11258
ligin 10., 11. haftasında fenerlisine, beşiktaşlısına "galatasaray bu sene şampiyonluğu kimseye bırakmaz" dedirttiği zaman, herkes yine galatasaray kimliği etrafında birleşir, merak etmeyin. ünal aysal dönemindeki anlaşma neyse ona geri dönülecek, yani hoca hem bizi, hem de milli takımı çalıştıracak. bir nevi daha önceden hem siyaset, hem ünal başkan, hem de terim tarafından baltalanmış olan proje tekrar hayata geçirilecek. buna imkan sağlayan da ülkenin avrupa kupasına katılması oldu diye tahmin ediyorum. çünkü fatih hoca senede 7-8 maç yapıp, köşesine çekilecek kadar bitkin ve düşük enerjili bir adam değil. uzun adamla görüşüp, euro 2016'ya kalınması halinde kendisine de bazı güzelliklerin yapılması teminatını almıştır diye düşünüyorum. zaten bu iş daha 17 mayıs 2016'da belliydi. uefa kupası zaferi için verilen yemekte fatih hoca bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü tarzında açıklamalar yapıp, "galatasaray benim kulübüm, bana bir teklif gelirse bu durum milli takım performansımı etkilemez" diye açık açık konuştu. bir nevi turnuvadaki sonuç ne olursa olsun ben zaten galatasarayın başına geçeceğim demeye getiriyordu. özetle perşembenin gelişi, çarşambadan belliydi benim için.
işin saha içi kısmına gelecek olursak, terim için teknik - taktik bilmiyor diyenlere gülüp, geçiyorum. daha bugün vakit geçsin diye uefa kupası dönemindeki maçları izledim, o başarının sadece hagi faktörüyle açıklanabilecek bir şey olmadığını daha iyi anladım. bildiğin bağlasan durmaz misali bir takım yaratmış, orta sahada ası ve yedeği birlikte emre, okan, suat, hasan, ergün, hakan ünsal, ümit davala gibi oyuncuları kullanmış ve bu adamların tarzları birbirinden tamamen farklı olmasına rağmen, aynı seviyede performans gösterebilmişler. fark ettiyseniz bir tane dahi yabancı oyuncu saymadım, hepsi türk ve disipline edildiklerinde performans alabileceğiniz oyuncular.
okan, emre, hakan ve ümit'in yurt dışı kariyerleri de oldu ve o dönemki performanslarının yanına dahi yaklaşamadılar. o yüzden yerli sevici ithamlarına bir miktar mesafeli bakıyorum. evet terim'in yerli oyuncuya özel bir isteği olabilir ama oynattığı yerli oyunculardan da maksimum verimi almayı çok iyi başarıyor. emre çolak, selçuk inan, burak yılmaz, engin baytar ve bugün topluca beğenmediğimiz semih kaya. bunların tamamından faydalanmayı bildi kendisi. onun dışında riera, eboue, melo, drogba gibi son dönemde çalıştığı yabancı futbolcularla da herhangi bir problem yaşamayı bir kenara koyalım, hepsi de terim ile gayet iyi çalıştıklarını defalarca açıkladılar. buradan da futbolcunun milliyetinin değil, niteliğinin önemli olduğunu anlıyoruz.
mustafa denizli'nin ruhsuz futboluna bile tahammül ettik hep birlikte bu sene, başlangıçta eleştiriler olsa da terim'in oluşturacağı yarışmacı takıma hiçbirimiz hayır demeyeceğiz. ben de riekerink kalmalı diyenlerdendim, fakat geçtiğimiz sene alınan facia niteliğindeki başarısızlıktan sonra dursun özbek, kendisi için bu senenin son şans olduğunu çok iyi biliyor. bu yüzden en garanti karta oynayıp terim'i başa getirmek istemesinden daha doğal hiçbir şey olamaz. futbolcuların özelinde konuşacak olursak carole, telles, bruma gibi genç oyuncuların terim ile birlikte seviye atlayabileceğini düşünüyorum. bruma'nın terim'li dönemdeki performansı ile, mancini'li dönemdeki halini hatırlayalım. arada dağlar kadar fark var, adamı sahada ilk izlediğimizde hepimiz hayran kalmıştık. ama ne zaman terim gitti, bruma da düşüşe geçti. genç oyunculardan faydalanma konusunda şenol güneş ile birlikte en başarılı hocadır kendisi.
