5851
"galatasaray yönetiminin elini üç beş ay rahatlatmak adına koca kariyeri çöpe atan galatasaray efsaneleri" * serisinin şimdilik son halkası olan eski futbolcumuz. devre arasına bile gelmeden hocasını göndermek zorunda kalan, sezon içinde iki kere başkan değiştiren galatasaray'da muhtemelen "vefa borcu" muhabbetine ateşten gömlek bir görev almayı kabul etmiştir 2014-2015 sezonunda. istikrar ve başarıdan ziyade kendi işlerinin "tıkırında" olmasını dert eden büyüklerimizin(!) hesabına göre boka saracak sezonun tek sorumlusu olarak tepkileri üzerine çekecek, ölmeyip sağ kalan büyüklerimiz sezon sonu tekrardan bir hal çaresi bulacaktı. tıpkı lig sonuncusundan beş yedikten sonra tereddüt etmeden imza atıp sezon sonu çingene lakabıyla gönderilen büyük kaptan bülent korkmaz gibi, "galatasaray ne zaman kötü, hagi burda" diyen commandante gibi...
ama işte galatasaray en çok kendine inanmayanları göt etmeyi sever ya, evdeki hesap çarşıya uymadı. emanetçi hocanın çok karışmadığı, prandelli prangasından da kurtulmuş takım bir şekilde kazanmaya başladı. bu çıkış rakiplerin de geri durmasıyla üç kupa olarak geri döndü. hal böyle olunca zaten pek bir planı olmayan büyüklerimiz için yine müthiş bir fırsat doğdu. "üç kupalı takım" zırhının arkasına saklanıp durdular, yetmediği yerlerde "emanetçi hoca"yı da okların önüne attılar...
tabi yeni sezon başlayınca takke düştü, kel göründü. büyüklerimizin(!) geçen sezon uğraşmak zorunda kalacağı olaylar bir sezon gecikmeli olarak yaşanmaya başladı. hamza hamzaoğlu aslında tek başına kıvıramayacağı bir işin altında ezilip büzülmekle meşgul şu sıralarda. büyük bir takımı yönetecek kalibrede değil tarzı lafları sevmiyorum ama, büyük takım zihniyetiyle oynayabilecek bir hoca değil. bir dolu taktik, dizilim ve benzeri hataların birebir sorumlusu olsa da; büyük resme bakılınca aslında bir fedai olarak tezat bir şekilde belki de en masum olan.
suçsuz değil, en masum...
ama işte galatasaray en çok kendine inanmayanları göt etmeyi sever ya, evdeki hesap çarşıya uymadı. emanetçi hocanın çok karışmadığı, prandelli prangasından da kurtulmuş takım bir şekilde kazanmaya başladı. bu çıkış rakiplerin de geri durmasıyla üç kupa olarak geri döndü. hal böyle olunca zaten pek bir planı olmayan büyüklerimiz için yine müthiş bir fırsat doğdu. "üç kupalı takım" zırhının arkasına saklanıp durdular, yetmediği yerlerde "emanetçi hoca"yı da okların önüne attılar...
tabi yeni sezon başlayınca takke düştü, kel göründü. büyüklerimizin(!) geçen sezon uğraşmak zorunda kalacağı olaylar bir sezon gecikmeli olarak yaşanmaya başladı. hamza hamzaoğlu aslında tek başına kıvıramayacağı bir işin altında ezilip büzülmekle meşgul şu sıralarda. büyük bir takımı yönetecek kalibrede değil tarzı lafları sevmiyorum ama, büyük takım zihniyetiyle oynayabilecek bir hoca değil. bir dolu taktik, dizilim ve benzeri hataların birebir sorumlusu olsa da; büyük resme bakılınca aslında bir fedai olarak tezat bir şekilde belki de en masum olan.
suçsuz değil, en masum...