5868
ışık vermiyorsun hocam. ne oynattığın futbol, ne güvendiğin evlatların, ne de futbola bakış açın bizi heyecanlandırmıyor. geldiğin günden beri oynattığın oyunu beğendiğim tek maç var, o da bu sezon başında gazozuna oynanan deplasmandaki real madrid maçı. ne gariptir ki o maçı da kaybetti takım. insan olarak iyi biri olmak, efendi bir insan olmak tabii ki de galatasaray teknik direktörlüğü için aranan bir şarttır. ama takımı başarısız yapan, oynattığı oyun heyecan vermeyen bir "iyi adam"ın takım yönetmesi ne kadar doğru olur ki? anlıyorum yönetim bütçe anlamında gerekenleri yerine getirmiyor, sen de onları basına karşı satmamak için ses çıkarmıyorsun falan. ama bunu yapmak zorunda değilsin hocam. belki ekonomik kaygıların da olabilir ama sayısı 20 -25 milyon civarında olan bir taraftar kitlesine, her hafta flash tvdeki aile içi şiddet dizileri kadar boktan bir oyun izletmeye ne hakkın var? takım, ilk okul öğrencilerinin 23 nisan şiirlerini ezberlemesi misali, kötü bir oyunu, her hafta ezbere oynuyor. farklı bir pas denemesi, farklı bir hücum çalışması, savunmanın rakibine karşı "hadi gelin bakalım ben buradayım" dercesine agresif bir savunma yaptığını bir kez dahi göremedim sen geldiğinden beri. iyi futbol, iyi futbolcularla oynanır lafını sana öğretecek durumda değiliz hocam ama sabri, umut ve selçuk yerine jose rodriguez, chedjou ve sinan gümüş oynasa, ne kaybedebiliriz ki? bu adamlara evlat muamelesi yapacak kadar hangi pespaye ilişkilerin içine girdin ki, doğru adamların yanında oturduğunu bile bile bunları oynatıyorsun? bir kez dahi makul bir kadro çıkarmadan görevden ayrılırsan, gerçekten üzüleceğim. çünkü taraftar hocalarının iyi insan, efendi adam olmasından değil, işi inada bindirmesinden şikayetçi. birilerinin çıkarlarını gözetmek uğruna kendi işini baltalıyorsun hocam, gel vazgeç bu sevdadan. sinan'ı, chedjou'yu, joes rodriguez'i ilk on bire koy, ondan sonra da doğru dizilişi sahaya yansıt ve bu iş huzur içinde çözülsün...