12655
futbol takımımızda önümüzdeki sene 28 kişilik kadroda yer alacak oyuncularımız, yaşları ve kontrat bitişleri aşağıdaki gibidir. buraya çer çöp (eray,ontivero vb..) ve gitmesi muhtemel isimleri (sercan, umut, furkan vb..) yazmadım.
kaleci :
muslera 29 yaşında (2018)
defans:
sabri:31 (2017)
chedjou:30 (2017
hakan:32 (2016)
dany: 29 (2017)
semih: 24 (2018)
koray: 21 (2018)
telles: 23 (2018
tarık: 24 (2018)
orta saha:
sneijder:31 (2016)
selçuk: 30 (2019)
melo: 32 (2016)
hamit: 33 (2016)
dzemaili:29 (2017)
bilal:32 (2017)
yekta:30 (2017)
olcan:30 (2018)
emre:24 (2016)
yasin: 28 (2018)
sinan:21 (2019)
forvet:
burak:30 (2019)
umut:32 (2017)
podolski:30 (2019
şimdi baktığımızda arkadaşlar hiç transfer yapılmazsa muhtemel 11'imizin yaş ortalaması yaklaşık 28,9. bu da semih ve telles sayesinde. o iki ismi çıkarırsak direk 30,1'e çıkıyor. bu ne demek diye bakarsak iki sene sonra ilk 11'in 9 oyuncusu yani takımın %82'si 32 yaş ortalamasına sahip olacak ve en az 5-6 as oyuncumuzun işi bitmiş olacak. hem kontrat hem de yeterlilik olarak. galatasaray da olsan bir transfer döneminde 5-6 hatta daha fazla ilk 11 oyuncusu transfer edemezsin. buna ne paran yeter, ne de gelecek oyuncularla bir takım kurabilirsin. takım alışana kadar zaten atı alan üsküdarı geçer.
en ideal yaş grubu futbolcu için 24-28 aralığıdır. yeterince tecrübeli ama hala genç bizde ise bu yaş grubundaki oyuncu sayımız 0 yazıyla sıfır. ya çok genç ya çok yaşlıyız. gerçekten süper bir kadro mühendisliği. ne diyorduk, takımımız yaşlı. şimdi oyuncun yaşlı olabilir ama gattuso gibi ne bileyim okan buruk gibi seridir, o zaman idare eder. ama bizim orta saha ve defansa baktığında sabri hariç seri oyuncumuz yok. selçuk-melo-yasin-hamit-sneijder-podolski hepsi alan kapatan, pozisyon bilgileri yüksek ama fiziki olarak seri olmayan oyuncular. e böyle olursa ne olur dersek:
cl'de anderletle oynarsın. adamlar bir tempo yapar, senin oyuncuların o tempoya cevap veremez, yarı kalitende, yarı yaşındaki bebeler seni yener. dortmund bir tempo yapar, senin biraz daha üst kalitendeki adamlar gelir gider 4 atar. arsenali söylemiyorum bile. yani bizim asıl sorunumuz oyuncuların kalitesizliği değil, modern futbolun gerekliliği olan tempoyu yapamamamız. bu oyuncu grubuyla da uzun bir süre daha yapamayız. yaş arttıkça bu daha da kötüye gidecek tabi ki. he anamızın ligi için zaten temposuz bok gibi futbol oynandığından az çok yetiyor. ama edirneden ötesinde bu sene de elimize verip gönderme ihtimalleri çok fazla.
bu demek değil ki 11 oyuncun da tempolu olacak. hayır tabi, ön liberodaki adamın tempolu olacak, kanatların en az birisi (podolski olamayacağına göre sağ açık) olacak ve mümkünse beklerin. demek ki bizim çok acil olarak tempolu bir ön libero ve sağ açık ihtiyacımız var. sağ bek de lazım olduğuna göre alınacak isimlerin mümkünse 24-28 aralığında (24'e daha yakın) ve enerjik olması lazım.
