4365
kendisinden bu transfer döneminde beklenen, ayaklarının yere sağlam basmasıydı. bu takımın daha önceki şampiyonlar gibi top oynayarak şampiyon olmadığını fark etmesiydi. şampiyonlar ligi'ndeki facianın aynı kadrodan geldiğini ve avrupa'daki başarıya bu kulübün çok önem verdiğini fark etmesiydi.
ama o ne yaptı? gurura kapıldı, devrimci düşüncelerden vazgeçip statükoyu seçti. evlatlarım diyerek galatasaray'a zarar veren futbolcuları korudu. yabancı sınırının eskisi gibi engel olmadığı bir ülkede sanki yabancı sınırı varmış gibi hareket etti. evlatlarına forma şansı vereceğini tatlı rekabet gibi komik sözlerle vurguladı. podolski'yi taraftarın, carole ve rodriguez'i yönetimin ısrarıyla kabul etti. kendi istediği jem ve bilal'e ise hemen forma şansı verdi. oyuncular arasında ayrım yaptığını en azından taraftara hissettirdi. takımda disiplinsiz hareket yapan futbolcuların sayısı çoğaldı. takımın oynadığı toptan 1 tane taraftar bile memnun değil. tüm bunları üst üste toplayın ve hamza hoca'nın fotoğrafını çekin. ortada 3 kupalı bir hocanın karizmasını maalesef göremeyeceksiniz. hocanın durumu mö 3. yüzyılda yaşayan pirus'un durumu gibi. savaşı kazanıyor ama yıkıcı büyüklükte, ordusunu kırdırarak bir zafer kazanmış oluyor. yani zaferin bir geleceği olmuyor, hamza hoca'nın durumu da böyle, kupalarının geleceğe bir getirisi yok.
hamza hoca'nın başarısız olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. ancak hocayı taraftar göndermeyecek. o çok güvendiği sabri, umut, burak ve olcan'ın performansı takımdan gönderecek. hocada öngörü denilen özellik yani en kötüyü düşünüp b planı hazırlama işi koca bir sıfır olduğundan futbolcular ve yönetim tarafından kuyusunun kazıldığını fark etmeyecek bile. fark ettiğinde ise çoktan ağlamış olacak.
inşallah tavırlarında 180 derece bir değişiklik yapıp hem bizleri sevindirir hem de yanıltır.
ama o ne yaptı? gurura kapıldı, devrimci düşüncelerden vazgeçip statükoyu seçti. evlatlarım diyerek galatasaray'a zarar veren futbolcuları korudu. yabancı sınırının eskisi gibi engel olmadığı bir ülkede sanki yabancı sınırı varmış gibi hareket etti. evlatlarına forma şansı vereceğini tatlı rekabet gibi komik sözlerle vurguladı. podolski'yi taraftarın, carole ve rodriguez'i yönetimin ısrarıyla kabul etti. kendi istediği jem ve bilal'e ise hemen forma şansı verdi. oyuncular arasında ayrım yaptığını en azından taraftara hissettirdi. takımda disiplinsiz hareket yapan futbolcuların sayısı çoğaldı. takımın oynadığı toptan 1 tane taraftar bile memnun değil. tüm bunları üst üste toplayın ve hamza hoca'nın fotoğrafını çekin. ortada 3 kupalı bir hocanın karizmasını maalesef göremeyeceksiniz. hocanın durumu mö 3. yüzyılda yaşayan pirus'un durumu gibi. savaşı kazanıyor ama yıkıcı büyüklükte, ordusunu kırdırarak bir zafer kazanmış oluyor. yani zaferin bir geleceği olmuyor, hamza hoca'nın durumu da böyle, kupalarının geleceğe bir getirisi yok.
hamza hoca'nın başarısız olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. ancak hocayı taraftar göndermeyecek. o çok güvendiği sabri, umut, burak ve olcan'ın performansı takımdan gönderecek. hocada öngörü denilen özellik yani en kötüyü düşünüp b planı hazırlama işi koca bir sıfır olduğundan futbolcular ve yönetim tarafından kuyusunun kazıldığını fark etmeyecek bile. fark ettiğinde ise çoktan ağlamış olacak.
inşallah tavırlarında 180 derece bir değişiklik yapıp hem bizleri sevindirir hem de yanıltır.