1878
onca şey oldu galatasaraylılığından utanmadı bu adam...
mesela ünal aysal bariz şekilde hükümetle ve federasyonla ters düştüğü için medya manipulasyonu ve hatta iftiraların ailesine kadar utanması sebebiyle istifa etti. galatasaray camiası güç odaklarından korktuğu için tarihinin en vizyoner başkanlarından birinin arkasında duramadı...
galatasaray adası ile ilgili tonla komedi yaşandı.
großkreutz transferinde tarihi bir rezalet yaşandı.
ultraslan - yönetim ilişkisi tam bir skandal.
saçma sapan resmi site açıklamaları sayesinde fenerbahçe taşak oğlanına çevirdi bizi.
riva ve florya arazileri bariz şekilde birilerine peşkeş çekildi... çekiliyor...
genel kurulun iradesi çoktandır ipotek halinde ve camia bir acz içinde. takımın futbol sorumlusu yetki verilmezse iyi gidiş bozulur diyebiliyor...
hangi birini sayayım. tonla var. ama tonla... bunların hiç birinden utanmamış. ama oynanan kötü futbol nedeniyle galatasaraylılığından utanmış. gördük mü böyle bir yazısını hıncal'ın? fenerbahçe maçları öncesi tarihi fark adı altında kopardığı gürültüyü riva ve florya konusunda da koparabildi mi? yazamaz. neden? yemez. florya ve riva sebebiyle yüksek ses çıkarmaya hiç bir medya kuruluşunun maçası yemedi... onun da yemez. yarım ağızla belki iki satır.
velhasıl sokayım hıncal uluç'un galatasaraylılığına. eğer gerçekten galatasaraylı gibi galatasaraylı olsa, galatasaraylılığından bu camianın itham ediyorum diyebilen duruşunu bozması, idari beceriksizlikleri nedeniyle utanırdı. futbol iyi de oynanır, kötü de. mesela bir alman; galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş maçlarını izlese hepsinin kötü oynadığını görür ama hangisinin daha kötü oynadığını ayırdedemez. gerek duymaz, üzerine düşünmez bile. kötü der geçer. bizim ikinci lig takımlarının maçlarına denk geldiğimizde yaptığımız gibi. işte futbolumuzun seviyesi bu ve biz bu takımlar arasında kötüyle daha kötüyü ayırdediyoruz. etmek zorunda kalıyoruz. iyi futbol türkiye'de istisna. asıl olan ise kötü futbol. türk seyircisinin beğendiği ise sadece daha az kötü futbol.
açıkcası o galatasaray'ın nesinden utanıyor bilmiyorum da, ben bir alman gibiyim. hıncal uluç'a bakınca kötü bir gazeteci görüyorum. ama hıncal uluç mu daha kötü, yoksa rıdvan dilmen mi, yoksa altan tanrıkulu mu, yoksa bir diğeri mi ayırdedemiyorum. o kendisini iyi görüyorsa bile en fazla kötünün iyisi olur şu tutumuyla. "su testisi su yolunda kırılır" lafından beri kendisini ne severim ne sayarım. ben de hıncal uluç'un gazeteciliğinden utanıyorum açıkcası.
mesela ünal aysal bariz şekilde hükümetle ve federasyonla ters düştüğü için medya manipulasyonu ve hatta iftiraların ailesine kadar utanması sebebiyle istifa etti. galatasaray camiası güç odaklarından korktuğu için tarihinin en vizyoner başkanlarından birinin arkasında duramadı...
galatasaray adası ile ilgili tonla komedi yaşandı.
großkreutz transferinde tarihi bir rezalet yaşandı.
ultraslan - yönetim ilişkisi tam bir skandal.
saçma sapan resmi site açıklamaları sayesinde fenerbahçe taşak oğlanına çevirdi bizi.
riva ve florya arazileri bariz şekilde birilerine peşkeş çekildi... çekiliyor...
genel kurulun iradesi çoktandır ipotek halinde ve camia bir acz içinde. takımın futbol sorumlusu yetki verilmezse iyi gidiş bozulur diyebiliyor...
hangi birini sayayım. tonla var. ama tonla... bunların hiç birinden utanmamış. ama oynanan kötü futbol nedeniyle galatasaraylılığından utanmış. gördük mü böyle bir yazısını hıncal'ın? fenerbahçe maçları öncesi tarihi fark adı altında kopardığı gürültüyü riva ve florya konusunda da koparabildi mi? yazamaz. neden? yemez. florya ve riva sebebiyle yüksek ses çıkarmaya hiç bir medya kuruluşunun maçası yemedi... onun da yemez. yarım ağızla belki iki satır.
velhasıl sokayım hıncal uluç'un galatasaraylılığına. eğer gerçekten galatasaraylı gibi galatasaraylı olsa, galatasaraylılığından bu camianın itham ediyorum diyebilen duruşunu bozması, idari beceriksizlikleri nedeniyle utanırdı. futbol iyi de oynanır, kötü de. mesela bir alman; galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş maçlarını izlese hepsinin kötü oynadığını görür ama hangisinin daha kötü oynadığını ayırdedemez. gerek duymaz, üzerine düşünmez bile. kötü der geçer. bizim ikinci lig takımlarının maçlarına denk geldiğimizde yaptığımız gibi. işte futbolumuzun seviyesi bu ve biz bu takımlar arasında kötüyle daha kötüyü ayırdediyoruz. etmek zorunda kalıyoruz. iyi futbol türkiye'de istisna. asıl olan ise kötü futbol. türk seyircisinin beğendiği ise sadece daha az kötü futbol.
açıkcası o galatasaray'ın nesinden utanıyor bilmiyorum da, ben bir alman gibiyim. hıncal uluç'a bakınca kötü bir gazeteci görüyorum. ama hıncal uluç mu daha kötü, yoksa rıdvan dilmen mi, yoksa altan tanrıkulu mu, yoksa bir diğeri mi ayırdedemiyorum. o kendisini iyi görüyorsa bile en fazla kötünün iyisi olur şu tutumuyla. "su testisi su yolunda kırılır" lafından beri kendisini ne severim ne sayarım. ben de hıncal uluç'un gazeteciliğinden utanıyorum açıkcası.