14283
son iki sezondur dünya futbol tarihinin gördüğü en berbat, en skandal futbol takımı planlamasıyla iliklerine kadar sömürülmüş, içi boşaltılmış, sıradanlaştırılmıştır.
bir sezondaki iki transfer penceresinden bir tanesinde, takımın omurgası olan saha içi lideri felipe melo'yu son gün inter'e gönderiyorsun ve gönderdiğin ön libero yerine sağ ve sol ön oynayan kevin'i alıyorsun. nitekim onu da yüzüne gözüne bulaştırdığın bir transfer kepazeliği yüzünden oynatamıyorsun ve uefa'nın üzerine kara bulut gibi çöktüğü bir ortamda oynatamadığın adama para ödüyorsun. bir önceki sezonda, elinde öyle ya da böyle napoli'de 30 maç oynamış, 6 gol atmış isviçre milli takım oyuncusu dzemali'de vardı ve sen bu adamı siz yeter ki alın bu adamı, maaşının yarısını ben öderim vaadiyle genoa'ya postalıyorsun. devre arası gelip çattığında, yeller esen orta sahana kasımpaşa'nın 29 yaşındaki sıradan stoperi ryan donk'u 2,5 milyon euro'ya transfer ediyorsun. ve bu adam hali hazırda 5 ay sonraki transfer penceresinde boşa çıkacak. hadi gidip 400-500 bin versen bir derece anlarım. çünkü kafası çalışan avrupa kulüpleri 5 ay sonra bosmana takılan oyuncuya, allemi cihan olsa o parayı vermez. daha sonra sağ bek pozisyonunda beklentilere cevap veremese de sanki tüm takım uçuyormuş da sadece sabri aksıyormuş hissine kapılıp çok daha büyük önceliklerin varken aslında çok da beğendiğim linnes'i 2 milyon euro'ya transfer ediyorsun. kaldı ki bu kadroda sadece 2 sezon önce takımın hücum aksiyonlarının yüzde 70 inde parmağı olan ki bana göre oynadığı ve fit olduğu dönemlerde dünya futbolunun en önemli 10 sağ bekinden biri olan eboue'ye yol gösterdiğinde yerini de adam akıllı doldurmamıştın. 5 milyon euro bonservis bayılıp kariyeri boyunca ne golü ne de asisti olmayan tarık çamdal'ı almıştın. yakışıklı da bir delikanlı. tam dizi oyuncuları gibi. yanlış sektörde bana kalırsa. neyse, bu transfer penceresi kapandıktan sonra da zaten elinde alternatifinin olmadığı, onu geçtim ilk onbir için nokta atışı olacak bir santrafor ihtiyacın mevzu bahisken sen gidiyorsun ve elindeki adamı da 8 milyon euro'nun 2 si trabzon'a olmak suretiyle satıyorsun. eboue'de, dzemaili'de ve melo'da olduğu gibi takımın formsuz olsa da elle tutulur tek santraforunu da yerini doldurmadan satıyorsun. arkadaş siz bu kulübü sabote etmek için mi gönderildiniz ben bunca yanlıştan sonra bunu anlarım, kimse kusura bakmasın. hamza kimse gitmeyecek dedikten bir gün sonra melo, telles gidiyor gelen yok. dursun başkan ve denizli kimse hiç bir yere gidemez diyor ertesi gün burak gidiyor elimiz yine boş. sen bunca taraftarı, koca bir camiayı neden aptal yerine koyuyorsun. galatasaray başkanının, yönetimlerinin hiç olmazsa bir dürüstlüğü olur arkadaş.
