece galatasaray sözlükten takip ettiğim ama yazılan entryleri okudukça seyredemediğim için çıldırdığım maç olmuştur. neyse ki banttan izleyerek biraz olsun sakinleştim. canlı gibi olmuyor tabi. avrupa maçlarında gerçekten çok farklı oynuyoruz. başka bir hırs başka bir ruh içinde çıkıyoruz maça. umarım avrupa maçlarında sınırlı kalmaz. bu gazla kadıköy'de...
  • 163
    iyi güzel 4 tane attık yine pozisyon zenginliği ve bol gollü bir zafere imza attık da arkadaş maçın 50 küsürüncü dakikasında 4 yaptık diye kalan 40 dakika da salınmaz ki yahu. koskoca 40 dakika bu insanın dalağı çıkar. bu nasıl profesyonellik, bu nasıl tecrübeli adamların oluşturduğu takım. 4 se 4 kardeşim 5-6 olacağı varsa oralar kovalanacak ne diye konsantrasyonu bozuyorsunuz. mahalle maçı mı lan bu. aktif dinlenme yapın bari adam gibi pas yapın da kafanız rahat olsun. hem oynayan bünyeler yoruldu hem gereksiz güven kaybı oluştu son 30 dakikada. frank rijkaard'ın 4-0 dan sonra rahatlayacağına hepten tırlatmaya başlamasının sebebi aha bu unprofesyonel oyuncu yapısıdır. rijkaard bunu öğretmeden geceleri adam gibi rahat uyku uyuyamayacağının farkında illaki halledecektir. neyse fenere 10 atın lan. 20 atın. 4 de bırakmayın...
  • 164
    yeni açık tribünde latin amerikalı taraftarların da yer aldığı orta bölümden seyrettiğim maç olmuştur.

    bir tur şirketi ile türkiye’ye seyahat eden 4 çift meksika ve brezilya’lı sporsever, sightseeing (üstü açık tur otobüsleri) ile istanbul turu atarken, mecidiyeköy’deki atmosfer kendilerine bahsedilmiş. bu arkadaşlar da “galatasaray ise iki elimiz kanda olsa seyrederiz” düşüncesyile stada gelip, üstelik karaborsadan bilet almışlar. artık o hangi karaborsacıysa, şu anda aramızda dolaşan, en az bir petrokimya fabrikası sahibi kadar varlıklı bir iş adamıdır, 4 “çift” insan diyorum sevgili sözlük!

    işin tuhafı, biz brezilya deyince aklımıza hep suyun karşı tarafındaki rakibimiz gelir lakin o kadar tatlılardı ki, sal eğlenmeye gelmiş ve ortalama 2 dakikada bir fotoğraf çekme yarışına girmişlerdi ve galatasaray’ı çok iyi biliyorlardı. kimisinin üstünde brezilya forması, kimisinin üstünde cruz azul t-shirtleri vardı. meksikalı olanlarla bir ara almaguer geyiği bile dönderdik, o derece yani. yeni açıkta oyunu seyreden renktaşlarım muhtemelen bu çılgın çiftleri görmüşlerdir. tuvalette bile resim çektiler –ki kesinlikle çok eğlenceli bir resim oldu, kesinlikle çirkin herhangi bir görüntü yoktu-, daha ne diyeyim! (bkz: yedek kulübesinde bile gördüm)

    bu arkadaşlardan biri; “peşindeyiz”, “warchant” ve maçın başında çektiğimiz 3’lüden sonra mabetteki atmosferi anlatan şu kelimelerine kulak veriyoruz, bu sayede tias’ın (bkz: #215807) no’lu entrysine de bir parça bilgi vermiş oluruz.

    maria: “have never seen like this before, such an amazing view! basically i should say that even better than olé my friend”

    rosario: “what are you guys s’posed to say about fenerbahce during the game?”

    maria adlı arkadaş, meksika dalgası olan olé’den bile daha etkileyici bir atmosfer olduğunu itiraf etmesi gerektiğini söylerken, rosario ise sürekli fenerbahce ile ilgili neler söylediğimizi bilmek istedi.

    bir ara sabri’nin içine messi kaçtı sandık, keita’ya bugün uğur meleke “çim pilotu kader” demiş, buna şahit olduk.

    esas olan, takımımın attığı 2. golü gururla seyretmek oldu. burada surinam’lının ne istediğini görmüş olduk. saymadım ama leo’dan servet’e, ondan topal’a, ondan tekrar leo’ya ve sonra ne olduğunu anlayamadığımız bir şekilde keita’nın önüne atılan toplan nonda’nın golü sanıyorum 20 pas sonrasında oluştu. bu süre zarfında hiçbir sarı-siyah formalı topa dokunamadı. bilinçli taraftar, bu sahneyi görünce ağzı bir karış açık kalan seyircidir, bulunduğum çevrede maalesef leo’ya ve topal’a küfür yağıyordu, gol olduktan sonra hepsi birden “meksikalı” oldular. bilmem anlatabiliyor muyum?

