13367
son zamanlarda beni gittikçe rahatsız etmeye başlamış iki problemi var.
birincisi takım savunması. tek kelime ile berbat. zaten son maçlarda oyuncuların mimiklerinden de bu konunun onları da rahatsız ettiğini anlayabiliyorsunuz. hele dün 15 eylül 2015 galatasaray atletico madrid maçında bir pozisyonda burak ile sneijder rakiplerin üstüne koştular, yine şuursuzca, tek top ile ikisi de oyundan düştü. sonra birbirlerine bakıp el açtılar. şuursuz bir pres söz konusu. özellikle burak yılmaz ve umut bulut bunu çok yapıyor. rakibin üstüne deli danalar gibi koşmak evet rakibi rahatsız eder ama takımı rahatsız etmez. sadece üstüne koştuğu futbolcuyu rahatsız eder. çeker topu, atar pası yanındaki birine. koştuğu ile kalır, kalıyor da. sürekli yapıyor burak bunları mesela, ondan sonra 80'de çektiği şut bir işe yaramıyor, nasıl yarasın ki, gücünü saçma sapan harcamışsın o zamana kadar. ben bunda hamza hoca'nın "burak koşmuyor" demeçlerinin payı olduğunu düşünüyorum hatta bence direkt sebebi bu. ilginç kafalar.
takım kısmına geçecek olursak, kaymaları yapamıyoruz. yapamıyoruz diyorum ama, yapmıyorlar ya da yaptırılmıyorlar demek daha doğrusu sanırım çünkü bu kadar bariz ve sık gerçekleşmemeli bu seviyede bir takımda. yine şuursuz koşulardan gidecek olursak. forvet koşuyor rakibin üstüne, sonra en yakın arkadaşı da koşmaya başlıyor gaza gelip, bazen bir üçüncü kişi daha katılıyor. ama bu baskı esnasında kaymalar gerçekleşmediği için rakip topu o alandan çıkardığı zaman üç kişi zaten oyundan düşüyor saçma sapan baskı yaptıkları için, takımın gerisi de kaymaları yapmadığı için büyük boşluklar veriliyor. taraftar da buna zemin hazırlıyor aslında çünkü bu koşular başladığı zaman onaylayan bir şekilde gürültü yükseliyor. olmasa keşke. kısacası galatasaray kompakt bir takım değil ve toplu hareket etmesini bilmiyor. takımda gerçek bir "dmc" yok bir defa. top rakipteyken hücum kanallarını kapatacak vesaire, yok böyle biri takımda, yaşasın içimizden halledebiliriz kafası. yaşasın 32 yaşındaki hakan balta'yı oraya koyan kafa.
ikinci mevzu. kornerler. sübhanallah kardeş demek istiyorum. şimdi bakıyorum istatistiklere, süper ligde maç başına 3.5 isabetli ve 4.8 isabetsiz olmak üzere ortalama 8 korner kullanmışız. düz hesap, sezon başından beri 32 tane korner kullanmışız. şimdi bakıyorsun takıma, yaldır yaldır top zaten oynamıyor. maç başına girdiği pozisyonlar az, o pozisyonları skora çevirme yüzdesi de sıkıntılı. ne yapsak? voila! kornerler. çalıştırsana korner organizasyonu be hoca. maç başına 8 tane korner diyor!!! bir tanesi gol olsa belki kaderin değişecek. yok, yok, yok.
birincisi takım savunması. tek kelime ile berbat. zaten son maçlarda oyuncuların mimiklerinden de bu konunun onları da rahatsız ettiğini anlayabiliyorsunuz. hele dün 15 eylül 2015 galatasaray atletico madrid maçında bir pozisyonda burak ile sneijder rakiplerin üstüne koştular, yine şuursuzca, tek top ile ikisi de oyundan düştü. sonra birbirlerine bakıp el açtılar. şuursuz bir pres söz konusu. özellikle burak yılmaz ve umut bulut bunu çok yapıyor. rakibin üstüne deli danalar gibi koşmak evet rakibi rahatsız eder ama takımı rahatsız etmez. sadece üstüne koştuğu futbolcuyu rahatsız eder. çeker topu, atar pası yanındaki birine. koştuğu ile kalır, kalıyor da. sürekli yapıyor burak bunları mesela, ondan sonra 80'de çektiği şut bir işe yaramıyor, nasıl yarasın ki, gücünü saçma sapan harcamışsın o zamana kadar. ben bunda hamza hoca'nın "burak koşmuyor" demeçlerinin payı olduğunu düşünüyorum hatta bence direkt sebebi bu. ilginç kafalar.
takım kısmına geçecek olursak, kaymaları yapamıyoruz. yapamıyoruz diyorum ama, yapmıyorlar ya da yaptırılmıyorlar demek daha doğrusu sanırım çünkü bu kadar bariz ve sık gerçekleşmemeli bu seviyede bir takımda. yine şuursuz koşulardan gidecek olursak. forvet koşuyor rakibin üstüne, sonra en yakın arkadaşı da koşmaya başlıyor gaza gelip, bazen bir üçüncü kişi daha katılıyor. ama bu baskı esnasında kaymalar gerçekleşmediği için rakip topu o alandan çıkardığı zaman üç kişi zaten oyundan düşüyor saçma sapan baskı yaptıkları için, takımın gerisi de kaymaları yapmadığı için büyük boşluklar veriliyor. taraftar da buna zemin hazırlıyor aslında çünkü bu koşular başladığı zaman onaylayan bir şekilde gürültü yükseliyor. olmasa keşke. kısacası galatasaray kompakt bir takım değil ve toplu hareket etmesini bilmiyor. takımda gerçek bir "dmc" yok bir defa. top rakipteyken hücum kanallarını kapatacak vesaire, yok böyle biri takımda, yaşasın içimizden halledebiliriz kafası. yaşasın 32 yaşındaki hakan balta'yı oraya koyan kafa.
ikinci mevzu. kornerler. sübhanallah kardeş demek istiyorum. şimdi bakıyorum istatistiklere, süper ligde maç başına 3.5 isabetli ve 4.8 isabetsiz olmak üzere ortalama 8 korner kullanmışız. düz hesap, sezon başından beri 32 tane korner kullanmışız. şimdi bakıyorsun takıma, yaldır yaldır top zaten oynamıyor. maç başına girdiği pozisyonlar az, o pozisyonları skora çevirme yüzdesi de sıkıntılı. ne yapsak? voila! kornerler. çalıştırsana korner organizasyonu be hoca. maç başına 8 tane korner diyor!!! bir tanesi gol olsa belki kaderin değişecek. yok, yok, yok.