bundan 10-15 kadar önce, madem uefa'nın bize yaptırım uygulayacak kadar ciddi bir ekonomik sorunumuz var o zaman gerekirse kan kusar kızılcık şerbeti içeriz sneijder, muslera, burak her kimse adına şöhretine bakmam galatasaray'ın menfaatine olacak ise bu can sıkıcı durumu ortadan kaldırmak için bazı radikal kararlar alarak yüksek maliyetli para eden oyuncuları satarım demiştim. ama bunu demek elinde avucunda olan bir tutam iyi oyuncuyu satırak yerlerine kimseyi de monte etmeyerek yoluna beşinci sınıf oyuncularla devam edersin mantığı taşımıyordu. gerekirse satardın sneijder'i o parayla iki oyuncu alırdın. açıklarını bir ölçüde kapatırdın. elinde bilal var beğenmesemde emre çolak var. satardın muslera'yı karcemarskas veya benzer profilli bir kaleci alırdın ve yanına da adam gibi uzun sert bir stoper çekerdin. şimdi ki görüntü 3 liralık yürümekten aciz arabaya geniş taban performans lastiği takmaktan başka şey değil. sneijder ve muslera'ya da yazık. herşeyden önce birinci öncelik net bir orta saha oyuncusuydu ve bu isim donk değildi. real madrid orta saha yokluğum var diyip getafe'nin 29 yaşındaki dandik stoperini alıp orta saha diye almıyorsa sende almayacaksın. alıyorsan da bana galatasaray dünya kulübü nutukları atmayacaksın. sabri'nin savunmanın sağında yaptığı kademe hataları sebebiyle yediğin gollere bakaraktan bir sağ bek alacaksan da gidip aklı fikri zikri rakip kalede olan linnes'i almayacaksın. alacaksın bosingwa tipinde dengeli bir bek rahatına bakacaksın. ama mesele o da değil çünkü bekten önce senin ön liberon yok, santraforun yok önce bu sorunları çözeceksin. linnes çok iyi oyuncu ve çok da beğeniyorum ama gidip bir an önce santrafor eksiğini kapatacaksın. şimdi amatör küme topçusu kıvamındaki umut bulut'u ve iki maç gol attı diye bulutlarda gezmeye çok müsait 21 yaşındaki bir çocuğa formanız ne olursa olsun garanti görüntüsü verirseniz bu takımdan cacık olmaz söylemesi. ki bu takımın en büyük sorunu da bu. tek bir oyuncu bile kendisine tehdit unsuru olacak bir takım arkadaşı göremiyor. böyle başarı gelmez. ve en acısı şu ki bu takımın net bir büyük takım savunmacısı yok. orta sahası yok ki yok. santraforu hiç hiç hiç yok. hücum kanatları desen o zaten yıllardır yok da asıl mesele alttan gelen bir tek genç filiz de yok. tüm bunların yanında yeni yapılanma için para da yok. allah sonumuzu hayretsin demekten başka da çare yok.
bir sezondaki iki transfer penceresinden bir tanesinde, takımın omurgası olan saha içi lideri felipe melo'yu son gün inter'e gönderiyorsun ve gönderdiğin ön libero yerine sağ ve sol ön oynayan kevin'i alıyorsun. nitekim onu da yüzüne gözüne bulaştırdığın bir transfer kepazeliği yüzünden oynatamıyorsun ve uefa'nın üzerine kara bulut gibi çöktüğü bir ortamda oynatamadığın adama para ödüyorsun. bir önceki sezonda, elinde öyle ya da böyle napoli'de 30 maç oynamış, 6 gol atmış isviçre milli takım oyuncusu dzemali'de vardı ve sen bu adamı siz yeter ki alın bu adamı, maaşının yarısını ben öderim vaadiyle genoa'ya postalıyorsun. devre arası gelip çattığında, yeller esen orta sahana kasımpaşa'nın 29 yaşındaki sıradan stoperi ryan donk'u 2,5 milyon euro'ya transfer ediyorsun. ve bu adam hali hazırda 5 ay sonraki transfer penceresinde boşa çıkacak. hadi gidip 400-500 bin versen bir derece anlarım. çünkü kafası çalışan avrupa kulüpleri 5 ay sonra bosmana takılan oyuncuya, allemi cihan olsa o parayı vermez. daha sonra sağ bek pozisyonunda beklentilere cevap veremese de sanki tüm takım uçuyormuş da sadece sabri aksıyormuş hissine kapılıp çok daha büyük önceliklerin varken aslında çok da beğendiğim linnes'i 2 milyon euro'ya transfer ediyorsun. kaldı ki bu kadroda sadece 2 sezon önce takımın hücum aksiyonlarının yüzde 70 inde parmağı olan ki bana göre oynadığı ve fit olduğu dönemlerde dünya futbolunun en önemli 10 sağ bekinden biri olan eboue'ye yol gösterdiğinde yerini de adam akıllı doldurmamıştın. 