763
problemi ulkenin genel problemlerinden tabi ki farksizdir; sistemsizlik, gunu birlik cozumler ve alt yapi.
turkiye'de herhangi bir kurumun basina gecen insanlar benden sonrasi tufan seklinde yoneticilik yapar. bunun da sebebi denetleme mercilerinin calismiyor olmasidir. prensip denilen sey turkiye'de sadece ara sira soylenen havali bir kelime. ne bireysel olarak prensiplerin pesinden gitme motivasyonu vardir, ne de bu prensipleri dayatacak denetleme kurumlari ya da yargi.
baskanlik secimlerinde "galatasaray'in gelecegi cok onemli, bir kurusu bile ziyan etmeyecegiz" diyenler astronomik paralari hazir futbolcu almak ugruna har vurup harman savurur. kimse demez ki "altyapiya agirlik verelim. sistemi kurmaya oradan baslayalim. belki benim donemimde meyvelerini yemeyiz ama daha sonraki yillarda hem a takimda direk oynayacak oyuncular yetisir hem de satip para kazanacagimiz futbolcu havuzumuz olur." hic bir baskan bunu demedigi gibi bunu demesi gerektigini kendine hatirlatacak bir denetleme organi da yoktur kuluplerin. bir ton parayi cavanda'ya, tarik camdal'a, jem paul karacan'a, ryan donk'a, de jong'a, hajrovic'e, ontiverio'ya sacmak daha mantikli gozukur!
bu gercekler galatasaray ozelinde daha can acitici bir hal almaktadir. turkiye futbol tarihinin en basarili futbol takimidir galatasaray. bu basarilarin top yaptigi 1996-2002yillari arasinda 5 lig sampiyonlugu, 2 avrupa kupasi ve sayisiz diger kupalari kazanirken, kadrosunda alt yapidan cikan bulent korkmaz, tugay kerimoglu, suat kaya, okan buruk, emre belozoglu, fatih akyel ve bu isimlere ilaveten henuz geldiginde en yaslisi 23 yasinda olan hakan sukur, arif erdem, hakan unsal,umit davala,ergun penbe,hasan sas vardi. uc tane de kariyerine ve kalitesine laf soylenemeyecek taffarel, popescu ve hagi'nin takima monte edilmesiyle arsenal ve real madrid'den 4 ayda avrupanin en buyuk 3 kupasindan 2si nasil alinir hep beraber gorduk.
yani galatasaray basariya giden yolu 1988-2002 yillari arasinda itinayla herkese gostermisti. alt yapiya ve genc futbolcuya yatirim yap. yabanci alacagin zaman da az olsun ama takima abilik de yapabilecek buyuk isimler olsun. formul bu kadar basitti. burada muhim olan yabancilarin coklugu azligi degil ama alt yapidan futbolcu cikarmanin onemi ve genc yastan itibaren beraber oynama aliskanligi edinmis bir futbolcu grubuna sahip olmaktir esas olan.
galatasaray'in kendinden baska rakibi yok. kucuk hesaplarin degil, galatasaray'in vizyonu olan batiya acilan pencere ya da ali sami yen'in dedigi gibi "turk olmayan takimlari yenmek" motivasyonundan baskasina ihtiyacimiz yok. bize para babasi plansiz baskanlar degil, galatasaray'in 10 yillarinin planini yapabilecek vizyoner liderler lazim. en azindan cavanda, jem paul, ryan donk, hajrovic'e guvendigimiz kadar guvenebilecegimiz ama alt yapimizdan cikmis genc oyuncular lazim. yoksa biri gelmis jardel'i getirmis, digeri gelmis drogba'yi almis neye yarar! 10 yilda 3 kere sampiyonlar ligine kalip birinde ceyrek final oynamak ve digerlerinde rezil olmak ve hatta bazi seneler borc yuzunden hic alinmamak mi? yoksa 10 senenin 8inde sonunda hic ceyrek final yapamasak bile nihayetinde sampiyonlar ligine katilip rezil olmadan istikrarli sekilde mucadele vermek mi? surasi da bir gercek ki boyle bir istikrarin sonucunda ceyrek final de gelir final de. bu ulkenin genclerinde bu potansiyel ve galatasaray'in bunu basaracak vizyonu var. yeter ki bu hedefleri koyup bunlara sadik kalacak yonetimler gelsin.
