43
gayet anlaşılır şekilde ve sayısal verilere dayalı olarak yazacağım.
bunu yaparken de birileri gibi hakaretler savurmayacağım. bir düzen tutturulmuş sözlükte. köhnemiş bu düzen yıkılmaya mecburdur. yıkılmalıdır. çok mesaj geliyor zaten bu konuda. zaman lazım sadece. herkesin hayalini kurduğu bir ortama kavuşacağımıza inanıyorum. eleştirirken bile saygı duymalısın, ha bazıları vardır ki boşver gitsin dersin, uğraşmazsın bile. onları geçiyorum direk. bazı veriler var ve ufak bir araştırma ile de bunlara ulaşılabilir.
sayısal verilerden önce bu külübü nasıl yağmalamışlar birkaç örnek verelim:
-sadece eski bir hukuk müdürünün yaptığı usulsüzlükle külüp 450 bin dolar para kaybediyor.
-bağımsız denetim şirketlerinin incelemeleri sonucu çoğu transferde menajerlere verilen komisyonlarda anormallikler olduğu tespit ediliyor.
-kulüp çalışanları sahte hastane evrakları göstererek kulüp kasasından 2 milyon tl'ye yakın para çırpıyor.
-bazı kulüp elemanlarına avanslar veriliyor.
-ribery'nin kaçmasına sebep olan bruno heidescheid ile eto'o transferi için anlaşılıyor ve yetkiler veriliyor. kulüp daha sonra bruno heidescheid'a kendileri ile çalışmayacaklarını iletince heidescheid, galatasaray'a 2.5 milyon euroluk tazminat davası açıyor. ünal aysal bu davayı uzlaşarak çözme adına gizlilik maddesi ile beraber bruno heidescheid'ı yıllık 120 bin euro maaşla işe alıyor. hiçbir iş yapmamasına rağmen de bu herife para veriliyor. ancak bir süre sonra ünal aysal:“2.5 milyon euro’luk sorunu bruno’yu işe alarak 120 bin euro’ya çözdük” deyince menajer, gizlilik anlaşmasını bozduğunu gerekçe göstererek g.saray’a 24 milyon euro’luk tazminat davası açıyor.
2015 yılında sonuçlanan bu dava neticesinde ise galatasaray'ın menajer bruno'ya 600 bin euro ödemesi kararlaştırılır.
yorum sizin...
geçelim biraz daha istatistiki şeylere:
2011 mayıs ve 2015 ekim arasında toplam borç olarak yaklaşık 100 milyon dolarlık bir fark oluşmuş negatif anlamda.
gelirler ise oldukça artmış; örneğin 2011'de 130 milyon tl olan satış gelirleri 2013'te 322 milyon tl'ye çıkıyor. buna rağmen bu süreçte satıştan kar edilemiyor.
mağaza satışları 2011'de 2.487.732 tl iken 2013'te 72.692.512 tl seviyesine çıkıyor.
2011' e göre senelik yaklaşık 60 milyon tl uefa şampiyonlar ligi gelirleri var ek olarak. 2012-2013 , 2013-2014 ve 2014-2015 senelerinde 2011' e göre artı olarak 180 milyon tl ek gelir söz konusu.
türkiye ligi yayın gelirleri 45 milyon tl'den 70 milyona çıkıyor.
her şey çok güzel değil mi buraya kadar?
2011 mayısında kısa vadeli borç 205.678.561 iken 2015'te bu sayı 400 milyona yaklaşıyor. ve asıl sıkıntıyı da burası çıkartıyor zaten. uzun vadeye yayılmış borçlar az iken kısa vadede inanılmaz bir borç ödemesi yapılmak zorunda. o dönemde de tak diye ffp kuralı dayatılıyor kulübe. galatasaray, ffp uyarısını aldıktan hemen sonra ara transferde 19 milyon euro'luk transfer yapıyor. yani yaklaşık 57 milyon tl. yetmiyor, daha sonraki dönemde prandelli ve ekibine tazminatlar ödeniyor.
