12765
herkes tutturmuş bir porto modeli gidiyor. ben de fikrimi belirteyim. geçenlerde fernandao muslera için 35 milyon euro gibi bir rakam geçiyordu, ama doğru ama yanlış. ki muhtemelen bizim sallamasyon medyanın şişirmesidir. gerçekmiş gibi kabul ederek üç beş bir şey demek istiyorum.
dünya üzerinde bu kadar yüksek bonservis bedelleriyle transfer olan oyuncular olmasına rağmen kaleciler için böylesine teklifler pek gelmiyor. hele ki türk takımlarının en fazla bonservisi arda, ba, balic gibi oyuncular üzerinde 20 milyon euro'yu geçmeyen bedellerle kazandıklarını düşünürsek inanılmaz bir rakam olarak gözüküyor. normal bir takım, normal bir yönetici zaten bu teklifi kabul eder. ben de ederdim.
ancak galatasaray kulübünde öyle bir şey var ki, hangi yönetim, hangi başkan, antrenör olursa olsun bu kulübün ağzına sıçmayı istisnasız hepsi becerebiliyor. şimdi diyelim 35 milyon euro geldi, bu paranın kaçta kaçı bütçeye gelecek? transfer bütçesine ayrılan miktar me olacak? indiragandi yapacak kan emiciler ne kadar cukkalayacaklar? biz uefa kupası zaferinden 2 sene bile geçmeden şampiyon kadronun anasını siktik, kiralık oyuncular alacak kadar bütçeyi mahvettik. ribery parasını alamadı kontratını feshetti, az daha song da gidiyordu. bu işin gayrı resmi kısmı. ayrıca demek muslera gitti, onun yerine bırak muslera kadar bir kaleci, volkan kadar, ne bileyim onur kadar bile bir kaleci alacaklarına inanmıyorum, ki özellikle şu andaki yönetimden. bu da işin teknik kısmı.
ne zaman gerçekten profesyonel ve takımı düşünen adamlar başımıza gelir, o zaman böyle transferleri yapabiliriz, yerlerini de bir şekilde doldurabiliriz. porto morto diyorlar, öyle porto olmak da kolay değil, şu an porto'nun satılamayacak bir tane oyuncusu yok, bırak oyuncuyu, adamlar teknik direktörden bile para kazanabiliyorlar. porto'nun yaptığı da özellikle gayrimenkul sektöründe olanların çokça yaptığı al-işlet-devret modeli gibi bir şey. çekirdekten al, oyuncuya teknik ve mental eğitimi ver, takıma monte et ve yıldız yap. sonra da 20-30 neyse yolla.
porto modeli diyoruz, hanginiz porto'nun uluslararası çapta 250 küsür tane gözlemcisi olduğunu biliyor? jorge mendez başta olmak üzere bu piyasaya hakim kaç tane menajerle çalıştığını biliyor musunuz? başta porto ve benfica, bugün racing club takımının 18 yaş altı takımının listesini kendi takımları gibi biliyorlar. hem de oyuncuların doğum tarihi, mevkisi, boy-kilo bilgileri, hatta ve hatta bu yaş kategorilerinde ve uyruğunu taşıdığı milli takımın alt yaş kategorilerinde kaç kere maça çıktığı, gol ve dakika sayılarına kadar. aynı bilgileri bahia, figueirense, parana, arsenal sarandi, newell's old boys, cerro porteno, defensor sporting takımından da alıyorlar. yani bu adamlar güney amerika piyasasına sizin hard diskinizdeki oyunlarınız, filmleriniz, kişisel dökümanlarınız kadar hakimler.
benfica'da anderson talisca diye bir futbolcu var 1994 doğumlu, duymuşsunuzdur herhalde. temmuz 2014'te benfica takımına katıldı bu çocuk. 4 milyon euro da bonservis ödendi kendisi adına. bu çocuk ilk profesyonel maçına bahia forması ile 2013 yılında çıktı. yaklaşık 15-20 karşılaşmada forma giydikten sonra ilk yaz transfer döneminde transfer oldu yani. peki sadece bir sene a takımda forma giymiş, hem de bunu da çoğunluğu sonradan oyuna dahil olmak üzere olan bir futbolcuya vermek ne kadar riskli? işte burada başta jorge jesus'un, sonra da benfica scoutlarının ve transfer komitesinin bu detaylı araştırmaları devreye giriyor. bu çocuk brezilya u19 takımının sürekli oynayan oyuncularından biriydi. aynı zamanda kendi takımının alt yaş kategorilerinde sürekli istikrarlı olarak göze çarpan bir ismiydi. benfica'ya transferinin yaklaşık 3-4 ay sonrasında ise brezilya a milli takım kadrosuna çağrıldı ve türkiye ile oynanan hazırlık maçının maç kadrosunda yer aldı. brezilya'nın olimpiyat oyunları kadrosuna da çağrıldı. demek ki benfica deyim yerindeyse inciğine cinciğine kadar araştırdığı oyuncunun meyvelerini toplamış, toplamaya da devam ediyor. 4 milyon euro verdiği oyuncusu şu an piyasa değeri 10 milyon euro olarak gözüküyor, ve bonservis fesih bedeli de 30 milyon euro'nun üzerinde. muhtemelen bu sezon adını daha da fazla duyacağız. arsenal, chelsea, valencia, dortmund gibi takımların transfer listesinde olacak, muhtemelen 2-3 seneye de yaklaşık arda'nın barcelona'ya transfer olduğu ücret kadar da bir fiyata portekiz kulübüne yüklü bir bonservis bedeli bırakacak.
dürüst olalım, bu model için çok tecrübesiz, sabırsız ve dahası, çok bilgisiziz. bunu taraftar bazında demiyorum, malesef yönetimsel ve idari anlamda söylüyorum. bunu biz beceremeyip elimize yüzümüze bulaştırırız. baksanıza, daha bruma gibi bir projeyi bile yok pahasına elden çıkarıyoruz. hem de daha önce hiçbir zaman göremediğimiz bir yabancı futbolcu serbestisi gelmişken! bruma için uzun uzun yazmayacağım, fakat söylemek istediğim şey şu, eğer sociedad bonservisi alırsa biz bu projenin sonucunu başarısız mı başarılı mı olduğunu asla öğrenemeyeceğiz. sociedad bu adamın bonservisini alırsa ve bruma orada gerçekten kendini gösterir ve 25-30 milyona transfer olursa biz başımızı avucumuzun arasına mı alacağız? ya da tam tersi, bruma'yı aldıktan sonra başarısız bir çizgide gider, 1-2 milyona portekiz takımlarına geri yollarsa biz 'iyi ki elimizden çıkarmışız' mı diyeceğiz? hayır bu çok yanlış. bruma'nın oradaki kariyer ve performans çizgisiyle buradaki durumu elma ile armut gibi olacak. her takım aynı değil ki, bruma'nın orada bulacağı/bulamayacağı imkanlar ile buradaki imkanlar çok farklı olacak haliyle. her ne şekilde olursa olsun bu çocuk yabancı oyuncu baskısını hissetmeyeceği bir sezonu hak etmişti. her ne şekilde olursa olsun şampiyon kadronun as oyuncusuydu bruma. hamza hoca o sınırlamada iyi dayandı, ancak şimdi kolayca vazgeçti. bilmiyorum, belki de bizim bilmediğimiz şeyler var oyuncu ile alakalı, belki de kendisi ayrılmak istemiştir. sadece bu durum bu oyuncunun ayrılmasını mantıklı kılıyor.
