938
http://www.yeniakit.com.tr/...ahudi-mi-108472.html
--- alıntı ---
bir dönem 'başörtülüler iran'a gitsin' diyen ve sonra kendisi iran'ın yolunu tutan mustafa denizli, türk takımlarının vazgeçilmez hocası haline dönüştü. bunun arkasında bir gizli el mi var? bugün gazetesi bu soruyu araştırdı ve cevabını aradı.
bugün gazetesi'nde mustafa denizli ile ilgili haber şu şekilde yer aldı:
son günlerde adı galatasaray ile geçiyor. peki kimdir bu türk futbolunun bir türlü vazgeçemediği mustafa denizli. işte hayat hikayesi:
nüfus kağıdındaki bilgilere göre 10 kasım 1949'da çeşme'de giritli mehmet ali'den olma, selanikli pembe hanım'dan doğma mustafa işık'tır. kahveci babası ve ev hanımı annesi kendisine işık diye hitap ediyordu. çeşme'de üç kahvehane sahibi olan babasının durumuna bakarak fakir bir ailenin çocuğu değildi diyebiliriz. çeşme'de başlayan futbol aşkında en büyük hayali koyu taraftarı olduğu beşiktaş'ta oynamaktı. istanbul'un değil ama izmir'in siyah-beyaz renklerini taşıyan altay'a götürüldüğünde henüz 15 yaşındaydı. elinden tutan kişi galatasaray'da efsane futbolcu olan bülent eken'di.
altay’in büyük mustafa’si
raket gibi bir sol ayağı vardı. altay'da oynarken frikik ve kornerden attığı gollerle öne çıktı. altay'ın iyi zamanlarında takımda oynayan diğer mustafa'lardan ayırmak için kendisine "büyük" dendi.
taraftarının deyişiyle "büyük altay"ın büyük mustafa'sı olmuştu. bu büyüklük sadece bir lakap değil aynı zamanda tarif de oldu.
sirtinda koruyucu gizli bir el
hem futbolu hem de baskın kişiliğiyle sadece takım içinde değil altay camiasında daha futbolcuyken önemli bir figür haline geldi. peki bu kadar mı? altay gibi köklü bir kulüpte bile sanki görünmez bir el kendisini koruyor ve her fevri hareketini hoşgörüyordu.
bir dönemin futbol federasyonu başkanı olan altay başkanı mazhar zorlu kendisini kadro dışında bırakınca, o da başkana "siz de istifa edin" diyebiliyor ve ertesi gün başkan ve bütün yönetim istifa ediyordu. takım arkadaşları onun kendilerine küfür ettiğini hatta oyuncu değişikliğine bile müdahale ettiğini söylüyor.
fatih terim'le hayat çizgisi çok benzer. ikisi de daha futbolculuğunda dokunulmaz bir durumdaydı ve bugün de aynılar. yaklaşık son çeyrek yüzyıl türk futbolu ikisinin etrafında dönüyor. üstelik onlardan çok daha büyük oyuncu ve daha tahsilli, bilgili olanların hepsi de yok sayıldı ve bu çark kırılamadı.
başka isim yok mu
futbolun gizli sırları var da bunu türkiye'de sadece iki kişi biliyor olabilir mi? dönüp dolaşıp 70 yaşına gelmiş, ciddi sağlık sorunları yaşamış mustafa denizli'den başka "büyük" futbolcu bu ülkeye gelmedi mi? mesela, denizli'den çok daha büyük futbol kariyerine sahip, dil bilen, galatasaray camiasında önemli bir faktör olarak tabiri caizse oturmasını kalkmasını bilen avrupa'da tanınan ve gerçekten de galatasaray'ın çocuğu olan tugay kerimoğlu'nun ne eksiği var da kendisine hiç bir şans tanınmıyor?
--- alıntı ---
sıçtık, ak parti mimlemiş bu herifi :(
--- alıntı ---
bir dönem 'başörtülüler iran'a gitsin' diyen ve sonra kendisi iran'ın yolunu tutan mustafa denizli, türk takımlarının vazgeçilmez hocası haline dönüştü. bunun arkasında bir gizli el mi var? bugün gazetesi bu soruyu araştırdı ve cevabını aradı.
bugün gazetesi'nde mustafa denizli ile ilgili haber şu şekilde yer aldı:
son günlerde adı galatasaray ile geçiyor. peki kimdir bu türk futbolunun bir türlü vazgeçemediği mustafa denizli. işte hayat hikayesi:
nüfus kağıdındaki bilgilere göre 10 kasım 1949'da çeşme'de giritli mehmet ali'den olma, selanikli pembe hanım'dan doğma mustafa işık'tır. kahveci babası ve ev hanımı annesi kendisine işık diye hitap ediyordu. çeşme'de üç kahvehane sahibi olan babasının durumuna bakarak fakir bir ailenin çocuğu değildi diyebiliriz. çeşme'de başlayan futbol aşkında en büyük hayali koyu taraftarı olduğu beşiktaş'ta oynamaktı. istanbul'un değil ama izmir'in siyah-beyaz renklerini taşıyan altay'a götürüldüğünde henüz 15 yaşındaydı. elinden tutan kişi galatasaray'da efsane futbolcu olan bülent eken'di.
altay’in büyük mustafa’si
raket gibi bir sol ayağı vardı. altay'da oynarken frikik ve kornerden attığı gollerle öne çıktı. altay'ın iyi zamanlarında takımda oynayan diğer mustafa'lardan ayırmak için kendisine "büyük" dendi.
taraftarının deyişiyle "büyük altay"ın büyük mustafa'sı olmuştu. bu büyüklük sadece bir lakap değil aynı zamanda tarif de oldu.
sirtinda koruyucu gizli bir el
hem futbolu hem de baskın kişiliğiyle sadece takım içinde değil altay camiasında daha futbolcuyken önemli bir figür haline geldi. peki bu kadar mı? altay gibi köklü bir kulüpte bile sanki görünmez bir el kendisini koruyor ve her fevri hareketini hoşgörüyordu.
bir dönemin futbol federasyonu başkanı olan altay başkanı mazhar zorlu kendisini kadro dışında bırakınca, o da başkana "siz de istifa edin" diyebiliyor ve ertesi gün başkan ve bütün yönetim istifa ediyordu. takım arkadaşları onun kendilerine küfür ettiğini hatta oyuncu değişikliğine bile müdahale ettiğini söylüyor.
fatih terim'le hayat çizgisi çok benzer. ikisi de daha futbolculuğunda dokunulmaz bir durumdaydı ve bugün de aynılar. yaklaşık son çeyrek yüzyıl türk futbolu ikisinin etrafında dönüyor. üstelik onlardan çok daha büyük oyuncu ve daha tahsilli, bilgili olanların hepsi de yok sayıldı ve bu çark kırılamadı.
başka isim yok mu
futbolun gizli sırları var da bunu türkiye'de sadece iki kişi biliyor olabilir mi? dönüp dolaşıp 70 yaşına gelmiş, ciddi sağlık sorunları yaşamış mustafa denizli'den başka "büyük" futbolcu bu ülkeye gelmedi mi? mesela, denizli'den çok daha büyük futbol kariyerine sahip, dil bilen, galatasaray camiasında önemli bir faktör olarak tabiri caizse oturmasını kalkmasını bilen avrupa'da tanınan ve gerçekten de galatasaray'ın çocuğu olan tugay kerimoğlu'nun ne eksiği var da kendisine hiç bir şans tanınmıyor?
--- alıntı ---
sıçtık, ak parti mimlemiş bu herifi :(