30
şimdi tutup da "ama 3x yaşından sonraki kariyeri kriter değildir" demek de bana abes geliyor bir karşılaştırma yaparken... neden?
çünkü futbol ve futbol kariyeri bir bütün.
büyük futbolcu dediğiniz, sahaya performansın yanında karakter, liderlik, özgünlük katan adamlar için yaş ve yaşın getirdiği nitelikler de değerlendirmeye dair.
yani her futbolcuyu kariyerinin pik yaptığı zamanda değerlendireceksek kaybolan giovani dos santosun barcelona'da estirdiği günleri, jo alves'in bir zamanlar aranan golcü olduğunu, ne bileyim milito'nun sadece şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazanan halini falan değerlendirmemiz gerekiyor.
halbu ki;
- hagi galatasaray'a 30'lu yaşlarında gelip avrupa'da kupa kazanan ilk türk takımının mayasını oluştururken
- drogba 35'inde galatasaray'a gelip takımın çehresini değiştirip, taraftara tekrar "santrfor nedir?" kavramını öğretirken
- pirlo, kariyerinin son demlerinde juventus'ta ayrı, amerika'da ayrı çılgın atarken,
- ronaldinho avrupa sahnesinden çekilip göbek yapmasına rağmen futbol programlarının jeneriklerine taa meksikalardan görüntü sokarken,
- el fenomeno ronaldo, fiziğinin kendisine ihanet ettiği kariyerinin son günlerine dünya kupası ve şampiyonlar ligi kupası sığdırırken
ben neden bir adamın sadece kariyerinin bir kısmını değerlendirmeye katayım.
robin van persie, çokça popüler olan ve kariyerinde inanılmaz işler başarmış bir adam. ancak gerek manchester'daki son düzlükte, gerekse de türkiye'ye transferi sonrasında aslında kendi kariyerine ihanet kabul edilebilecek bir haleti ruhiye içerisinde.
burada karakter kavramı giriyor devreye...
büyük futbolcu ya da "efsane olmak" sadece futbol yetenekleriyle olacak bir iş değil.
karakterinizle kariyerinizin sonunda bile gittiğiniz takımda bir devinim yaratabiliyorsunuz.
drogba'nın galatasaray'a geldiği dönemdeki gibi geçmişte başka transferlerimiz olmadı mı? onun kadar maça çıkıp onun kadar gol atan, asist yapan başka oyuncumuz olmadı mı?
gani gani...
peki neden drogba bu kadar efsane galatasaray taraftarının gözünde? geçmişteki kariyerinin illa ki etkisi vardır ancak asıl sebep bu değil.
35'inde gelip ortaya koyduğu karakter, liderlik, sahipleniş...
attığı gol sayısı bir yana attığı gollerin şekli ve niteliği, misal real madrid ağlarına topuğuyla bıraktığı o müthiş şaheser...
şimdi; drogba'yla karşılaştırmak üzere devreye girdiğimiz robin van persie'yi bu hususta hangi özelliğiyle karşılaştıracağız?
van persie'nin fenerbahçe'ye geldiği yaşıyla drogba'nın galatasaray'a geldiği yaşı arasında bir fark var mı? belki ay - gün...
van persie'nin türkiye'de yaptıklarıyla drogba'nın galatasaray'da yaptıklarını karşılaştırma şansımız var mı? kesinlikle mümkün değil.
van persie'nin kariyerinde drogba'nın üstünde olduğu (gol ortalaması haricinde) herhangi bir özelliği var mı? sanmıyorum.
van persie'nin karakter olarak, ruh olarak drogba'nın karakter ve ruhuyla, liderliğiyle eşleştirilmesi mümkün mü? allah çarpar...
geçmişte bu versusu yapıp değerlendirenlere saygı duyuyorum.
ancak gün itibarıyla, mevcut şartlar ve 2016 konjonktürü içerisinde, van persie ve drogba'yı karşılaştırmak futbol kültürüne ihanet olur gibi geliyor.
bir tarafta futbol literatürünün her daim "efsane" olarak nitelendireceği, en iyi 20, en iyi 50, en iyi 100 listesine kafadan sokacağı bir drogba var.
diğer tarafta ise en iyiler listesine sadece hollanda tarihinde girebilecek, ismi diğer efsanelerle yan yana geldiğinde "abi biraz abes olmadı mı?" denecek van persie...
umarım anlatabilmişimdir.
bu başlığın "kilit" olması gerektiğine inananlardanım.
fanatikliğimden değil, futbola saygımdan.
not: bu karşılaştırmayı iki oyuncu türkiye'ye gelmeden önce de yaptığımda sonuç drogba'ydı. zira ben sırf drogba için pes'te nefret ettiğim chelsea'yle oynamaya çalışırken hasta olduğum van persie'li arsenal'i alma gereği duymuyordum. ya da milli takım maçı yaptığımızda alakasız kıtadan fildişi sahili milli takımını alıyordum ancak hollanda'yla oynadığımı hiç hatırlamıyorum...