2011-2015 arası dönemde hisse satışından 165, sermaye artışından 115 milyon tl kulüp kasasına giriyor.
sizi bilemiyorum ama ben bu kadar gelir varken zarar edilmesini anlayamıyorum. bir tuhaflık mı var yoksa ha?
bülent tulun ve lütfü arıboğan gibi aysal'a danışmanlık yapan adamların maaşları kulüp kasasından çıktı. kardeşim istersen bin tane danışman tut kendine ama kendin karşıla be maliyetini.
lütfü arıboğan resmi olarak 70 bin, masraflarla beraber aylık 110 bin tl ile ceo yapılıyor. yani yıllık 1 milyon 320 bin tl.
bülent tulun'un da pek farkı yok. belirli bir görev veriliyor ve fatih terim ile tulun arasında problem çıkınca; tulun, kulüpte işe yaramayacak bomboş bölümlerin başına atanıp duruyor. tulun ise maaşını eksiksiz alıyor her ay. en son ise almanya'da boş işler müdürü yapılıyor kendileri.
"yaklaşık üç yıldır kulübümüzde sportif koordinatör olarak görev yapan mehmet bülent tulun, 1 şubat 2014 tarihinden itibaren, almanya altyapı proje koordinatörü olarak almanya'da göreve başlayacaktır.''
soygun var!!!
2011'de 700 milyon tl olan borç; 2015'te ise 1 milyar 430 milyon tl oluyor.
işin belki de en kötü yanı 2023 yılına kadar gelirler temlik edilmiş durumda...
şimdi deniyor ki dursun özbek iş bilmez, dursun özbek bakkal mantığıyla yönetiyor falan.
nakit lazım nakit. duygun yarsuvat görevi devraldığında gelir-gider farkı 75 milyon dolar idi. yarsuvat döneminde bu miktar 50 milyon dolarlara kadar çekildi. dursun özbek yönetiminde ise 10 ayda 25 milyon dolarlık bir + daha sağlandı ve bu fark 25 milyon dolar seviyesine indirildi.
peki bu nasıl yapıldı?
önemli futbolcu satışları yapıldı. yaz transfer döneminde uzun bir aradan sonra kar ettik. ara transferde de burak yılmaz'ı da katarsak kar ettik. asy otel projesi bitim aşamasında ve buranın yıllık geliri 6 milyon dolar falan olacak. yani yaklaşık 20 milyon tl diyelim.
tek bilek tek yürek kampanyası ile şuanda 9 milyon tl gibi bir kar söz konusu. hemde 2 haftada. ve tahminimce bu miktar 1 yıl içerisinde 5 milyonu rahatlıkla bulacaktır. bu da demek oluyor ki 1 yılda bu kampanyanın 40-45 milyon tl geliri olacak. bugün baktığımızda galatasaray'a yıllık 40 milyon tl veren bir tane bile sponsor yok. yok efendim bakkalmış da bilmem ne...
benim hatırladığım en son alp yalman döneminde kulüp kar etmişti. dursun özbek diyor ki mayıs ayında gelir-gider farkı 15 milyon doların altına inecek ve yıl sonunda da artı yazacak kulüp. şu verilere bakıldığında olası duruyor. ve ben kendi adıma dursun özbek'e teşekkür ediyorum çabası için.
şimdi gelelim içimizdeki irlandalılara...
ben diyorum ki varsın bu sene şampiyon olmayalım, yeter ki ekonomiyi toparlayalım.
dursun özbek'i bakkal olarak itham edenlerse şunu söylüyor. ''gelir kazanmak için sportif başarı şarttır. aksi halde daha da batırırsın ekonomiyi.''
tamam kardeşim bu şekilde düşünebilirsiniz de biraz da samimi olabilseniz keşke. çünkü bunları söyleyen aynı kişiler teknik direktör mevzusunda:
''gerekirse 5 yıl, 10 yıl şampiyon olmayalım, yeter ki yabancı bir hoca gelsin.'' diyorlar. ben de diyorum ki bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...
işin artık çivisi çıktı. herkes üfürüyor. objektif bakabilin biraz da yahu. yok gerizekalılıkmış bazı şeyler. ben kimseyi gerizekalı gibi sıfatlarla eleştirmem. üslubum bellidir. seviyem bellidir. sizlerin de seviyesi çok şükür ki bellidir.
