10200
fatih terim bu ülkenin yetiştirdiği tartışmasız en büyük teknik direktördür. ikinci sırada şenol güneş, üçde denizli, e. sağlam, e. yenal derken gider sıralama.
bir kişi tamamen beyaz ya da tamamen siyah değildir. yani iyi yönleri olduğu gibi bazı kötü yanları da olabilir. örneğin bana göre terim motivasyon ustasıdır. kondisyon, teknik, taktik açıdan iyidir. biraz zayıf olduğu tek alan transfer alanıdır. bunun örneklerini çok gördük. ancak bu durum onun türkiye'nin mourinho'su olduğu gerçeğini değiştirmez.
yine mesela şenol güneş bence teknik direktörlüğünün zirvesine kore'de ulaştı. 2002 dünya kupasında bazı hatalr yapmıştı ama şu anda özellikle futbolcudan en yüksek verimi almak konusunda türkiye'nin bir numarasıdır. ancak hala oyuna müdahaleler konusunda sıkıntıları var.
terim bizim için çok büyüktür. ancak onunla uyumlu çalışmak da çok zordur. terim ile uyumlu çalışmak için tek şart vardır. futbol konusunda ahkam kesmeyeceksin. bunu en iyi başaran da ali dürüst ve a. albayrak olmuştur.
ünal aysal ile arasındaki problemin kaynağı bülent tulun'dur diye düşünüyorum. tulun işte o ahkam kesenlerdendir. sneijder konusunda tulun haklıydı ama bunu terim'e uygun bir dille anlatamadı. dedim ya transfer konusunda terim'in zaafiyeti vardır. işte bu da onlardan biriydi. amrabat, dany, felipe, pinto vs. gibi futbolcuları katabiliriz bu kervana. ama bunlar onun nazar boncuğudur. aysal tercihini tulun'dan yana kullanınca terim gemileri yakmıştır.
kendisi, uefa kupası almış, süper kupa'yı kazanan ve dünya üçüncüsü olan takımı kurmuş, avrupa da yarı final oynamış, avrupada hit bir takımı çalıştırmış (milan) tek türk td'dür. bu cv'ye kolay kolay kimse ulaşamaz. ancak temennim en kısa zamanda yeni morinho'ların yetişmesidir.
terim'in milli takıma gidiş şekli dönemin siyasileriyle ilişkileri pek hoşuma gitmiyor. ama ülkemizin bir üçüncü dünya ülkesi olduğunu düşünürsek büyük zorlukların olduğunu da kolayca tahmin edebiliriz. insanlık tarihinde kralın yetkilerini sınırlayan ilk anayasa olarak kabul edilen ve 800. yılı kutlanan magnacarta'nın henüz yeterince sindirilemediği ülkemizde zemin çok ama çok kaygandır. ayakta kalmak da çok zordur bu nedenle. ancak terim'in yerinde olsaydım ayakta kalmaya çalışmak yerine direnirdim. bu onu daha büyütürdü. ama yapmadı, yapamadı kendisini gücün yanında konumlandırdı. neyse bunları geçelim şimdi konumuz galatasaray.
eleştirelim ama herkese hakkını teslim edelim. aysal-terim çekişmesinde taraf olmak yerine adil bir tespit yapalım ve hükmü tarih'e ve allah'a bırakalım.
bir kişi tamamen beyaz ya da tamamen siyah değildir. yani iyi yönleri olduğu gibi bazı kötü yanları da olabilir. örneğin bana göre terim motivasyon ustasıdır. kondisyon, teknik, taktik açıdan iyidir. biraz zayıf olduğu tek alan transfer alanıdır. bunun örneklerini çok gördük. ancak bu durum onun türkiye'nin mourinho'su olduğu gerçeğini değiştirmez.
yine mesela şenol güneş bence teknik direktörlüğünün zirvesine kore'de ulaştı. 2002 dünya kupasında bazı hatalr yapmıştı ama şu anda özellikle futbolcudan en yüksek verimi almak konusunda türkiye'nin bir numarasıdır. ancak hala oyuna müdahaleler konusunda sıkıntıları var.
terim bizim için çok büyüktür. ancak onunla uyumlu çalışmak da çok zordur. terim ile uyumlu çalışmak için tek şart vardır. futbol konusunda ahkam kesmeyeceksin. bunu en iyi başaran da ali dürüst ve a. albayrak olmuştur.
ünal aysal ile arasındaki problemin kaynağı bülent tulun'dur diye düşünüyorum. tulun işte o ahkam kesenlerdendir. sneijder konusunda tulun haklıydı ama bunu terim'e uygun bir dille anlatamadı. dedim ya transfer konusunda terim'in zaafiyeti vardır. işte bu da onlardan biriydi. amrabat, dany, felipe, pinto vs. gibi futbolcuları katabiliriz bu kervana. ama bunlar onun nazar boncuğudur. aysal tercihini tulun'dan yana kullanınca terim gemileri yakmıştır.
kendisi, uefa kupası almış, süper kupa'yı kazanan ve dünya üçüncüsü olan takımı kurmuş, avrupa da yarı final oynamış, avrupada hit bir takımı çalıştırmış (milan) tek türk td'dür. bu cv'ye kolay kolay kimse ulaşamaz. ancak temennim en kısa zamanda yeni morinho'ların yetişmesidir.
terim'in milli takıma gidiş şekli dönemin siyasileriyle ilişkileri pek hoşuma gitmiyor. ama ülkemizin bir üçüncü dünya ülkesi olduğunu düşünürsek büyük zorlukların olduğunu da kolayca tahmin edebiliriz. insanlık tarihinde kralın yetkilerini sınırlayan ilk anayasa olarak kabul edilen ve 800. yılı kutlanan magnacarta'nın henüz yeterince sindirilemediği ülkemizde zemin çok ama çok kaygandır. ayakta kalmak da çok zordur bu nedenle. ancak terim'in yerinde olsaydım ayakta kalmaya çalışmak yerine direnirdim. bu onu daha büyütürdü. ama yapmadı, yapamadı kendisini gücün yanında konumlandırdı. neyse bunları geçelim şimdi konumuz galatasaray.
eleştirelim ama herkese hakkını teslim edelim. aysal-terim çekişmesinde taraf olmak yerine adil bir tespit yapalım ve hükmü tarih'e ve allah'a bırakalım.