en önemlisi de kulüp futbolcu ararken "forvete ne gerek var hoca" diye alaylı alaylı konuşan bir futbolcu grubumuz olmayacak. okulunuzdan, iş yerinizden pay biçin arkadaşlar, müdürleriniz ve idarecileriniz ne kadar istediğini bilen ve yerinde disiplini benimseyen insanlar olursa, bulunduğunuz kurum da o kadar güzel işler. futbol takımı için disiplin, çoğu şeyden daha önce gelir. yani seneye eli belinde gezen ve sahaya sağlıklı spor yapma amacıyla çıkan bir oyuncumuz olmayacak. işin en güzel yanı da, 3. döneminde çalışma odasında bulunan dördüncü yıldız maketinin içi her kupadan sonra biraz daha sarı renk ile parlatılıyordu. dördü resmen alamadı, elçisi hamza aldı ama beşinci yıldızın içini mayıs 2017'den itibaren doldurmaya başlayacağını söyleyebilirim..
işin saha içi kısmına gelecek olursak, terim için teknik - taktik bilmiyor diyenlere gülüp, geçiyorum. daha bugün vakit geçsin diye uefa kupası dönemindeki maçları izledim, o başarının sadece hagi faktörüyle açıklanabilecek bir şey olmadığını daha iyi anladım. bildiğin bağlasan durmaz misali bir takım yaratmış, orta sahada ası ve yedeği birlikte emre, okan, suat, hasan, ergün, hakan ünsal, ümit davala gibi oyuncuları kullanmış ve bu adamların tarzları birbirinden tamamen farklı olmasına rağmen, aynı seviyede performans gösterebilmişler. fark ettiyseniz bir tane dahi yabancı oyuncu saymadım, hepsi türk ve disipline edildiklerinde performans alabileceğiniz oyuncular.
okan, emre, hakan ve ümit'in yurt dışı kariyerleri de oldu ve o dönemki performanslarının yanına dahi yaklaşamadılar. o yüzden yerli sevici ithamlarına bir miktar mesafeli bakıyorum. evet terim'in yerli oyuncuya özel bir isteği olabilir ama oynattığı yerli oyunculardan da maksimum verimi almayı çok iyi başarıyor. emre çolak, selçuk inan, burak yılmaz, engin baytar ve bugün topluca beğenmediğimiz semih kaya. bunların tamamından faydalanmayı bildi kendisi. onun dışında riera, eboue, melo, drogba gibi son dönemde çalıştığı yabancı futbolcularla da herhangi bir problem yaşamayı bir kenara koyalım, hepsi de terim ile gayet iyi çalıştıklarını defalarca açıkladılar. buradan da futbolcunun milliyetinin değil, niteliğinin önemli olduğunu anlıyoruz.
mustafa denizli'nin ruhsuz futboluna bile tahammül ettik hep birlikte bu sene, başlangıçta eleştiriler olsa da terim'in oluşturacağı yarışmacı takıma hiçbirimiz hayır demeyeceğiz. ben de riekerink kalmalı diyenlerdendim, fakat geçtiğimiz sene alınan facia niteliğindeki başarısızlıktan sonra dursun özbek, kendisi için bu senenin son şans olduğunu çok iyi biliyor. bu yüzden en garanti karta oynayıp terim'i başa getirmek istemesinden daha doğal hiçbir şey olamaz. futbolcuların özelinde konuşacak olursak carole, telles, bruma gibi genç oyuncuların terim ile birlikte seviye atlayabileceğini düşünüyorum. bruma'nın terim'li dönemdeki performansı ile, mancini'li dönemdeki halini hatırlayalım. arada dağlar kadar fark var, adamı sahada ilk izlediğimizde hepimiz hayran kalmıştık. ama ne zaman terim gitti, bruma da düşüşe geçti. genç oyunculardan faydalanma konusunda şenol güneş ile birlikte en başarılı hocadır kendisi.
en önemlisi de kulüp futbolcu ararken "forvete ne gerek var hoca" diye alaylı alaylı konuşan bir futbolcu grubumuz olmayacak. okulunuzdan, iş yerinizden pay biçin arkadaşlar, müdürleriniz ve idarecileriniz ne kadar istediğini bilen ve yerinde disiplini benimseyen insanlar olursa, bulunduğunuz kurum da o kadar güzel işler. futbol takımı için disiplin, çoğu şeyden daha önce gelir. yani seneye eli belinde gezen ve sahaya sağlıklı spor yapma amacıyla çıkan bir oyuncumuz olmayacak. işin en güzel yanı da, 3. döneminde çalışma odasında bulunan dördüncü yıldız maketinin içi her kupadan sonra biraz daha sarı renk ile parlatılıyordu. dördü resmen alamadı, elçisi hamza aldı ama beşinci yıldızın içini mayıs 2017'den itibaren doldurmaya başlayacağını söyleyebilirim..