birilerine ''angut'' diyenlere ise söyleyecek sözüm çoktur lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...
bunu yaparken de birileri gibi hakaretler savurmayacağım. bir düzen tutturulmuş sözlükte. köhnemiş bu düzen yıkılmaya mecburdur. yıkılmalıdır. çok mesaj geliyor zaten bu konuda. zaman lazım sadece. herkesin hayalini kurduğu bir ortama kavuşacağımıza inanıyorum. eleştirirken bile saygı duymalısın, ha bazıları vardır ki boşver gitsin dersin, uğraşmazsın bile. onları geçiyorum direk. bazı veriler var ve ufak bir araştırma ile de bunlara ulaşılabilir.
sayısal verilerden önce bu külübü nasıl yağmalamışlar birkaç örnek verelim:
-sadece eski bir hukuk müdürünün yaptığı usulsüzlükle külüp 450 bin dolar para kaybediyor.
-bağımsız denetim şirketlerinin incelemeleri sonucu çoğu transferde menajerlere verilen komisyonlarda anormallikler olduğu tespit ediliyor.
-kulüp çalışanları sahte hastane evrakları göstererek kulüp kasasından 2 milyon tl'ye yakın para çırpıyor.
-bazı kulüp elemanlarına avanslar veriliyor.
-ribery'nin kaçmasına sebep olan bruno heidescheid ile eto'o transferi için anlaşılıyor ve yetkiler veriliyor. kulüp daha sonra bruno heidescheid'a kendileri ile çalışmayacaklarını iletince heidescheid, galatasaray'a 2.5 milyon euroluk tazminat davası açıyor. ünal aysal bu davayı uzlaşarak çözme adına gizlilik maddesi ile beraber bruno heidescheid'ı yıllık 120 bin euro maaşla işe alıyor. hiçbir iş yapmamasına rağmen de bu herife para veriliyor. ancak bir süre sonra ünal aysal:“2.5 milyon euro’luk sorunu bruno’yu işe alarak 120 bin euro’ya çözdük” deyince menajer, gizlilik anlaşmasını bozduğunu gerekçe göstererek g.saray’a 24 milyon euro’luk tazminat davası açıyor.
2015 yılında sonuçlanan bu dava neticesinde ise galatasaray'ın menajer bruno'ya 600 bin euro ödemesi kararlaştırılır.
yorum sizin...
geçelim biraz daha istatistiki şeylere:
2011 mayıs ve 2015 ekim arasında toplam borç olarak yaklaşık 100 milyon dolarlık bir fark oluşmuş negatif anlamda.
gelirler ise oldukça artmış; örneğin 2011'de 130 milyon tl olan satış gelirleri 2013'te 322 milyon tl'ye çıkıyor. buna rağmen bu süreçte satıştan kar edilemiyor.
mağaza satışları 2011'de 2.487.732 tl iken 2013'te 72.692.512 tl seviyesine çıkıyor.
2011' e göre senelik yaklaşık 60 milyon tl uefa şampiyonlar ligi gelirleri var ek olarak. 2012-2013 , 2013-2014 ve 2014-2015 senelerinde 2011' e göre artı olarak 180 milyon tl ek gelir söz konusu.
türkiye ligi yayın gelirleri 45 milyon tl'den 70 milyona çıkıyor.
her şey çok güzel değil mi buraya kadar?
2011 mayısında kısa vadeli borç 205.678.561 iken 2015'te bu sayı 400 milyona yaklaşıyor. ve asıl sıkıntıyı da burası çıkartıyor zaten. uzun vadeye yayılmış borçlar az iken kısa vadede inanılmaz bir borç ödemesi yapılmak zorunda. o dönemde de tak diye ffp kuralı dayatılıyor kulübe. galatasaray, ffp uyarısını aldıktan hemen sonra ara transferde 19 milyon euro'luk transfer yapıyor. yani yaklaşık 57 milyon tl. yetmiyor, daha sonraki dönemde prandelli ve ekibine tazminatlar ödeniyor.