5 milyon euro bonservis bayılıp kariyeri boyunca ne golü ne de asisti olmayan tarık çamdal'ı almıştın. yakışıklı da bir delikanlı. tam dizi oyuncuları gibi. yanlış sektörde bana kalırsa. neyse, bu transfer penceresi kapandıktan sonra da zaten elinde alternatifinin olmadığı, onu geçtim ilk onbir için nokta atışı olacak bir santrafor ihtiyacın mevzu bahisken sen gidiyorsun ve elindeki adamı da 8 milyon euro'nun 2 si trabzon'a olmak suretiyle satıyorsun. eboue'de, dzemaili'de ve melo'da olduğu gibi takımın formsuz olsa da elle tutulur tek santraforunu da yerini doldurmadan satıyorsun. arkadaş siz bu kulübü sabote etmek için mi gönderildiniz ben bunca yanlıştan sonra bunu anlarım, kimse kusura bakmasın. hamza kimse gitmeyecek dedikten bir gün sonra melo, telles gidiyor gelen yok. dursun başkan ve denizli kimse hiç bir yere gidemez diyor ertesi gün burak gidiyor elimiz yine boş. sen bunca taraftarı, koca bir camiayı neden aptal yerine koyuyorsun. galatasaray başkanının, yönetimlerinin hiç olmazsa bir dürüstlüğü olur arkadaş.
bundan 10-15 kadar önce, madem uefa'nın bize yaptırım uygulayacak kadar ciddi bir ekonomik sorunumuz var o zaman gerekirse kan kusar kızılcık şerbeti içeriz sneijder, muslera, burak her kimse adına şöhretine bakmam galatasaray'ın menfaatine olacak ise bu can sıkıcı durumu ortadan kaldırmak için bazı radikal kararlar alarak yüksek maliyetli para eden oyuncuları satarım demiştim. ama bunu demek elinde avucunda olan bir tutam iyi oyuncuyu satırak yerlerine kimseyi de monte etmeyerek yoluna beşinci sınıf oyuncularla devam edersin mantığı taşımıyordu. gerekirse satardın sneijder'i o parayla iki oyuncu alırdın. açıklarını bir ölçüde kapatırdın. elinde bilal var beğenmesemde emre çolak var. satardın muslera'yı karcemarskas veya benzer profilli bir kaleci alırdın ve yanına da adam gibi uzun sert bir stoper çekerdin. şimdi ki görüntü 3 liralık yürümekten aciz arabaya geniş taban performans lastiği takmaktan başka şey değil. sneijder ve muslera'ya da yazık. herşeyden önce birinci öncelik net bir orta saha oyuncusuydu ve bu isim donk değildi. real madrid orta saha yokluğum var diyip getafe'nin 29 yaşındaki dandik stoperini alıp orta saha diye almıyorsa sende almayacaksın. alıyorsan da bana galatasaray dünya kulübü nutukları atmayacaksın. sabri'nin savunmanın sağında yaptığı kademe hataları sebebiyle yediğin gollere bakaraktan bir sağ bek alacaksan da gidip aklı fikri zikri rakip kalede olan linnes'i almayacaksın. alacaksın bosingwa tipinde dengeli bir bek rahatına bakacaksın. ama mesele o da değil çünkü bekten önce senin ön liberon yok, santraforun yok önce bu sorunları çözeceksin. linnes çok iyi oyuncu ve çok da beğeniyorum ama gidip bir an önce santrafor eksiğini kapatacaksın. şimdi amatör küme topçusu kıvamındaki umut bulut'u ve iki maç gol attı diye bulutlarda gezmeye çok müsait 21 yaşındaki bir çocuğa formanız ne olursa olsun garanti görüntüsü verirseniz bu takımdan cacık olmaz söylemesi. ki bu takımın en büyük sorunu da bu. tek bir oyuncu bile kendisine tehdit unsuru olacak bir takım arkadaşı göremiyor. böyle başarı gelmez. ve en acısı şu ki bu takımın net bir büyük takım savunmacısı yok. orta sahası yok ki yok. santraforu hiç hiç hiç yok. hücum kanatları desen o zaten yıllardır yok da asıl mesele alttan gelen bir tek genç filiz de yok. tüm bunların yanında yeni yapılanma için para da yok. allah sonumuzu hayretsin demekten başka da çare yok.