5341
çok sığ bir topluluktur.
biliyorum sık sık kulüp, taraftar, yönetim başlıklarında ona buna laf atar konumda, duyar kasar konumdayım ama yönetimin, taraftarın ve kulübün çoğunluğunu oluşturan kite gerçekten çok vasat.
galatasaray, metin oktay'dan önce halkın takımı etketine bu denli sahip bir kulüp değildi. metin oktay'ın transferi ile birlikte taraftar profilinde değişimler ve kitlesinde muazzam bir büyüme oldu. lise başlığı altındaki taraftarların devletin malı deniz, yemeyen keriz düsturuile yaklaştığını aramızda hala anlamayanların olabileceğine ihtimal vermiyorum. lise dışında kalan ve galatasaray'ı halkın takımı yapan, türkiye'dir galatasaray diyen insanların çoğu da öyle bir şekle şemale sokuyorlar ki kulübü akıl mantık çaresiz kalıyor.
biliyorum eleştirilmeyi de sevmiyorsunuz, sonuçta sizler ortadoğu'nun göbeğinde, çölde bir vaha gibi eğitimiyle, toplumuyla, devlet organlarıyla bütün dünya'yı aydınlatan bir ülkenin vatandaşısınız.süper güç olma hayalleriniz, komşu ülkelerden toprak almak, başka mezheplerin camilerinde namaz kılarak onları aşağılamak, türk devletlerine abilik yapıp türk birliğini kurmak ve abd'ye kafa tutmak gibi hayalleriniz var. bir tek sıkıntınız var, mantığınız bu tarz hayallere galip gelemiyor. düşünmeden konuştuğunuz ve yazdığınız için sürekli tükürdüğünüzü yalamak durumunda kalıyorsunuz.
çok yanlış var ülkede ama bunlara değinme için yazmıyorumu entry'i ama işte ne yazık ki bu tükürdüğünü yalamak konusunda bir türlü iflah olmuyorsunuz.
sportif zemine geri dönelim, bir manchester united örneği vermek istiyorum. ferguson emekli olduğunu açıkladığından beri 3. hocalarıyla da istedikleri ve alışkın oldukları yerde değiller. ama hala ferguson kulübün başına geçmiş değil. bizse her sıkıntılı süreçte fatih terim'e, hagi'ye sarıla sarıla hem adamları yıprattık hem kendimizi. 4. fatih terim ya da 3. hagi dönemleri konuşulur oldu ki ben buna anlam veremiyorum. biraz gurur, biraz mantık her insan evladında olmalı diye düşünüyorum. yani bu yaklaşımı özel hayatınızda da uyguladığınızı farz edersek eski sevgilinizle 3 defa 4 defa 5 defa bir araya gelip, ayrılık sonrası kendini alkole, sigaraya veren ve hayatını ilerlemek yerine sefil hale getiren insanlarsınız. çok acı, sizin adınıza üzülüyorum. bu düşünce yapısı, başka oy verecek parti mi var? diye diye yıllardır bizleri nerelere getirdi açıp twitter'i ya da interneti öğrenebilirsiniz.*
tek sorun gelecek hoca mi? hayır. siz kulübün aktif olarak başındaki insanlara da saygısızsınız. bu işte en mide bulandırıcı özelliğin senin kardeşim. beden eğitimi hocası, altyapı hocası diye diye o kadar itibarsızlaştırdınız ki, o kadar yalnız bıraktınız ki 25 yıldır ilk defa böyle iğrenç bir tutum daha hatırlamıyorum. yani kulübün başındaki özbek kardeşleri eleştiriyoruz falan ama biraz olayın dışına çıkabildiğinizde bu adamların tam sizin profilinize uygun yöneticiler olduğunu görebilmemek mümkün değil. aysal'ı anlamamıştınız, faruk süren'i de anlamadınız. bu adamlar yanlışlar yaptılar bunu kabul ediyoruz ancak basiretsiz değillerdi. şu gün şu dakika galatasaray yönetiminde bulunan topluluğun hareketleri ve kitleleri yönlendirme yöntemleriyle ak parti'nin yıllardır yaptıkları birbirinin aynısı. hele ki bir podolski için 20m euro'yu taraftarı hareketlendirmek için yönetimin ortaya attığı iddiası var, bu gerçekse sizlere müstehak bu yönetimler.
kusura bakma kardeşim ama süzmesiniz. her seferinde dalda ağzında peynir tutan kargasınız ve her yönetici adı altında gelen adam da o peyniri ağzınızdan alan tilki'dir. okumuyorsunuz, şu son cümlemdeki karga ve tilki hikayesini dahi bilmiyorsunuz. çünkü eğitimsizsiniz, eğitimsiz olduğunuz için eleştiriye tahammülsüzsünüz, hadsizsiniz. eleştirmeyi dahi bilmiyorsunuz.
