3698
19.kez lig şampiyonu , 15 kez türkiye kupası sahibi , uefa ve super kupayı kazanan , 'türk olmayan takımları yenmek' amacıyla kurulmuş , sayısız branşta ülkemizi onurlandırmış gururlandırmış , ezeli rakiplerinin her zaman gıptayla baktığı ve hiç bir zaman galatasaray gibi olamayacaklarını bildiği , muhteşem kültüre sahip , her zaman kalbimizin baş köşesinde kombinesi olan , ilklerin ve enlerin takımı kısaca bizim takımdır.
kalbimdeki genel tanım budur fakat galatasaray ismini duyduğumda aklıma hep bir anım gelir onu anlatacağım. çocuktuk, 13 yaşımda ilk maçıma gitmiştim, ali sami yen yeni açık. babam fazladan bilet almıştı abim için fakat abim pek futbolla ilgili değildi ve o gün arkadaşlarıyla takılacağından gelememişti. babam da amcamı aradı ve benim fenerli kuzenimin gelip gelemeyeceğini sordu. kuzenimi yolladı ve maça gittik. anadolu yakasında oturan bir aile olarak hayatımda ilk defa mecidiyeköy'e o gün gittim. akçaabat sebatspor maçıydı. mecidiyeköy'e girdiğimizde her yerde şapka satan dayılar amcalar vardı. ulan o zaman da klübe katkısı olur mu olmaz mı bilmiyorduk yolda sokakta ne görsem aldırmıştım babama. babam da ayrı bir saf git store'dan aldır. belki de onun da öyle işine geldi. klasik yeni açık kısmından girdi. çık kadar yere o kadar insanın nasıl sığdığını hala anlamış değildim. yukarı çıktık ve stad. 2004 yıllarını herkes bilir feneri 5 1 yenmemiz dışında olumlu bir şey yok. uefa kupasını almışsın, avrupa da çeyrek final oynamışsın ve nasıl ve ne şekilde böyle batıyorsun şu yaşıma geldim hala anlamadım. kuzenimle klasik ufak çocuk muhabbetleri, ''bizim takım sizinkinden iyi'', ''avrupa'da sıfırsınız'' gibi muhabbetlere yelken açtık. maça girdik ve çıktık koltukların bir kısmı vardı bir kısmı yoktu. ona çok şaşırmıştım. koskoca galatasaray takımının stadında koltuklar var ve yok arasında. tam emin olmamakla beraber yönetim istifa muhabbetinden söküp atılmış olabilirler. maç başlamıştı ve büyük üstünlükle maçı almıştık. ümit karan atmıştı bir golü de. bu anımdaki can alıcı noktaya geldik. o sıralar fatih akyel'in galatasaray'a dönme olayları dolaşıyordu. gazetelerde, tv programında hep muhabbetleri geçiyordu. maça ben babam kuzenim gittik ama orada yeni açığın kombineli biri olduğunu düşündüğüm bir abimiz de yanımızdaydı. tüm maç boyunca bize galatasaray'la ilgili şeyler anlattı. güzel güzel muhabbet döndü. tabi 1'inci dakikadan itibaren taraftarlar '' bu forma kutsaldır, bu formayı herkes giyemez. fatih akyeli istemiyoruz evlat evlat dinlemiyoruz !'' diye bağırıyorlardı. biz de bağırıyorduk kuzenle. tabi ben de o zamanın efsane kartları vardı. dört büyüklerin de olan aslan - kartal - serç- trabzonun ne olduğunu unuttum. rengarenk kartlar biriktirirdik ve oyuncuların fotoları olurdu ve karakterleri olurdu, canavarımsı şekilde. fatih akyeli de oradan biliyorum ayrıca uefa kadrosunda da olduğunu, süper kupada olduğunu. abi bana o gün söyledi fenerbahçe'de oynadığını ve ardından ''galatasaray'ı bir kere sattın mı dünya'yı kurtarsan o formayı bir daha giyemezsin'' dedi. bu söz ben ve kuzenimi çok etkilemişti. babamın ve benim zorumla içinde kalmış olan galatasaray'lılığı kuzenime uzun vadede sağladık. şuan çok iyi bir galatasaray'lı kuzene sahibim. aramızda olan en güzel makara da ''benim uefa kupam var senin yok'' muhabbetidir. kısaca o gün galatasaray'ı kalbimde tam olarak hissetmiştim ve o abinin sözlerinden en aklımda kalan cümle hep bu olmuştur. bu da böyle bir anımdır sözlük.
