• 2629
    aslında fenerbahçe basketbol takımı başlığına yazacaktım ama içim elvermedi. biz eurocup şampiyonluğu hayalleri kurarken ki son 1 aydır bu hayaller biraz suya düşüyor gibi, adamlar euroleague şampiyonluğu hedefliyorlar. geldikleri nokta yüzünden obradovic'e ciddi saygı duymaya başladım. zira aynı paraları harcayıp top 16'da rezil olan bir takımdan, bugün bütün euroleague koçları tarafından final four için en büyük aday konumununa geldiler. salonları da bildiğim kadarıyla her maç dolu oluyor. cidden muazzam bir gelişme.

    peki bu başlığa niye yazdım tüm bunların bizle ne alakası var? 2 sene önce bayer münih, jupp heyncess önderliğinde muazzam bir futbolla avrupa şampiyonu olurken; bayern başkanı veya yöneticisi net hatırlamıyorum, bu başarıda ezeli rakipleri dortmund'un büyük payı olduğunu söylemişti. dortmund'un çıtayı çok yükselttiğini, bu sayede münih'in devamlı olarak kendisini geliştirmek zorunda olduğundan bahsetmişti. keşke bizde basketbolda ezeli rakibimizin ne yaptığıyla ilgilenip aynı şekilde kendimizi geliştirebilseydik.

    ne yazık ki basketbol şubemiz yükselen çıtayı yakalamayı bırakın, son 2 yıldır kendi geliştirdiği çıtayı düşürme derdinde. yıllardır ezeli rakibimizin bütçesinin 3'te 1'i hatta 4'te 1'i bütçelerle mücadele ediyoruz. bu duruma alıştık maalesef. neden alıştık peki? galatasaray'ın, fenerbahçe kadar marka, reklam değeri yok mu? daha fazlası var. hatta edirne'yi geçince aradaki fark muazzam. ama basketbol için konuşursak, obradovic bu muazzam farkı kapattı hatta geçti bile. peki biz bu marka değerini yıllardır neden kullanamadık? şubeye biraz yatırım yapılınca bu takımın ilk kez katıldığı euroleage'de, o yılın şampiyonuna kıl payı elendiğini; ikinci kez katıldığında ise çeyrek finale kadar çıkıp, arroyo sakatlanmasa biz bu takımla kafa kafaya oynardık dediğimizi; ligde şampiyon olup, ertesi yıl haksızlığa uğradığı final serisinde sahadan çekilmese ya da hakemler ve federasyon adil davransa yine şampiyon olacağımızı görmedik mi?

    sonra yakaladığımız bu güzel ivmeyi devam ettirmek yerine yöneticilerimiz küçülme planları yapmaya başladı. avrupa'nın en saygın basketbol takımları arasına yavaş yavaş girme yolunda olan bir takımdan, oyuncularla sürekli maddi problemler yaşayıp adı çıkan bir takıma dönüşmemiz çok uzun sürmedi.

    geldiğimiz noktada taraftar olarak biz ne yaptık; ergin hocanın yeterliliğini tartışmaya başladık. sorunun kaynağını yine yanlış yerlerde arıyoruz. hocanın yeterli olup olmaması önemli değil şu an için. hoca gidince yerine gelen kişi, bu bütçelerle bu yönetimle rakibimizin çıktığı seviyeye çıkamayacak. sonra onun yeterliliğini tartışacağız.

    bu yazıyı yukarıda saydığım başarıların çoğunda imzası olan, çok sevdiğim ergin hocayı savunmak için yazmadım. rakibimizin geldiği noktaya bakarak neleri kaçırdığımız, ne kadar aciz bir şekilde yönetildiğimiz konularında biraz olsun farkındalık yaratayım istedim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın