6610
bu adamın yokluğunu hissettiğini söyleyenleri skora bağlı kalmadan, selçuk yokken şu kadar maç kazandık veya kaybettik diye dümdüz istatistiklere sığınmadan, bu düşüncelerini açıklamaya davet ediyorum. yani bu adam oynarken ne yapıyordu da yokluğunda bunu hissettik? selçuk sahadayken olan ne selçuk yokken eksik kalıyor da kendisinin yokluğunu hissediyoruz?
bana göre 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçındaki kötü oyun ve puan kaybı kesinlikle kendisiyle ilgisizdir. sabri ve telles'in daha önde kullanılmasıyla savunmada 3 kişiyle mücadele ettik. bursaspor'u izleyenler ileride ne kadar çabuk çoğaldıklarını zaten biliyordur. bekler önde kalıp da orta sahamız da geriye yeterli destek vermeyince gerideki 3 oyuncumuz yalnız kaldı. buna bir de 3'lü savunma hattıyla oynama alışkanlığı olmayan savunma hattımızın bireysel hataları eklendi.
bana göre maçın en önemli anı da melo'nun gördüğü erken sarı kart oldu. zaten uzun zamandır kırılganlığı ortada olan orta sahamız melo'nun sarı kartıyla iyice yumuşak hale geldi. zaten hiçbir maçta orta sahadan destek alamayan ve maçta dizilişten dolayı savunma kanatları boş kalan takımda melo da sarı kartla etkisiz hale gelince sıkıntı iyice büyüdü. hamza hamzaoğlu'nun bunu görememesi ve bir türlü önlem alamaması da farklı bir yenilginin eşiğine gelmemize sebep olacak kadar pozisyon vermemize sebep oldu.
bunlar benim görüşüm. bursaspor'a karşı oynadığımız oyunun ve aldığımız sonucun neden selçuk ile ilgili olmadığını düşündüğümü kendimce açıklamaya çalıştım. ben tüm bu yazdıklarımın selçuk'tan bağımsız olduğunu düşünüyorum. katılana da katılmayana da saygım sonsuz. ama kötü oynamamızı selçuk'un yokluğuna bağlayanların da aynı şekilde açıklama yapmasını temenni ediyorum. selçuk eğer 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçında oynasaydı her zaman yaptığı neyi yaparak maçı kazanmamızı sağlayacaktı?
eğer diyorsanız ki selçuk oynasaydı hocasını uyarıp takımı dörtlü savunmaya döndürürdü veya kaptan olarak devreye girip melo'nun sarı kartını kaynatırdı, ona söyleyecek bir şeyim yok. ama oyunun genel gidişatında olan her şey selçuk oynasaydı da her türlü gerçekleşecekti.
bana göre 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçındaki kötü oyun ve puan kaybı kesinlikle kendisiyle ilgisizdir. sabri ve telles'in daha önde kullanılmasıyla savunmada 3 kişiyle mücadele ettik. bursaspor'u izleyenler ileride ne kadar çabuk çoğaldıklarını zaten biliyordur. bekler önde kalıp da orta sahamız da geriye yeterli destek vermeyince gerideki 3 oyuncumuz yalnız kaldı. buna bir de 3'lü savunma hattıyla oynama alışkanlığı olmayan savunma hattımızın bireysel hataları eklendi.
bana göre maçın en önemli anı da melo'nun gördüğü erken sarı kart oldu. zaten uzun zamandır kırılganlığı ortada olan orta sahamız melo'nun sarı kartıyla iyice yumuşak hale geldi. zaten hiçbir maçta orta sahadan destek alamayan ve maçta dizilişten dolayı savunma kanatları boş kalan takımda melo da sarı kartla etkisiz hale gelince sıkıntı iyice büyüdü. hamza hamzaoğlu'nun bunu görememesi ve bir türlü önlem alamaması da farklı bir yenilginin eşiğine gelmemize sebep olacak kadar pozisyon vermemize sebep oldu.
bunlar benim görüşüm. bursaspor'a karşı oynadığımız oyunun ve aldığımız sonucun neden selçuk ile ilgili olmadığını düşündüğümü kendimce açıklamaya çalıştım. ben tüm bu yazdıklarımın selçuk'tan bağımsız olduğunu düşünüyorum. katılana da katılmayana da saygım sonsuz. ama kötü oynamamızı selçuk'un yokluğuna bağlayanların da aynı şekilde açıklama yapmasını temenni ediyorum. selçuk eğer 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçında oynasaydı her zaman yaptığı neyi yaparak maçı kazanmamızı sağlayacaktı?
eğer diyorsanız ki selçuk oynasaydı hocasını uyarıp takımı dörtlü savunmaya döndürürdü veya kaptan olarak devreye girip melo'nun sarı kartını kaynatırdı, ona söyleyecek bir şeyim yok. ama oyunun genel gidişatında olan her şey selçuk oynasaydı da her türlü gerçekleşecekti.