6496
ilk dönemimde başarılı olmuş mudur? türkiye kıstaslarında evet.
işi avrupa düzeyinde incelersek mali açıdan zorda bir kulüp teslim almasına rağmen bu tabloyu daha da kötüye sürükleyecek transferlere imza atmıştır. felipe melo, fernando muslera, albert riera, sercan yıldırım, yiğit gökoğlan, burak yılmaz, umut bulut, hamit altıntop, wesley sneijder, didier drogba bu transferlerden bazıları.
selçuk ve elmander bonservissiz alındığı için bu tablonun dışında tutuyorum. drogba da bonservissiz alınmış gibi gözükse de maliyeti epey yüksek oldu.
şimdi diyeceksiniz ki ''ulan allahsız saydığın adamlar bize neler yaşattı? yazarken elin titremedi mi?''
kastım elbette ki ''bu adamlar hiç alınmamalıydı'' değil. ben daha farklı bir senaryodan söz ediyorum. ünal aysal galatasaray'ı; ''başarısı büyük transferlere endeksli bir takım'' olarak aldı ve hiçbir şeyi değiştirmedi. sadece mevcut anlayışı diğer başkanlara göre çok daha başarılı bir şekilde uyguladı. ilk döneminde.
ikinci döneminde yaptığı transfer yanlışlarını ise saymaya bile gerek duymuyorum. bu yanlışlarda taraftar olarak bizim de hatamız vardır elbette. ontiverolar, burdissolar havada uçuşurken ''takım gençleşiyo yia'' diye sessizce izleyip transfer yapmış olmanın doyumsuz hazzına eriştik.
ben artık galatasaray'ın başında mali açıdan riskli işlere girişmeyecek, gerekirse drogba gibi fırsatları bile elinin tersiyle itecek bir başkan görmek istiyorum. ünal aysal başarılı ve başarısız dönemlerinde bahsettiğim formata hiç uymadı.
özellikle önümüzdeki 2-3 sene scout işine ağırlık verip üst düzey liglerde kontratı biten yabancı futbolcuları avlayan bir takım haline gelebilirsek çok çok iyi olur. johan elmander, tomas ujfalusi, dirk kuyt, harry kewell, milan baros tipi adamlardan söz ediyorum. bu mali tabloyu rahatlatacak ve altyapıda çarçur olan yeteneklerin önünü açacaktır. bırakalım bu yabancı kuralından sonra fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor gibi takımlar kulüplerini batırsınlar. yok mu bunu yapabilecek bir başkan adayı?
işi avrupa düzeyinde incelersek mali açıdan zorda bir kulüp teslim almasına rağmen bu tabloyu daha da kötüye sürükleyecek transferlere imza atmıştır. felipe melo, fernando muslera, albert riera, sercan yıldırım, yiğit gökoğlan, burak yılmaz, umut bulut, hamit altıntop, wesley sneijder, didier drogba bu transferlerden bazıları.
selçuk ve elmander bonservissiz alındığı için bu tablonun dışında tutuyorum. drogba da bonservissiz alınmış gibi gözükse de maliyeti epey yüksek oldu.
şimdi diyeceksiniz ki ''ulan allahsız saydığın adamlar bize neler yaşattı? yazarken elin titremedi mi?''
kastım elbette ki ''bu adamlar hiç alınmamalıydı'' değil. ben daha farklı bir senaryodan söz ediyorum. ünal aysal galatasaray'ı; ''başarısı büyük transferlere endeksli bir takım'' olarak aldı ve hiçbir şeyi değiştirmedi. sadece mevcut anlayışı diğer başkanlara göre çok daha başarılı bir şekilde uyguladı. ilk döneminde.
ikinci döneminde yaptığı transfer yanlışlarını ise saymaya bile gerek duymuyorum. bu yanlışlarda taraftar olarak bizim de hatamız vardır elbette. ontiverolar, burdissolar havada uçuşurken ''takım gençleşiyo yia'' diye sessizce izleyip transfer yapmış olmanın doyumsuz hazzına eriştik.
ben artık galatasaray'ın başında mali açıdan riskli işlere girişmeyecek, gerekirse drogba gibi fırsatları bile elinin tersiyle itecek bir başkan görmek istiyorum. ünal aysal başarılı ve başarısız dönemlerinde bahsettiğim formata hiç uymadı.
özellikle önümüzdeki 2-3 sene scout işine ağırlık verip üst düzey liglerde kontratı biten yabancı futbolcuları avlayan bir takım haline gelebilirsek çok çok iyi olur. johan elmander, tomas ujfalusi, dirk kuyt, harry kewell, milan baros tipi adamlardan söz ediyorum. bu mali tabloyu rahatlatacak ve altyapıda çarçur olan yeteneklerin önünü açacaktır. bırakalım bu yabancı kuralından sonra fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor gibi takımlar kulüplerini batırsınlar. yok mu bunu yapabilecek bir başkan adayı?