kalbimdeki genel tanım budur fakat galatasaray ismini duyduğumda aklıma hep bir anım gelir onu anlatacağım. çocuktuk, 13 yaşımda ilk maçıma gitmiştim, ali sami yen yeni açık. babam fazladan bilet almıştı abim için fakat abim pek futbolla ilgili değildi ve o gün arkadaşlarıyla takılacağından gelememişti. babam da amcamı aradı ve benim fenerli kuzenimin gelip gelemeyeceğini sordu. kuzenimi yolladı ve maça gittik. anadolu yakasında oturan bir aile olarak hayatımda ilk defa mecidiyeköy'e o gün gittim. akçaabat sebatspor maçıydı. mecidiyeköy'e girdiğimizde her yerde şapka satan dayılar amcalar vardı. ulan o zaman da klübe katkısı olur mu olmaz mı bilmiyorduk yolda sokakta ne görsem aldırmıştım babama. babam da ayrı bir saf git store'dan aldır. belki de onun da öyle işine geldi. klasik yeni açık kısmından girdi. çık kadar yere o kadar insanın nasıl sığdığını hala anlamış değildim. yukarı çıktık ve stad. 2004 yıllarını herkes bilir feneri 5 1 yenmemiz dışında olumlu bir şey yok. uefa kupasını almışsın, avrupa da çeyrek final oynamışsın ve nasıl ve ne şekilde böyle batıyorsun şu yaşıma geldim hala anlamadım. kuzenimle klasik ufak çocuk muhabbetleri, ''bizim takım sizinkinden iyi'', ''avrupa'da sıfırsınız'' gibi muhabbetlere yelken açtık. maça girdik ve çıktık koltukların bir kısmı vardı bir kısmı yoktu. ona çok şaşırmıştım. koskoca galatasaray takımının stadında koltuklar var ve yok arasında. tam emin olmamakla beraber yönetim istifa muhabbetinden söküp atılmış olabilirler. maç başlamıştı ve büyük üstünlükle maçı almıştık. ümit karan atmıştı bir golü de. bu anımdaki can alıcı noktaya geldik. o sıralar fatih akyel'in galatasaray'a dönme olayları dolaşıyordu. gazetelerde, tv programında hep muhabbetleri geçiyordu. maça ben babam kuzenim gittik ama orada yeni açığın kombineli biri olduğunu düşündüğüm bir abimiz de yanımızdaydı. tüm maç boyunca bize galatasaray'la ilgili şeyler anlattı. güzel güzel muhabbet döndü. tabi 1'inci dakikadan itibaren taraftarlar '' bu forma kutsaldır, bu formayı herkes giyemez. fatih akyeli istemiyoruz evlat evlat dinlemiyoruz !'' diye bağırıyorlardı. biz de bağırıyorduk kuzenle. tabi ben de o zamanın efsane kartları vardı. dört büyüklerin de olan aslan - kartal - serç- trabzonun ne olduğunu unuttum. rengarenk kartlar biriktirirdik ve oyuncuların fotoları olurdu ve karakterleri olurdu, canavarımsı şekilde. fatih akyeli de oradan biliyorum ayrıca uefa kadrosunda da olduğunu, süper kupada olduğunu. abi bana o gün söyledi fenerbahçe'de oynadığını ve ardından ''galatasaray'ı bir kere sattın mı dünya'yı kurtarsan o formayı bir daha giyemezsin'' dedi. bu söz ben ve kuzenimi çok etkilemişti. babamın ve benim zorumla içinde kalmış olan galatasaray'lılığı kuzenime uzun vadede sağladık. şuan çok iyi bir galatasaray'lı kuzene sahibim. aramızda olan en güzel makara da ''benim uefa kupam var senin yok'' muhabbetidir. kısaca o gün galatasaray'ı kalbimde tam olarak hissetmiştim ve o abinin sözlerinden en aklımda kalan cümle hep bu olmuştur. bu da böyle bir anımdır sözlük.