2011-2015 arası dönemde hisse satışından 165, sermaye artışından 115 milyon tl kulüp kasasına giriyor.
sizi bilemiyorum ama ben bu kadar gelir varken zarar edilmesini anlayamıyorum. bir tuhaflık mı var yoksa ha?
bülent tulun ve lütfü arıboğan gibi aysal'a danışmanlık yapan adamların maaşları kulüp kasasından çıktı. kardeşim istersen bin tane danışman tut kendine ama kendin karşıla be maliyetini.
lütfü arıboğan resmi olarak 70 bin, masraflarla beraber aylık 110 bin tl ile ceo yapılıyor. yani yıllık 1 milyon 320 bin tl.
bülent tulun'un da pek farkı yok. belirli bir görev veriliyor ve fatih terim ile tulun arasında problem çıkınca; tulun, kulüpte işe yaramayacak bomboş bölümlerin başına atanıp duruyor. tulun ise maaşını eksiksiz alıyor her ay. en son ise almanya'da boş işler müdürü yapılıyor kendileri.
"yaklaşık üç yıldır kulübümüzde sportif koordinatör olarak görev yapan mehmet bülent tulun, 1 şubat 2014 tarihinden itibaren, almanya altyapı proje koordinatörü olarak almanya'da göreve başlayacaktır.''
soygun var!!!
2011'de 700 milyon tl olan borç; 2015'te ise 1 milyar 430 milyon tl oluyor.
işin belki de en kötü yanı 2023 yılına kadar gelirler temlik edilmiş durumda...
şimdi deniyor ki dursun özbek iş bilmez, dursun özbek bakkal mantığıyla yönetiyor falan.
nakit lazım nakit. duygun yarsuvat görevi devraldığında gelir-gider farkı 75 milyon dolar idi. yarsuvat döneminde bu miktar 50 milyon dolarlara kadar çekildi. dursun özbek yönetiminde ise 10 ayda 25 milyon dolarlık bir + daha sağlandı ve bu fark 25 milyon dolar seviyesine indirildi.
peki bu nasıl yapıldı?
önemli futbolcu satışları yapıldı. yaz transfer döneminde uzun bir aradan sonra kar ettik. ara transferde de burak yılmaz'ı da katarsak kar ettik. asy otel projesi bitim aşamasında ve buranın yıllık geliri 6 milyon dolar falan olacak. yani yaklaşık 20 milyon tl diyelim.
tek bilek tek yürek kampanyası ile şuanda 9 milyon tl gibi bir kar söz konusu. hemde 2 haftada. ve tahminimce bu miktar 1 yıl içerisinde 5 milyonu rahatlıkla bulacaktır. bu da demek oluyor ki 1 yılda bu kampanyanın 40-45 milyon tl geliri olacak. bugün baktığımızda galatasaray'a yıllık 40 milyon tl veren bir tane bile sponsor yok. yok efendim bakkalmış da bilmem ne...
benim hatırladığım en son alp yalman döneminde kulüp kar etmişti. dursun özbek diyor ki mayıs ayında gelir-gider farkı 15 milyon doların altına inecek ve yıl sonunda da artı yazacak kulüp. şu verilere bakıldığında olası duruyor. ve ben kendi adıma dursun özbek'e teşekkür ediyorum çabası için.
şimdi gelelim içimizdeki irlandalılara...
ben diyorum ki varsın bu sene şampiyon olmayalım, yeter ki ekonomiyi toparlayalım.
dursun özbek'i bakkal olarak itham edenlerse şunu söylüyor. ''gelir kazanmak için sportif başarı şarttır. aksi halde daha da batırırsın ekonomiyi.''
tamam kardeşim bu şekilde düşünebilirsiniz de biraz da samimi olabilseniz keşke. çünkü bunları söyleyen aynı kişiler teknik direktör mevzusunda:
''gerekirse 5 yıl, 10 yıl şampiyon olmayalım, yeter ki yabancı bir hoca gelsin.'' diyorlar. ben de diyorum ki bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...
işin artık çivisi çıktı. herkes üfürüyor. objektif bakabilin biraz da yahu. yok gerizekalılıkmış bazı şeyler. ben kimseyi gerizekalı gibi sıfatlarla eleştirmem. üslubum bellidir. seviyem bellidir. sizlerin de seviyesi çok şükür ki bellidir.
birilerine ''angut'' diyenlere ise söyleyecek sözüm çoktur lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...