peki bu yaz dönemine bakalım. gelenler bilal (32), podolski (30) yaşlı, ağır ve temposuz isimler. tam olarak ihtiyacımız değil ne yazık ki. gündemdeki isimler huntelar (32) ve maxi (31) derken şaka gibi bir yaş ortalamasına doğru ilerliyoruz. tekrar dediğim gibi bu yaz dönemi çok ama çok önemli. bu sene yaş ortalamasını düşüremezsek iki sene sonra sil baştan bir takım kurmak zorunda kalacağız.
campell gibi, brugge'lu sağ bek gibi, song gibi ( bu isimler demiyorum, bu tarzdaki birileri) gelmesi gerekirken hala 30'luk isimlere yönelmek çok hatalı. tabi işin bir de ekonomik boyutu var. şu sıralar yoğunum yazamadım ama bir gün oturup yazacağım. son 10-15 senedeki transfer ettiğimiz isimler, kaç para bonservis ödedik ve bu isimlere ne oldu. resmen paraları havaya savuruyoruz. bir daha transfer olamayacak, son transferinde vurgun peşinde koşan adamlara yöneliyoruz hep. bu yüzden de harcadığımız bonservis paralarını geri alamıyoruz ve kulüp hep borç içinde.
velhasılı kelam, çok ama çok önemli bir transfer dönemindeyiz. sadece önümüzdeki senenin değil, takımın geleceğinin şekilleneceği bir yaz dönemi olacak. hamza hocayla cüneyt kaptan ya iyice azalan güvenlerini tamamen bitirecekler ya da varmış bir bildikleri diye hepimiz alkışlayacağız. gidişat pek iyi değil ama ne yazık ki. hele bir de jem paul'u falan alırlarsa aman diyeyim yani.
tempo olarak bütün avrupanın gerisindeyiz ama enseyi karartmaya gerek yok. doğru analiz yapalım ki, yapacağımız planlar doğru olsun, düzgün iş yapabilelim. sözlükten iki üç kişi gidip bi el mi atsak bu işe bilemedim.
kaleci :
muslera 29 yaşında (2018)
defans:
sabri:31 (2017)
chedjou:30 (2017
hakan:32 (2016)
dany: 29 (2017)
semih: 24 (2018)
koray: 21 (2018)
telles: 23 (2018
tarık: 24 (2018)
orta saha:
sneijder:31 (2016)
selçuk: 30 (2019)
melo: 32 (2016)
hamit: 33 (2016)
dzemaili:29 (2017)
bilal:32 (2017)
yekta:30 (2017)
olcan:30 (2018)
emre:24 (2016)
yasin: 28 (2018)
sinan:21 (2019)
forvet:
burak:30 (2019)
umut:32 (2017)
podolski:30 (2019
şimdi baktığımızda arkadaşlar hiç transfer yapılmazsa muhtemel 11'imizin yaş ortalaması yaklaşık 28,9. bu da semih ve telles sayesinde. o iki ismi çıkarırsak direk 30,1'e çıkıyor. bu ne demek diye bakarsak iki sene sonra ilk 11'in 9 oyuncusu yani takımın %82'si 32 yaş ortalamasına sahip olacak ve en az 5-6 as oyuncumuzun işi bitmiş olacak. hem kontrat hem de yeterlilik olarak. galatasaray da olsan bir transfer döneminde 5-6 hatta daha fazla ilk 11 oyuncusu transfer edemezsin. buna ne paran yeter, ne de gelecek oyuncularla bir takım kurabilirsin. takım alışana kadar zaten atı alan üsküdarı geçer.
