35
içi boş olan mekanize şekilde atılan slogan.
son günlerde artan şehit haberlerine her gün bakıp hayıflanıyordum kendi kendime. üzülüyordum aileler için sabır diliyordum. onlar için üzüldüğümü düşünüyormuşum aslında. bugün 8 askerimiz şehit edilmiş hain bir saldırıda. ben bunu hastanemizdeki arkadaşımızın attığı mesaj sonucu öğrendim, şehitlerden biri başka bir mesai arkadaşımızın amcaoğlu. aradım hemen başın sağ olsun diyebilmek için, meşgul tabii telefonu. sonra döndü bana, abi diyebildim sadece.
- abi
+ hocam
- abi ne denir bilemiyorum(sesim iyice çatallandı) böyle bir durumda, başın sağ olsun, vatan sağ olsun çok anlamsız geliyor bana.
+ hocam ne istediler 20 yaşındaki çocuktan.
cümlenin sonunda ağladık ikimizde hıçkırarak; abi, yapabileceğimiz ne varsa çekinme, maddi- manevi ne olursa dedim. bir yandan ağlayıp diğer yandan veryansın ediyoruz. 'hocam allah razı olsun, görüyorsunuz ateş düştüğü yeri yakıyor' diyebildi.
kapatmadan önce şehitlik mertebesinden bahsedebildim hıçkırırak ama biliyorum bir anlam ifade etmiyor bu durum, farkındayım çaresizliğimizin, umutsuzluğumuzun. 20 yaşında daha, bana ilk haberi veren arkadaştan küçük. biz tüm hastane olarak ona çocuk muamelesi yaparken, güvenemezken, bir anne, bir baba yavrusunu toprağa verecek. ve biz saçma sapan sloganlarla, saçma sapan argümanlarla vatan sağ olsun, başımız sağ olsun, şehitlik en güzel mertebe martavallarını okuyacağız o ailenin yüzüne. anne oğluyla birlikte kendini de toprağa verecek, baba gururlu gözükecek, ama o haberin geldiği dakikada zaten öldü. ve biz burda saçma sapan argümanlarımızın içinde, sağ duyu kasıp bir süre sonra unutacağız. siyasiler o pislik yuvası ağızlarından aynı argümanları düşürmeyecekler, oy telaşesine düşecekler. ve o ateşin düştüğü haneler her gün yanacak, kül olacak, uykuda belki soğuyacaklar biraz ama her sabah yanıp, her akşam kül olacaklar. benim tanımadığım birisiydi, mesai arkadaşım amcaoğlu, ama emin olun bir nebzede olsa acılarına ortak oldum, 'hocam ne istediler 20 yaşındaki çocuktan' cümlesini hayatım boyunca unutabileceğimi sanmıyorum ve yine emin olun şuanda vatan sağ olsun, başınız sağ olsun ve şehitlik mertebesinin önemini vurgulayan sözleri duyduğumda öfkem ve üzüntüm katlanıyor. keşke elimde imkanım olsa, şuanda tüm ülkeyi ayağa kaldırabilsem, keşke bu olayların kökünü halk olarak kazıyabilsek. ama 1 gün sonra gazete manşetlerinde yer alacak bir haber olacak bu şehit haberleri.
ne diyeyim allah başka ocaklara bu ateşin düşmesine izin vermesin, 20 yaşındaki çocuklar önlerindeki hayatı yaşayabilsinler...
son günlerde artan şehit haberlerine her gün bakıp hayıflanıyordum kendi kendime. üzülüyordum aileler için sabır diliyordum. onlar için üzüldüğümü düşünüyormuşum aslında. bugün 8 askerimiz şehit edilmiş hain bir saldırıda. ben bunu hastanemizdeki arkadaşımızın attığı mesaj sonucu öğrendim, şehitlerden biri başka bir mesai arkadaşımızın amcaoğlu. aradım hemen başın sağ olsun diyebilmek için, meşgul tabii telefonu. sonra döndü bana, abi diyebildim sadece.
- abi
+ hocam
- abi ne denir bilemiyorum(sesim iyice çatallandı) böyle bir durumda, başın sağ olsun, vatan sağ olsun çok anlamsız geliyor bana.
+ hocam ne istediler 20 yaşındaki çocuktan.
cümlenin sonunda ağladık ikimizde hıçkırarak; abi, yapabileceğimiz ne varsa çekinme, maddi- manevi ne olursa dedim. bir yandan ağlayıp diğer yandan veryansın ediyoruz. 'hocam allah razı olsun, görüyorsunuz ateş düştüğü yeri yakıyor' diyebildi.
kapatmadan önce şehitlik mertebesinden bahsedebildim hıçkırırak ama biliyorum bir anlam ifade etmiyor bu durum, farkındayım çaresizliğimizin, umutsuzluğumuzun. 20 yaşında daha, bana ilk haberi veren arkadaştan küçük. biz tüm hastane olarak ona çocuk muamelesi yaparken, güvenemezken, bir anne, bir baba yavrusunu toprağa verecek. ve biz saçma sapan sloganlarla, saçma sapan argümanlarla vatan sağ olsun, başımız sağ olsun, şehitlik en güzel mertebe martavallarını okuyacağız o ailenin yüzüne. anne oğluyla birlikte kendini de toprağa verecek, baba gururlu gözükecek, ama o haberin geldiği dakikada zaten öldü. ve biz burda saçma sapan argümanlarımızın içinde, sağ duyu kasıp bir süre sonra unutacağız. siyasiler o pislik yuvası ağızlarından aynı argümanları düşürmeyecekler, oy telaşesine düşecekler. ve o ateşin düştüğü haneler her gün yanacak, kül olacak, uykuda belki soğuyacaklar biraz ama her sabah yanıp, her akşam kül olacaklar. benim tanımadığım birisiydi, mesai arkadaşım amcaoğlu, ama emin olun bir nebzede olsa acılarına ortak oldum, 'hocam ne istediler 20 yaşındaki çocuktan' cümlesini hayatım boyunca unutabileceğimi sanmıyorum ve yine emin olun şuanda vatan sağ olsun, başınız sağ olsun ve şehitlik mertebesinin önemini vurgulayan sözleri duyduğumda öfkem ve üzüntüm katlanıyor. keşke elimde imkanım olsa, şuanda tüm ülkeyi ayağa kaldırabilsem, keşke bu olayların kökünü halk olarak kazıyabilsek. ama 1 gün sonra gazete manşetlerinde yer alacak bir haber olacak bu şehit haberleri.
ne diyeyim allah başka ocaklara bu ateşin düşmesine izin vermesin, 20 yaşındaki çocuklar önlerindeki hayatı yaşayabilsinler...