çünkü futbol ve futbol kariyeri bir bütün.
büyük futbolcu dediğiniz, sahaya performansın yanında karakter, liderlik, özgünlük katan adamlar için yaş ve yaşın getirdiği nitelikler de değerlendirmeye dair.
yani her futbolcuyu kariyerinin pik yaptığı zamanda değerlendireceksek kaybolan giovani dos santosun barcelona'da estirdiği günleri, jo alves'in bir zamanlar aranan golcü olduğunu, ne bileyim milito'nun sadece şampiyonlar ligi şampiyonluğu kazanan halini falan değerlendirmemiz gerekiyor.
halbu ki;
- hagi galatasaray'a 30'lu yaşlarında gelip avrupa'da kupa kazanan ilk türk takımının mayasını oluştururken
- drogba 35'inde galatasaray'a gelip takımın çehresini değiştirip, taraftara tekrar "santrfor nedir?" kavramını öğretirken
- pirlo, kariyerinin son demlerinde juventus'ta ayrı, amerika'da ayrı çılgın atarken,
- ronaldinho avrupa sahnesinden çekilip göbek yapmasına rağmen futbol programlarının jeneriklerine taa meksikalardan görüntü sokarken,
- el fenomeno ronaldo, fiziğinin kendisine ihanet ettiği kariyerinin son günlerine dünya kupası ve şampiyonlar ligi kupası sığdırırken
ben neden bir adamın sadece kariyerinin bir kısmını değerlendirmeye katayım.
robin van persie, çokça popüler olan ve kariyerinde inanılmaz işler başarmış bir adam. ancak gerek manchester'daki son düzlükte, gerekse de türkiye'ye transferi sonrasında aslında kendi kariyerine ihanet kabul edilebilecek bir haleti ruhiye içerisinde.
burada karakter kavramı giriyor devreye...
büyük futbolcu ya da "efsane olmak" sadece futbol yetenekleriyle olacak bir iş değil.
karakterinizle kariyerinizin sonunda bile gittiğiniz takımda bir devinim yaratabiliyorsunuz.
drogba'nın galatasaray'a geldiği dönemdeki gibi geçmişte başka transferlerimiz olmadı mı? onun kadar maça çıkıp onun kadar gol atan, asist yapan başka oyuncumuz olmadı mı?
gani gani...
peki neden drogba bu kadar efsane galatasaray taraftarının gözünde? geçmişteki kariyerinin illa ki etkisi vardır ancak asıl sebep bu değil.
35'inde gelip ortaya koyduğu karakter, liderlik, sahipleniş...
attığı gol sayısı bir yana attığı gollerin şekli ve niteliği, misal real madrid ağlarına topuğuyla bıraktığı o müthiş şaheser...
şimdi; drogba'yla karşılaştırmak üzere devreye girdiğimiz robin van persie'yi bu hususta hangi özelliğiyle karşılaştıracağız?
van persie'nin fenerbahçe'ye geldiği yaşıyla drogba'nın galatasaray'a geldiği yaşı arasında bir fark var mı? belki ay - gün...
van persie'nin türkiye'de yaptıklarıyla drogba'nın galatasaray'da yaptıklarını karşılaştırma şansımız var mı? kesinlikle mümkün değil.
van persie'nin kariyerinde drogba'nın üstünde olduğu (gol ortalaması haricinde) herhangi bir özelliği var mı? sanmıyorum.
van persie'nin karakter olarak, ruh olarak drogba'nın karakter ve ruhuyla, liderliğiyle eşleştirilmesi mümkün mü? allah çarpar...
geçmişte bu versusu yapıp değerlendirenlere saygı duyuyorum.
ancak gün itibarıyla, mevcut şartlar ve 2016 konjonktürü içerisinde, van persie ve drogba'yı karşılaştırmak futbol kültürüne ihanet olur gibi geliyor.
bir tarafta futbol literatürünün her daim "efsane" olarak nitelendireceği, en iyi 20, en iyi 50, en iyi 100 listesine kafadan sokacağı bir drogba var.
diğer tarafta ise en iyiler listesine sadece hollanda tarihinde girebilecek, ismi diğer efsanelerle yan yana geldiğinde "abi biraz abes olmadı mı?" denecek van persie...
umarım anlatabilmişimdir.
bu başlığın "kilit" olması gerektiğine inananlardanım.
fanatikliğimden değil, futbola saygımdan.
not: bu karşılaştırmayı iki oyuncu türkiye'ye gelmeden önce de yaptığımda sonuç drogba'ydı. zira ben sırf drogba için pes'te nefret ettiğim chelsea'yle oynamaya çalışırken hasta olduğum van persie'li arsenal'i alma gereği duymuyordum. ya da milli takım maçı yaptığımızda alakasız kıtadan fildişi sahili milli takımını alıyordum ancak hollanda'yla oynadığımı hiç hatırlamıyorum...