en ideal yaş grubu futbolcu için 24-28 aralığıdır. yeterince tecrübeli ama hala genç bizde ise bu yaş grubundaki oyuncu sayımız 0 yazıyla sıfır. ya çok genç ya çok yaşlıyız. gerçekten süper bir kadro mühendisliği. ne diyorduk, takımımız yaşlı. şimdi oyuncun yaşlı olabilir ama gattuso gibi ne bileyim okan buruk gibi seridir, o zaman idare eder. ama bizim orta saha ve defansa baktığında sabri hariç seri oyuncumuz yok. selçuk-melo-yasin-hamit-sneijder-podolski hepsi alan kapatan, pozisyon bilgileri yüksek ama fiziki olarak seri olmayan oyuncular. e böyle olursa ne olur dersek:
cl'de anderletle oynarsın. adamlar bir tempo yapar, senin oyuncuların o tempoya cevap veremez, yarı kalitende, yarı yaşındaki bebeler seni yener. dortmund bir tempo yapar, senin biraz daha üst kalitendeki adamlar gelir gider 4 atar. arsenali söylemiyorum bile. yani bizim asıl sorunumuz oyuncuların kalitesizliği değil, modern futbolun gerekliliği olan tempoyu yapamamamız. bu oyuncu grubuyla da uzun bir süre daha yapamayız. yaş arttıkça bu daha da kötüye gidecek tabi ki. he anamızın ligi için zaten temposuz bok gibi futbol oynandığından az çok yetiyor. ama edirneden ötesinde bu sene de elimize verip gönderme ihtimalleri çok fazla.
bu demek değil ki 11 oyuncun da tempolu olacak. hayır tabi, ön liberodaki adamın tempolu olacak, kanatların en az birisi (podolski olamayacağına göre sağ açık) olacak ve mümkünse beklerin. demek ki bizim çok acil olarak tempolu bir ön libero ve sağ açık ihtiyacımız var. sağ bek de lazım olduğuna göre alınacak isimlerin mümkünse 24-28 aralığında (24'e daha yakın) ve enerjik olması lazım.
peki bu yaz dönemine bakalım. gelenler bilal (32), podolski (30) yaşlı, ağır ve temposuz isimler. tam olarak ihtiyacımız değil ne yazık ki. gündemdeki isimler huntelar (32) ve maxi (31) derken şaka gibi bir yaş ortalamasına doğru ilerliyoruz. tekrar dediğim gibi bu yaz dönemi çok ama çok önemli. bu sene yaş ortalamasını düşüremezsek iki sene sonra sil baştan bir takım kurmak zorunda kalacağız.
campell gibi, brugge'lu sağ bek gibi, song gibi ( bu isimler demiyorum, bu tarzdaki birileri) gelmesi gerekirken hala 30'luk isimlere yönelmek çok hatalı. tabi işin bir de ekonomik boyutu var. şu sıralar yoğunum yazamadım ama bir gün oturup yazacağım. son 10-15 senedeki transfer ettiğimiz isimler, kaç para bonservis ödedik ve bu isimlere ne oldu. resmen paraları havaya savuruyoruz. bir daha transfer olamayacak, son transferinde vurgun peşinde koşan adamlara yöneliyoruz hep. bu yüzden de harcadığımız bonservis paralarını geri alamıyoruz ve kulüp hep borç içinde.
velhasılı kelam, çok ama çok önemli bir transfer dönemindeyiz. sadece önümüzdeki senenin değil, takımın geleceğinin şekilleneceği bir yaz dönemi olacak. hamza hocayla cüneyt kaptan ya iyice azalan güvenlerini tamamen bitirecekler ya da varmış bir bildikleri diye hepimiz alkışlayacağız. gidişat pek iyi değil ama ne yazık ki. hele bir de jem paul'u falan alırlarsa aman diyeyim yani.
tempo olarak bütün avrupanın gerisindeyiz ama enseyi karartmaya gerek yok. doğru analiz yapalım ki, yapacağımız planlar doğru olsun, düzgün iş yapabilelim. sözlükten iki üç kişi gidip bi el mi atsak bu işe bilemedim.