• 3713
    bünyesinde her türlü ihtiras, entrika, dram, kin vs. her türlü senaryoyu bulabileceğiniz takımımız.

    (bkz: galatasaray'da hiçbir başarı cezasız kalmaz)

    ne zaman takım belini doğrulttu, ne zaman ayağa kalkıp tekrar dosta güven, düşmana korku salmaya başladık, hoop bir şekilde ayağımıza sıktılar. veya baktık bize kimse diş geçiremiyor kendi ayağımıza sıktık.

    şimdi bunu kişiler bazına indirgediğimizde de şu zamanlarda wesley sneijder'e karşı pis bir tezgah döndüğünü anlayabiliyoruz. bok çukuru içerisinde olan takımda ay parçası gibi parlıyor adeta tek başına. ancak bu durum tabi ki cezasız kalmamalıydı, nitekim kalmayacak gibi de.

    takımın yerlileri tarafından kendisine karşı oluşan algıyı anlamamak için 'salak' olmaz lazım. bazı taraftarlar* sneijder'in selçuk ve burak'la aralarında bir husumet olmadığını, hatta sneijder'in burak'a en çok pası veren oyuncu olduğu gibi tuhaf şeylerle geliyorlar. bu o kadar aptalca bir şey ki, yani bir de istatistiğe vururcasına söylüyorlar bunu. sneijder world class ayarda, şu anda real madrid, barcelona, bayern munich kadrosunda olsa sahaya ilk 11 çıkacak ve sistemin en kilit oyuncusu olacak şekilde görevlendirilecek bir oyuncu. abartmıyorum, gerçekten de öyle. sonuçta dünya kupası'nın en çok km yapan oyuncusundan* bahsediyoruz. elbette senin yerlilerin gibi olaya duygularını karıştırmayacak, forvetindeki tek adam olan burak'a oynamaya çalışacak. ulan sanki forvette bir de başka bir adam var da sneijder ona oynuyor!

    olaya sneijder üzerinden değil, sneijder'e doğru çevrilen oklar üzerinden bakalım lütfen.

    galatasaray'da ben kendimi bildim bileli yıllardır yerli-yabancı ayrışması oldu. haklı sebeplerle yapılanı da vardı, gerçekten çok çocukça yapılanı da. sneijder bu takımda çekilmiyor, kıskanılıyor. nasıl kıskanılmasın ki, adam yıldız, adam sorunsuz, adamın taraftarla arası mükemmel, hepsinin gözbebeği, hepsinin ciğerparesi. şu anda da kredisi sonsuz. takımın da en çok mücadele eden ve bu vasat oyuna isyan eden belki de tek karakteri* durumunda. bir de son fener maçında belki de derbi tarihinde sol yılların en dominant solo performansını ortaya koydu. bunun da üzerine elbette kıskanacaklar ve kuyusunu kazacaklardı. sonuçta yeniçeri kafası hiç bitmemiş ki!

    bütün bu olayların üzerine ek olarak da wesley hakkı olan parasını isteyip alınca iyice takımı gerdi. son kasımpaşa maçında selçuk, sabri ve burak'ın istekli görüntüsünü farketmediniz mi? hoş, yine eski bildiğimiz selçuk-burak performanslarının çok uzağındaydılar ya. hakeza yine sabri'nin de böyle hırslı ve kendini maça vermiş bir şekilde oynayacağından o kadar emindim ki. oynadığı oyun aslında her zaman yapması gereken şeyken, malesef o, bu oyuna içindeki öç alma hırsı ile hazırlandı.

    özet olarak sonuçta pas atmaktan çekindikleri bir sneijder yoktu ortada. takımdaki herkes aşağı yukarı kendi ayarındaydı*.

    peki neden yerliler bu şekilde kendilerinden olmayanı dışlama yetkisine sahip? çünkü onlar galatasaray'ın çocukları, onlar bizim evlatlarımız.

    olmaz olsun be öyle nankör evlat!

    evladımızsa hepsi evladımız, galatasaray'ın çocukları ise hepsi öyle. biz bir aileydik hani? aile içinde her bir kişi bizim evladımızdır, ayırmak olur mu?

    peki madem hepsi tek bir ailenin evladı, şunu sormak istiyorum. neden kardeşler ayrı gayrı yaparak diğer kardeşinin hakkını yiyor?
App Store'dan indirin Google Play'den alın