860
bir takımda ortalama 5-6 tane oyuncu bilal kısa'nın oynadığı mevkiin alternatifleri arasında yer alır. örneğin selçuk, bilal, jose, jem, emre gibi.
şimdi sen bu adamların hepsine "marketing olacak, sarı kart alacak, oyundan atılacak,taraftarı ateşleyecek, bir iki ve daha fazla çocuğun galatasaraylı olmasına sebep olacak,rakibi ürkütecek,rakip hocayı önlem almaya zorlayacak,eksikliği hissedilecek,oynatılmadığında hocaya küfür edilecek,forması satın alınacak, cezalı olduğunda rakip takım camiası sevinecek, hakem oyundan atmak için kollayacak,yolda gören galatasaraylılar etrafında kümelenecek, evini barkını galatasaraylılar bilecek, takım tatildeyken bile ne yaptığı takip edilecek." dersen tabi kimseyi sevemezsin, kimse de seni mutlu edemez.
aklıma galatasaray efsanesi suat kaya geliyor. kendisinde "marketing" üst düzeydi. özellikle uzakdoğu pazarında galatasaray markasının tanıtılmasında müthiş etkili olmuştur. sırma saçları ve dalyan gibi vücuduyla özellikle koreli kızların kendisi için çıldırdığını hepimiz biliyoruz.
milyonları galatasaraylı yapan isimdi suat kaya. özellikle 96-2000 arası doğan çocukların yarısına suat ismi verilmiştir. hem de kızlı erkekli.
galatasaray rakip takımla maç yapmadan evvel rakibin hocası günler öncesinden "suat'a nasıl önlem alırım?" diye düşünmeye başlar, suat kaya o hafta oynamıyorsa rakibin idmanları bayram yerine dönerdi.
tabi bu işin bir de bizim hoca tarafı da var. fatih terim, feldkamp, saftig, hollmann, lucescu, denizli vs. aklınıza kim geliyorsa suat kaya'yı oynatmadığı hafta tonla küfür yer, tribünler tarafından istifaya davet edilirdi.
neyse goygoyu uzatmaya gerek yok. sayılanların hiçbirine haiz olmayan suat kaya, bir galatasaray efsanesi ve hiçbirimizin unutamayacağı bir orta saha oyuncusuydu.
bilal kısa'ya gelince sayesinde galatasaray taraftarının doyumsuz ve ne istediğini bilmeyen yönünü başka bir absürdlüğünü öğrendik.
şimdi sen bu adamların hepsine "marketing olacak, sarı kart alacak, oyundan atılacak,taraftarı ateşleyecek, bir iki ve daha fazla çocuğun galatasaraylı olmasına sebep olacak,rakibi ürkütecek,rakip hocayı önlem almaya zorlayacak,eksikliği hissedilecek,oynatılmadığında hocaya küfür edilecek,forması satın alınacak, cezalı olduğunda rakip takım camiası sevinecek, hakem oyundan atmak için kollayacak,yolda gören galatasaraylılar etrafında kümelenecek, evini barkını galatasaraylılar bilecek, takım tatildeyken bile ne yaptığı takip edilecek." dersen tabi kimseyi sevemezsin, kimse de seni mutlu edemez.
aklıma galatasaray efsanesi suat kaya geliyor. kendisinde "marketing" üst düzeydi. özellikle uzakdoğu pazarında galatasaray markasının tanıtılmasında müthiş etkili olmuştur. sırma saçları ve dalyan gibi vücuduyla özellikle koreli kızların kendisi için çıldırdığını hepimiz biliyoruz.
milyonları galatasaraylı yapan isimdi suat kaya. özellikle 96-2000 arası doğan çocukların yarısına suat ismi verilmiştir. hem de kızlı erkekli.
galatasaray rakip takımla maç yapmadan evvel rakibin hocası günler öncesinden "suat'a nasıl önlem alırım?" diye düşünmeye başlar, suat kaya o hafta oynamıyorsa rakibin idmanları bayram yerine dönerdi.
tabi bu işin bir de bizim hoca tarafı da var. fatih terim, feldkamp, saftig, hollmann, lucescu, denizli vs. aklınıza kim geliyorsa suat kaya'yı oynatmadığı hafta tonla küfür yer, tribünler tarafından istifaya davet edilirdi.
neyse goygoyu uzatmaya gerek yok. sayılanların hiçbirine haiz olmayan suat kaya, bir galatasaray efsanesi ve hiçbirimizin unutamayacağı bir orta saha oyuncusuydu.
bilal kısa'ya gelince sayesinde galatasaray taraftarının doyumsuz ve ne istediğini bilmeyen yönünü başka bir absürdlüğünü öğrendik.