turkiye'de herhangi bir kurumun basina gecen insanlar benden sonrasi tufan seklinde yoneticilik yapar. bunun da sebebi denetleme mercilerinin calismiyor olmasidir. prensip denilen sey turkiye'de sadece ara sira soylenen havali bir kelime. ne bireysel olarak prensiplerin pesinden gitme motivasyonu vardir, ne de bu prensipleri dayatacak denetleme kurumlari ya da yargi.
baskanlik secimlerinde "galatasaray'in gelecegi cok onemli, bir kurusu bile ziyan etmeyecegiz" diyenler astronomik paralari hazir futbolcu almak ugruna har vurup harman savurur. kimse demez ki "altyapiya agirlik verelim. sistemi kurmaya oradan baslayalim. belki benim donemimde meyvelerini yemeyiz ama daha sonraki yillarda hem a takimda direk oynayacak oyuncular yetisir hem de satip para kazanacagimiz futbolcu havuzumuz olur." hic bir baskan bunu demedigi gibi bunu demesi gerektigini kendine hatirlatacak bir denetleme organi da yoktur kuluplerin. bir ton parayi cavanda'ya, tarik camdal'a, jem paul karacan'a, ryan donk'a, de jong'a, hajrovic'e, ontiverio'ya sacmak daha mantikli gozukur!
bu gercekler galatasaray ozelinde daha can acitici bir hal almaktadir. turkiye futbol tarihinin en basarili futbol takimidir galatasaray. bu basarilarin top yaptigi 1996-2002yillari arasinda 5 lig sampiyonlugu, 2 avrupa kupasi ve sayisiz diger kupalari kazanirken, kadrosunda alt yapidan cikan bulent korkmaz, tugay kerimoglu, suat kaya, okan buruk, emre belozoglu, fatih akyel ve bu isimlere ilaveten henuz geldiginde en yaslisi 23 yasinda olan hakan sukur, arif erdem, hakan unsal,umit davala,ergun penbe,hasan sas vardi. uc tane de kariyerine ve kalitesine laf soylenemeyecek taffarel, popescu ve hagi'nin takima monte edilmesiyle arsenal ve real madrid'den 4 ayda avrupanin en buyuk 3 kupasindan 2si nasil alinir hep beraber gorduk.
yani galatasaray basariya giden yolu 1988-2002 yillari arasinda itinayla herkese gostermisti. alt yapiya ve genc futbolcuya yatirim yap. yabanci alacagin zaman da az olsun ama takima abilik de yapabilecek buyuk isimler olsun. formul bu kadar basitti. burada muhim olan yabancilarin coklugu azligi degil ama alt yapidan futbolcu cikarmanin onemi ve genc yastan itibaren beraber oynama aliskanligi edinmis bir futbolcu grubuna sahip olmaktir esas olan.
galatasaray'in kendinden baska rakibi yok. kucuk hesaplarin degil, galatasaray'in vizyonu olan batiya acilan pencere ya da ali sami yen'in dedigi gibi "turk olmayan takimlari yenmek" motivasyonundan baskasina ihtiyacimiz yok. bize para babasi plansiz baskanlar degil, galatasaray'in 10 yillarinin planini yapabilecek vizyoner liderler lazim. en azindan cavanda, jem paul, ryan donk, hajrovic'e guvendigimiz kadar guvenebilecegimiz ama alt yapimizdan cikmis genc oyuncular lazim. yoksa biri gelmis jardel'i getirmis, digeri gelmis drogba'yi almis neye yarar! 10 yilda 3 kere sampiyonlar ligine kalip birinde ceyrek final oynamak ve digerlerinde rezil olmak ve hatta bazi seneler borc yuzunden hic alinmamak mi? yoksa 10 senenin 8inde sonunda hic ceyrek final yapamasak bile nihayetinde sampiyonlar ligine katilip rezil olmadan istikrarli sekilde mucadele vermek mi? surasi da bir gercek ki boyle bir istikrarin sonucunda ceyrek final de gelir final de. bu ulkenin genclerinde bu potansiyel ve galatasaray'in bunu basaracak vizyonu var. yeter ki bu hedefleri koyup bunlara sadik kalacak yonetimler gelsin.