• 11524
    hamza hocanin takimin basina gelmesinden sonra nispeten daha iyi olsa da hala temposu dusuk oynayan takimdir. mancini döneminde ligin ikinci yarisi ic sahada cok daha tempolu oynuyordu galatasaray. bunun tabi en buyuk etkenlerinden biri de drogba, sneijder ve eboue gibi cok yuksek tempolu liglerde oynamis oyuncularin katkisiydi. takimin geri kalani ve eldeki kadro malesef tempolu oyuna yatkin degil. genel itibariyle rakibi sahasina hapseden veya edebilirse basarili olan bir oyuncu toplulugundan olusuyor cimbom. aslinda bu turk futbolunun da buyuk bir sorunu. rakibi alman, ingiliz veya fransiz bir takim olmadigi surece galatasaray'i yenmek cok zor, ancak tempolu oynayan her takim cimbom'u hamza hocaya ragmen perisan edebilir.

    terim'in en uyuz oldugum ve turk futboluna asiladigi bu temposuz oyun ve topa hakim olmak adina topu ayakta geveleme, ulke futbolumuzun gerilemesine neden oluyor. bu konuda cabalayan ama nispeten basarisiz olan abdullah avci ve ersun yanal da ulkenin genel futbol mentalitesinden dolayi ilerleyemeyen hocalar. is cunku taa en basinda, tempoyu, hizli pas ve hizli dusunmeyi altyapida oturtmaktan basliyor. almanya'da örnegin defansta top cevirme, bir kanattan digerine topu defans oyunculari uzerinden aktarma durumuyla nadir karsilasirsiniz. 10-15 saniyede top ceza sahasina aktarilmis olur. bu da tempoyu ve daha cok kosmayi tetikler. elinizde kaleci haric 10 oyuncunuz, 11'er km mesafe kaydetse kaleciyle birlikte 115km sinirina dayaniyorsunuz. 2 orta sahadan 2 de defanstan 4 oyuncuyu 11'er km kosu mesafesinde tutup diger oyunculara 500-1000 metre arasi yukleme yaptiginizda 120km barajina dayaniyorsunuz. imkansiz degil, azim ve calisma istiyor ama rakibin de temposu önemli. cunku hali hazirda temposuz bir takima karsi fazla kosmaya gerek kalmiyor.

    tempoyu bu konuda iyi ayarlayan ve ceza sahasina hizli akmaya calisan iki takim var. biri basaksehir digeri de besiktas. galatasaray henuz cok iyi tempo yapan bir takimla karsilasmadi. mersin macinda mersin'in ilk yaridaki etkili oyunu, boy ve fizik avantajli oyunculardan kaynaklaniyor. nitekim galatasaray oldukca kisa bir takim ve orta sahanin göbeginde iki tane son derece temposuz oyuncuyla sahaya cikiyor. basan orta sahalar melo'ya dis gecirmekte zorlansa da melo'nun duragan ve dinlenerek oynamasi tempolu takimlarin orta sahayi ya ele gecirmelerine veya cabuk sekilde ceza sahamiza inmelerine neden oluyor. o yuzden galatasaray futbol takimina tempolu oynayan en az bir oyuncuyu lazim. keza forvete de gerekiyor. bu iki takviye ile hamza hoca tarih yazabilir. ya da ortalama 9-10 km civarinda mesafe kaydeden melo'nun kosu mesafesinin 11.000 metre civarina cekilmesi sart. tipki besiktas'li atiba gibi.

    ayaginda topu gevelemeden oynayan ve topu sneijder'a aktarmasi gereken orta saha oyuncumuz malesef yok. sert ve seri paslasan bir orta saha oyuncusu ile sneijder kariyerinin en iyi sezonunu gecirebilir. mancini döneminde sneijder'in gol ve asist sayilarinin artmasi, takimin tamamen hizli oynamaya calismasi ile alakali. elimizde ronaldo ve messi gibi orta sahadan ceza sahasina yatagindan tasmis nehir gibi akan oyuncularimiz olamayacagina göre, yapilacak en mantikli is melo'nun temposunu yukseltmesini saglamak.

    hamza hoca bunlari görecek kadar iyi bir taktisyen. ilerisi de aydinlik görunuyor. umarim tempo isi bir an önce cözulur. zira bu durumda galatasaray turkiye'de durdurulmaz olup, tarihin belkide en rahat, agrisiz ve acisiz sampiyonluguna ulasir. besiktas macinin kaybedilmesi cok buyuk bir kayip olmayacak bence.

    tabi takim devre arasinda tempo kazanip hizli, sert, seri ve tek pas oynamaya alisirsa...
App Store'dan indirin Google Play'den alın