    güzel bir skor ve eğlenceli taraftarlarla geçen keyifli bir akşam oldu. türk spor basını, bugün sabri’nin “eyvallah’ını” konuşuyor, her fenerbahçe maçı öncesinde ve karşı yakada her galatasaray maçı öncesinde bu tuhaf “ritüel” yapılıyor ama spor müdürü aynı zamanda bir “bestekar” olunca –görevleri ters yazmış olabilirim, hangisi asıl kariyerdi artık ben de karıştırıyorum, ne kolaymış bu işler- onlarca emniyet toplantısı sonrası alınan kararlarda ve topluma verilen “sevgi, dostluk” mesajları da böylece toptan “taca çıkmış” oluyor.
  • 165
    ali sami yen hasretimi dindirdiğim maç olmuştur.eski açıkta çıkan arbededen ötürü harry nin golünü göremeyip itiş kakış içinde yanımdaki arkadaşımla diğer sete kaydırılsakta yerlerde falan sürünmeden atlattık olayı* burdan kız kıza maça gidilmiyor tribi yapanlara sesleneyim hazır fırsatım varken.
    bal gibi gidiliyor arkadaş.bizi o setten çekip çıkaran arkadaşlara tekrar selam ederim. sağolsunlar*
  • 168
    herkes loyloyloy'u söylediği için rörörö'yü yazmanın yine üzerimize kaldığı maç.

    bu maç için;

    1- eski açıktaki misafir tribününün de üstünün kapatılmış olması bizleri utançtan kurtaran ve galatasaraylılığımıza yakışan davranışlardan biri olmuştur. gerçi eski açığın üstü 64 yıl gecikme ile ve biz ali sami yen'i terk edeceğimiz sene kapatıldı ama olsun. temiz iş biraz geç olanıdır. (ulan bu konuda ağız tadı ile ironi bile yapamıyor insan. olayın kendisi ironinin allahı zaten. töbee töbeee..) bu 64 yıllık gecikme neticesinde ne oldu bilin bakalım. eski açığın 7/6 sının üstü kapatıldı ama iki karışlık misafir tribününün üstü açık kalmıştı. onu da kapatmışlar. emeği geçen herkese binlerce teşekkür. bu konudaki fikrim biliniyor zaten. bilmeyenler için:

    (bkz: eski açık/@zizonkovac)

    2- 28 mayis 2005 galatasaray denizlispor maci sonucunda tribünden kovulmuş bir iki kişi daha gördüm. demekki eski hastalar yavaş yavaş dönmeye çalışıyorlar. yeni bir dayak yemezsek belki bu eski kuşaktan birileri tribünlere gelip guruplaşabilir ve bu kuşaklar arası kopukluk ortadan kaldırılabilir. hele 1942 doğumlu bir abimiz vardı tarihi altınordu maçını anlattı bize. tadından yenmez. bu da iyi bir şey.

    3- eski açıkta birden bire patlayan küfürlü tezahüratlar dışında küfürlü tezahürat olmadı gibi bir şey. bunda sebahattin reislerinin tribünde olmasının etkisi vardı sanıyorum. kapalı da ise galatasaray forması giymeyen insanlardan oluşan "ultraslan olmadığını iddia eden grup" çok sık şekilde küfürlü tezahürata baş vurdu ama 70 li dakikalarda sebo reislerinin telefonla kulaklarını çektirmesi neticesinde, özür mahiyetinde "sebooo reisss rörörö, sebo reis rörörö" diye bağırdıktan sonra bir daha küfürlü tezahürat yapmadılar, yaptırmadılar. helal olsun sebo reisimize. her ne kadar kendisine pek kanımız ısınmasa da küfüre, içkiye ve sigaraya karşı olması huyunu çok seviyor, kendisini sayıyoruz.

    yalnız anlamadığım şey şu;

    bu nonda nın tarrağı niye bu kadar ilgisini çekiyor insanların. kardeşim amsterdam sex theatre de kralı var bu malın. sahnede gösteri yapan hayvani boyutlardaki zenci abi istek üzerine seyircilerin arasına inip malkara kuzusu gibi gezdiriyo malı ortalarda. bu kadar meraklısı iseniz gidip okşayın malın kafasını da rahatlayın be kardeşim. yalnız dikkat edin yüz vermedin mi kafanı tutup bastırarak zorla öptürüyor malı.
    bana bulaşmayın, ben muzip arkadaşlarımın kurbanı olup gittim adı geçen tiyatroya. zebellah zenci ile gözgöze gelmemeye çalışarak yırttım ama sizler aynı şansa sahip olamayabilirsiniz.

    bir de ;

    olay sandığınız gibi değil. tamamı ile bir yanılsamanın kurbanısınız. fransa-nice kentine grup götürdüğüm bir esnada karşılaştığım futbolcularımızdan birini (adı bende saklı) sarhoş ederek konuyu buraya getirip sordum. nondanınki 30 santim filan değilmiş. bamya kadar bir şeymiş.

    siz esas servetinkini görseniz dudaklarınız uçuklarmış olm.