mesele porto, benfica falan olmak değil. bakın size belçika kulüplerinin yaptığı şeylerden bahsetmek istiyorum. inanılmaz bir şekilde 2000'li yılların ortalarından itibaren çıkıştalar. 5-10 sene öncesine kadar türk milli takımı ile hiçbir oyuncusunu kıyaslamazdınız değil mi? öyle bir yatırım yaptılar ki altyapılarına, şimdi anderlecht, brugge, genk gibi takımların 20 yaş altında sattığı oyuncuların haddi hesabı yok. hatta bir çoğu da medyada duyulmuyor bile. çünkü bu oyuncular büyük takımların altyapılarına, alt yaş takımlarına transfer oluyorlar. tıpkı enes ünal gibi. ancak bu takımlar brezilya'dan, arjantin'den tabiri caizse ithal hammadde işiyle uğraşmıyorlar. ülkedeki afrika kökenli oyuncular, ülkenin yerlileri 9-10 yaşından, hatta daha bile erkenden altyapıya girip öyle bir eğitime ve teknik ve mental aşılanmaya tabi tutuluyorlar ki bizim memlekette herhangi bir takım bunu uygulamıyor, göremezsiniz yani. iktisatçılar bilir, yatırım harcamaları cari dönemde incelenmez, uzun vadede değerlendirilir ve bilançoda farklı muameleye tabi tutulur. işte bu da onun gibi, adamlar yaptıkları yatırımları ileriye dönük amaçlarda kullanacakları için asla normal gözle değerlendirmiyorlar. onun içindir ki bugün belçika a milli takımında romelu lukaku, eden hazard, kevin de bruyne, toby alderweireld, thibaut courtois, christian benteke, vincent kompany gibi oyuncular oynuyor. bu adamların hepsi, ama hepsi 20 yaşından daha ufakken ülkelerini terkettiler. kimisi almanya'ya, kimisi ingiltere'ye, kimisi hollanda'ya. ve bu model o kadar sistemli ve koordineli işliyor ki, her sene bu yatırım yeni meyveler veriyor.
muslera konusuna geri dönelim. muslera bizim için gerçekten bir piyango. orta avrupa ve portekizli'ye sorsan 35 milyon euro'ya elbette gönderirler. ve gerçekten de bu teklif onlara gelir beyler. ama bize gelmez. daha önceki yıllardaki deneyimler onu gösteriyor. zaten olması gereken de satılması gerektiği. ancak galatasaray satmasın arkadaş. o para ne yazık ki galatasaray bütçesine girmeyecek çünkü. ya da şöyle diyeyim, 10-15 milyon euro'luk bir kısmı girecek. geri kalan bir 15-20 milyon da ne olur, allah bilir onu da. inanın o paranın mantıklı değerlendirileceğini bilsem arkasına bile bakmadan satmasını isterim. hem 35 milyon euro'ya kaç tane kaleci transfer olmuş ki?
dünya üzerinde bu kadar yüksek bonservis bedelleriyle transfer olan oyuncular olmasına rağmen kaleciler için böylesine teklifler pek gelmiyor. hele ki türk takımlarının en fazla bonservisi arda, ba, balic gibi oyuncular üzerinde 20 milyon euro'yu geçmeyen bedellerle kazandıklarını düşünürsek inanılmaz bir rakam olarak gözüküyor. normal bir takım, normal bir yönetici zaten bu teklifi kabul eder. ben de ederdim.
ancak galatasaray kulübünde öyle bir şey var ki, hangi yönetim, hangi başkan, antrenör olursa olsun bu kulübün ağzına sıçmayı istisnasız hepsi becerebiliyor. şimdi diyelim 35 milyon euro geldi, bu paranın kaçta kaçı bütçeye gelecek? transfer bütçesine ayrılan miktar me olacak? indiragandi yapacak kan emiciler ne kadar cukkalayacaklar? biz uefa kupası zaferinden 2 sene bile geçmeden şampiyon kadronun anasını siktik, kiralık oyuncular alacak kadar bütçeyi mahvettik. ribery parasını alamadı kontratını feshetti, az daha song da gidiyordu. bu işin gayrı resmi kısmı. ayrıca demek muslera gitti, onun yerine bırak muslera kadar bir kaleci, volkan kadar, ne bileyim onur kadar bile bir kaleci alacaklarına inanmıyorum, ki özellikle şu andaki yönetimden. bu da işin teknik kısmı.
ne zaman gerçekten profesyonel ve takımı düşünen adamlar başımıza gelir, o zaman böyle transferleri yapabiliriz, yerlerini de bir şekilde doldurabiliriz. porto morto diyorlar, öyle porto olmak da kolay değil, şu an porto'nun satılamayacak bir tane oyuncusu yok, bırak oyuncuyu, adamlar teknik direktörden bile para kazanabiliyorlar. porto'nun yaptığı da özellikle gayrimenkul sektöründe olanların çokça yaptığı al-işlet-devret modeli gibi bir şey. çekirdekten al, oyuncuya teknik ve mental eğitimi ver, takıma monte et ve yıldız yap. sonra da 20-30 neyse yolla.