geçen gün bir başka hadsiz, jermain lens başlığına " lens 29, bruma 22 yaşındadır" yazdığım vakit "bu ne saçma entry yeaaa!" gibi bir mesaj atmıştı bana. hayır bunun peşine kendisinin hadsiz bir hırt olduğunu dile getirdiğimde saygısız olarak beni ilan ediyorlar. eleştirinin ne olduğunu bilmeyen, herkese kendisi gibi düşünmeyi ve kendisi gibi yaşamayı dayatan bir toplumun içerisinde pek anormal karşılanacak bir durum da değil bu ancak yıl olmuş 2017 artık şu kafayı değiştir biraz medeni ol be kardeşim.
biraz önce fatih terim başlığındaki entrylerin birisinde galatasaray sözlük yazarlarının sokaktaki galatasaraylı profilini temsil etmediği eleştirisini okudum. sözüm ona bu bir eleştiri ama ben bir övgü olarak alıyorum bunu. evet kardeşim ne mutlu ki burada sokaktaki taraftar profiline uyan pek bir yazar yok, o profildeki adamlar da genelde burada fazla barınamıyor ya da işte böyle kötü günden kötü güne ortaya çıkıyorlar, çıkıyorsunuz :) buradaki yazar profili ile sokaktaki taraftar profilinin uyuşmamasının sebebi de sokaktaki adamın aksine buradaki kitlenin çoğunluğunu eğitimli insanların oluşturması. sokaktaki futbolu sadece holiganizm ve toplumda yer edinmek ve tribünden yolunu bulmak için takip eden adam ile stad atmosferinde tek maç izlememiş, galatasaray'ı duruşundan ve saf duygularıyla seven adam aynı olamaz.
ama hala inancımı koruyorum, siz de gelişeceksiniz, siz de kültürleneceksiniz hiç sıkıntı yapmayın. hep böyle cahil ve vasat kalmayacaksın güzel kardeşim. yarınlardan ümidini kesme, senin kültürün ve tahsilin yükseldikçe başımızda ne özbek kardeşler gibi yönetici, ne fatih terim gibi bir figür ne sabri gibi bir oyuncu olur.
edit: henüz bahsetmediğim bir sürü yanlış var ama senin bünyen kaldırmaz bunları biliyorum. yavaş yavaş anlatacağım hepsini sana zamanla.
biliyorum sık sık kulüp, taraftar, yönetim başlıklarında ona buna laf atar konumda, duyar kasar konumdayım ama yönetimin, taraftarın ve kulübün çoğunluğunu oluşturan kite gerçekten çok vasat.
galatasaray, metin oktay'dan önce halkın takımı etketine bu denli sahip bir kulüp değildi. metin oktay'ın transferi ile birlikte taraftar profilinde değişimler ve kitlesinde muazzam bir büyüme oldu. lise başlığı altındaki taraftarların devletin malı deniz, yemeyen keriz düsturuile yaklaştığını aramızda hala anlamayanların olabileceğine ihtimal vermiyorum. lise dışında kalan ve galatasaray'ı halkın takımı yapan, türkiye'dir galatasaray diyen insanların çoğu da öyle bir şekle şemale sokuyorlar ki kulübü akıl mantık çaresiz kalıyor.
biliyorum eleştirilmeyi de sevmiyorsunuz, sonuçta sizler ortadoğu'nun göbeğinde, çölde bir vaha gibi eğitimiyle, toplumuyla, devlet organlarıyla bütün dünya'yı aydınlatan bir ülkenin vatandaşısınız.süper güç olma hayalleriniz, komşu ülkelerden toprak almak, başka mezheplerin camilerinde namaz kılarak onları aşağılamak, türk devletlerine abilik yapıp türk birliğini kurmak ve abd'ye kafa tutmak gibi hayalleriniz var. bir tek sıkıntınız var, mantığınız bu tarz hayallere galip gelemiyor. düşünmeden konuştuğunuz ve yazdığınız için sürekli tükürdüğünüzü yalamak durumunda kalıyorsunuz.
