5445
tayyip erdoğan'ın vizyon toplantısına katılan başkan. mesele bu toplantıya katılması değil zaten, mesele hayranları! tarafından "ooo süper başkan, ne de muhalif öyle değil mi ?' en çok dik duruşunu seviyorum ehe, polat gibi değil bak peşinden koşmuyor" gibi argümanlar ile anlamsız bir şekilde savunulmasıdır. bu ülkede futbol ve siyaset ile ilgilenen çoğu insan farkında değil belki ama futbol ve siyaset birbirinden ayrılamaz ikî kavramdır. özel içerikler ile ayırabiliriz, fakat çatı! olarak bir bütündür. bu sebeptendir polat'ın başbakanın peşinden koşması, bu sebeptendir aziz'in son kale propagandaları, teşekkürleri, aracı koymaları, bu sebeptendir turgay ile demirören'in hükümet yanlısı olmaları, aysal'ın 20 milyon oy açıklamaları. zira statüko yanlısı olmayan herkes önce itibar sonra menfaat kaybına uğrar. bu da hem kişisel hem de kulüp çıkarlarına ters bir durumdur. daha uzun tahlil yapmak isterdim ama ne burası bir blog ne de akıcı bir konu. kısacası arkasında siyaseten durulacak bir yapıya sahip değiliz. hem kişiler hem kulüpler bazında. dik duruşlar falan hikaye yani. stoper lazım bize.