porto modeli diyoruz, hanginiz porto'nun uluslararası çapta 250 küsür tane gözlemcisi olduğunu biliyor? jorge mendez başta olmak üzere bu piyasaya hakim kaç tane menajerle çalıştığını biliyor musunuz? başta porto ve benfica, bugün racing club takımının 18 yaş altı takımının listesini kendi takımları gibi biliyorlar. hem de oyuncuların doğum tarihi, mevkisi, boy-kilo bilgileri, hatta ve hatta bu yaş kategorilerinde ve uyruğunu taşıdığı milli takımın alt yaş kategorilerinde kaç kere maça çıktığı, gol ve dakika sayılarına kadar. aynı bilgileri bahia, figueirense, parana, arsenal sarandi, newell's old boys, cerro porteno, defensor sporting takımından da alıyorlar. yani bu adamlar güney amerika piyasasına sizin hard diskinizdeki oyunlarınız, filmleriniz, kişisel dökümanlarınız kadar hakimler.
benfica'da anderson talisca diye bir futbolcu var 1994 doğumlu, duymuşsunuzdur herhalde. temmuz 2014'te benfica takımına katıldı bu çocuk. 4 milyon euro da bonservis ödendi kendisi adına. bu çocuk ilk profesyonel maçına bahia forması ile 2013 yılında çıktı. yaklaşık 15-20 karşılaşmada forma giydikten sonra ilk yaz transfer döneminde transfer oldu yani. peki sadece bir sene a takımda forma giymiş, hem de bunu da çoğunluğu sonradan oyuna dahil olmak üzere olan bir futbolcuya vermek ne kadar riskli? işte burada başta jorge jesus'un, sonra da benfica scoutlarının ve transfer komitesinin bu detaylı araştırmaları devreye giriyor. bu çocuk brezilya u19 takımının sürekli oynayan oyuncularından biriydi. aynı zamanda kendi takımının alt yaş kategorilerinde sürekli istikrarlı olarak göze çarpan bir ismiydi. benfica'ya transferinin yaklaşık 3-4 ay sonrasında ise brezilya a milli takım kadrosuna çağrıldı ve türkiye ile oynanan hazırlık maçının maç kadrosunda yer aldı. brezilya'nın olimpiyat oyunları kadrosuna da çağrıldı. demek ki benfica deyim yerindeyse inciğine cinciğine kadar araştırdığı oyuncunun meyvelerini toplamış, toplamaya da devam ediyor. 4 milyon euro verdiği oyuncusu şu an piyasa değeri 10 milyon euro olarak gözüküyor, ve bonservis fesih bedeli de 30 milyon euro'nun üzerinde. muhtemelen bu sezon adını daha da fazla duyacağız. arsenal, chelsea, valencia, dortmund gibi takımların transfer listesinde olacak, muhtemelen 2-3 seneye de yaklaşık arda'nın barcelona'ya transfer olduğu ücret kadar da bir fiyata portekiz kulübüne yüklü bir bonservis bedeli bırakacak.