çok yanlış var ülkede ama bunlara değinme için yazmıyorumu entry'i ama işte ne yazık ki bu tükürdüğünü yalamak konusunda bir türlü iflah olmuyorsunuz.
sportif zemine geri dönelim, bir manchester united örneği vermek istiyorum. ferguson emekli olduğunu açıkladığından beri 3. hocalarıyla da istedikleri ve alışkın oldukları yerde değiller. ama hala ferguson kulübün başına geçmiş değil. bizse her sıkıntılı süreçte fatih terim'e, hagi'ye sarıla sarıla hem adamları yıprattık hem kendimizi. 4. fatih terim ya da 3. hagi dönemleri konuşulur oldu ki ben buna anlam veremiyorum. biraz gurur, biraz mantık her insan evladında olmalı diye düşünüyorum. yani bu yaklaşımı özel hayatınızda da uyguladığınızı farz edersek eski sevgilinizle 3 defa 4 defa 5 defa bir araya gelip, ayrılık sonrası kendini alkole, sigaraya veren ve hayatını ilerlemek yerine sefil hale getiren insanlarsınız. çok acı, sizin adınıza üzülüyorum. bu düşünce yapısı, başka oy verecek parti mi var? diye diye yıllardır bizleri nerelere getirdi açıp twitter'i ya da interneti öğrenebilirsiniz.*
tek sorun gelecek hoca mi? hayır. siz kulübün aktif olarak başındaki insanlara da saygısızsınız. bu işte en mide bulandırıcı özelliğin senin kardeşim. beden eğitimi hocası, altyapı hocası diye diye o kadar itibarsızlaştırdınız ki, o kadar yalnız bıraktınız ki 25 yıldır ilk defa böyle iğrenç bir tutum daha hatırlamıyorum. yani kulübün başındaki özbek kardeşleri eleştiriyoruz falan ama biraz olayın dışına çıkabildiğinizde bu adamların tam sizin profilinize uygun yöneticiler olduğunu görebilmemek mümkün değil. aysal'ı anlamamıştınız, faruk süren'i de anlamadınız. bu adamlar yanlışlar yaptılar bunu kabul ediyoruz ancak basiretsiz değillerdi. şu gün şu dakika galatasaray yönetiminde bulunan topluluğun hareketleri ve kitleleri yönlendirme yöntemleriyle ak parti'nin yıllardır yaptıkları birbirinin aynısı. hele ki bir podolski için 20m euro'yu taraftarı hareketlendirmek için yönetimin ortaya attığı iddiası var, bu gerçekse sizlere müstehak bu yönetimler.
kusura bakma kardeşim ama süzmesiniz. her seferinde dalda ağzında peynir tutan kargasınız ve her yönetici adı altında gelen adam da o peyniri ağzınızdan alan tilki'dir. okumuyorsunuz, şu son cümlemdeki karga ve tilki hikayesini dahi bilmiyorsunuz. çünkü eğitimsizsiniz, eğitimsiz olduğunuz için eleştiriye tahammülsüzsünüz, hadsizsiniz. eleştirmeyi dahi bilmiyorsunuz.
geçen gün bir başka hadsiz, jermain lens başlığına " lens 29, bruma 22 yaşındadır" yazdığım vakit "bu ne saçma entry yeaaa!" gibi bir mesaj atmıştı bana. hayır bunun peşine kendisinin hadsiz bir hırt olduğunu dile getirdiğimde saygısız olarak beni ilan ediyorlar. eleştirinin ne olduğunu bilmeyen, herkese kendisi gibi düşünmeyi ve kendisi gibi yaşamayı dayatan bir toplumun içerisinde pek anormal karşılanacak bir durum da değil bu ancak yıl olmuş 2017 artık şu kafayı değiştir biraz medeni ol be kardeşim.
biraz önce fatih terim başlığındaki entrylerin birisinde galatasaray sözlük yazarlarının sokaktaki galatasaraylı profilini temsil etmediği eleştirisini okudum. sözüm ona bu bir eleştiri ama ben bir övgü olarak alıyorum bunu. evet kardeşim ne mutlu ki burada sokaktaki taraftar profiline uyan pek bir yazar yok, o profildeki adamlar da genelde burada fazla barınamıyor ya da işte böyle kötü günden kötü güne ortaya çıkıyorlar, çıkıyorsunuz :) buradaki yazar profili ile sokaktaki taraftar profilinin uyuşmamasının sebebi de sokaktaki adamın aksine buradaki kitlenin çoğunluğunu eğitimli insanların oluşturması. sokaktaki futbolu sadece holiganizm ve toplumda yer edinmek ve tribünden yolunu bulmak için takip eden adam ile stad atmosferinde tek maç izlememiş, galatasaray'ı duruşundan ve saf duygularıyla seven adam aynı olamaz.
ama hala inancımı koruyorum, siz de gelişeceksiniz, siz de kültürleneceksiniz hiç sıkıntı yapmayın. hep böyle cahil ve vasat kalmayacaksın güzel kardeşim. yarınlardan ümidini kesme, senin kültürün ve tahsilin yükseldikçe başımızda ne özbek kardeşler gibi yönetici, ne fatih terim gibi bir figür ne sabri gibi bir oyuncu olur.
edit: henüz bahsetmediğim bir sürü yanlış var ama senin bünyen kaldırmaz bunları biliyorum. yavaş yavaş anlatacağım hepsini sana zamanla.