    3- gelelim kulübeye. hafta arasında bahsettiğimiz gibi sevgili rijkaard ve teknik ekibi üzerlerindeki yönetim ve kamuoyu baskısını kaldıramayıp, ilk defa mecidiyeköy ticaret lisesi talebeleri endamında takım elbise-gravat combosu ile kulübeye dizilerek gözümüzü gönlümüzü açtılar. gerçi rijkaard ımız, saçları müdür makası yemiş talebe edasının yanında, gravat takmayarak ne kadar "asi" bir adam olduğunu göstermeye çalışsa da bir iki mağlubiyet daha alırsa medeniyet yularını takabileceği sinyallerini verip, geldiğinden beri ilk defa kötü bir bülent korkmaz taklidi ile maç boyunca saha kenarından maça müdahale etmeye çalıştı. bir ıslığı eksikti diyim anlayın gari.
    (bkz: ahmet çakar böyle çakar)
    (bkz: o saçları kestiren gravatı da takar yakında)
    (bkz: takmazsan taktırırlar canım)

    maça gelince;

    geçen hafta içinde yaptığı basın toplantısında (teorik olarak)4-3-3 ve total futbol dan taviz vermeyeceğinden bahisle galatasarayımıza oynatmaya çalıştığı 4-3-2-1'i ve futbolcuların klası ile maç alma kumarını sürdüreceğini belirten rijkaardımız dediğini de yaptı ama bu sefer kumarı kazandı.

    yeri gelmişken sevgili rijkaardçığım; senin oynattığın 4-3-3 filan değil. evet takımlar sahaya 4-3-3 diziliyorlar ama ileri sol ve sağ uçtaki 2 futbolcuya karambol olmadıkça onsekiz'e girmeyi yasakladığın için sistem otomatik olarak 4-3-2-1 oluyor. herkes ileri uçtaki tek santrofora pas verip gol attırmaya çalışınca da kapalı defans yapan takımlar karşısında o tek forvetin götü düşüyor afedersin. haaa ileri ikili onsekizin dışından vursunlar diyorsan o da kumar oluyor işte canım cicim.

    o dakikaya kadar pozisyonu olmayıp bükreş'e değerlendiremediği pozisyonlar veren galatasarayımız da bu sefer de öyle oldu. kewel onsekizin dışından vurdu, top tıngır mıngır, hoplaya zıplaya, ona değmeden buna çarpmadan gol olup kumarı kazanmanı sağladı. rumenler durumu düzeltmek için çabalayınca da keita ile sabri sayesinde olanlar oldu zaten. son on beş dakika ise rezalet. kalecimizin bile rakip oyunculara kendi kalesinin önünde çalım atmaya çalışması ise tam bir facia idi.

    unutma:
    (bkz: şeytan bile her zaman düşeş atmaz)

    son olarak;
    mustafa sarp!! ne oldu sana??? umarım kendini fenerbahçe maçına saklıyorsundur. fenerbahçe maçının yıldızı olmanı bekliyoruz.
  • 169
    özellikle 3.golden sonra "fener geliyoruz!" nidalarıyla sahadakilere ayıp ettiğimiz maçtır.

    adamlar galibiyetin tadını bi çıkarsın, maç bi bitsin...

    zaten konsantrasyon bozulmaya müsait.

    zaten yersiz bir gole maksimum 20 saniye ve bi maceraperest leo franco uzaklığındayız.

    bu kadar baskı bana bile fazla geldi.

    kewell'ım, kenardaki ardacan'ım ne olmuştur kim bilir.

    naifim biraz, duygusalım evet.
  • 171
    galatasaray futbol takımı'nın uzun zaman sonra avrupa'da bariz üstün ve güzel futbolla oynayarak kazandığı maçlardan birisi olmuştur.

    bu maçtan önce efsanevi oyuncumuz gheorghe popescu'ya kimi destekleyeceği sorulmuş ve şu cevabı vermiştir:
    “hem galatasaray'da hem dinamo’da oynadım ama galatasaray ile mukayese bile edilemez. dinamo'da çok zor günler yaşadım. bu yüzden beni ilgilendirmiyorlar, ben galatasaray'ı destekliyorum”
    https://www.hurriyet.com.tr/...i-cildirtti-12747811

    bir başka hoş detay ise romanya ekibinin takım kaptanı eski oyuncumuz gabriel tamas iken bizim takımda kaptanlık pazubandı bir ara uğur uçar'ın koluna takılmıştır.
    https://www.mackolik.com/...74dsdyhc701p9mz77nbp
App Store'dan indirin Google Play'den alın