dürüst olalım, bu model için çok tecrübesiz, sabırsız ve dahası, çok bilgisiziz. bunu taraftar bazında demiyorum, malesef yönetimsel ve idari anlamda söylüyorum. bunu biz beceremeyip elimize yüzümüze bulaştırırız. baksanıza, daha bruma gibi bir projeyi bile yok pahasına elden çıkarıyoruz. hem de daha önce hiçbir zaman göremediğimiz bir yabancı futbolcu serbestisi gelmişken! bruma için uzun uzun yazmayacağım, fakat söylemek istediğim şey şu, eğer sociedad bonservisi alırsa biz bu projenin sonucunu başarısız mı başarılı mı olduğunu asla öğrenemeyeceğiz. sociedad bu adamın bonservisini alırsa ve bruma orada gerçekten kendini gösterir ve 25-30 milyona transfer olursa biz başımızı avucumuzun arasına mı alacağız? ya da tam tersi, bruma'yı aldıktan sonra başarısız bir çizgide gider, 1-2 milyona portekiz takımlarına geri yollarsa biz 'iyi ki elimizden çıkarmışız' mı diyeceğiz? hayır bu çok yanlış. bruma'nın oradaki kariyer ve performans çizgisiyle buradaki durumu elma ile armut gibi olacak. her takım aynı değil ki, bruma'nın orada bulacağı/bulamayacağı imkanlar ile buradaki imkanlar çok farklı olacak haliyle. her ne şekilde olursa olsun bu çocuk yabancı oyuncu baskısını hissetmeyeceği bir sezonu hak etmişti. her ne şekilde olursa olsun şampiyon kadronun as oyuncusuydu bruma. hamza hoca o sınırlamada iyi dayandı, ancak şimdi kolayca vazgeçti. bilmiyorum, belki de bizim bilmediğimiz şeyler var oyuncu ile alakalı, belki de kendisi ayrılmak istemiştir. sadece bu durum bu oyuncunun ayrılmasını mantıklı kılıyor.
mesele porto, benfica falan olmak değil. bakın size belçika kulüplerinin yaptığı şeylerden bahsetmek istiyorum. inanılmaz bir şekilde 2000'li yılların ortalarından itibaren çıkıştalar. 5-10 sene öncesine kadar türk milli takımı ile hiçbir oyuncusunu kıyaslamazdınız değil mi? öyle bir yatırım yaptılar ki altyapılarına, şimdi anderlecht, brugge, genk gibi takımların 20 yaş altında sattığı oyuncuların haddi hesabı yok. hatta bir çoğu da medyada duyulmuyor bile. çünkü bu oyuncular büyük takımların altyapılarına, alt yaş takımlarına transfer oluyorlar. tıpkı enes ünal gibi. ancak bu takımlar brezilya'dan, arjantin'den tabiri caizse ithal hammadde işiyle uğraşmıyorlar. ülkedeki afrika kökenli oyuncular, ülkenin yerlileri 9-10 yaşından, hatta daha bile erkenden altyapıya girip öyle bir eğitime ve teknik ve mental aşılanmaya tabi tutuluyorlar ki bizim memlekette herhangi bir takım bunu uygulamıyor, göremezsiniz yani. iktisatçılar bilir, yatırım harcamaları cari dönemde incelenmez, uzun vadede değerlendirilir ve bilançoda farklı muameleye tabi tutulur. işte bu da onun gibi, adamlar yaptıkları yatırımları ileriye dönük amaçlarda kullanacakları için asla normal gözle değerlendirmiyorlar. onun içindir ki bugün belçika a milli takımında romelu lukaku, eden hazard, kevin de bruyne, toby alderweireld, thibaut courtois, christian benteke, vincent kompany gibi oyuncular oynuyor. bu adamların hepsi, ama hepsi 20 yaşından daha ufakken ülkelerini terkettiler. kimisi almanya'ya, kimisi ingiltere'ye, kimisi hollanda'ya. ve bu model o kadar sistemli ve koordineli işliyor ki, her sene bu yatırım yeni meyveler veriyor.
muslera konusuna geri dönelim. muslera bizim için gerçekten bir piyango. orta avrupa ve portekizli'ye sorsan 35 milyon euro'ya elbette gönderirler. ve gerçekten de bu teklif onlara gelir beyler. ama bize gelmez. daha önceki yıllardaki deneyimler onu gösteriyor. zaten olması gereken de satılması gerektiği. ancak galatasaray satmasın arkadaş. o para ne yazık ki galatasaray bütçesine girmeyecek çünkü. ya da şöyle diyeyim, 10-15 milyon euro'luk bir kısmı girecek. geri kalan bir 15-20 milyon da ne olur, allah bilir onu da. inanın o paranın mantıklı değerlendirileceğini bilsem arkasına bile bakmadan satmasını isterim. hem 35 milyon euro'ya kaç tane kaleci transfer olmuş ki?