86
--- alıntı ---
uzun bir süredir galatasaray'da camia ile taraftar arasında çok yüksek, aşılması güç, hatta dikenli tellerle çevrili 'duvar' olduğunu yazıyorum. galatasaray genel kurulu'nun, divan kurulu'nun taraftardan farklı bir yapısı olduğu aşikar. artık tahmin ediyorum bunu inkar eden olmaz.. ama her geçen gün kulübün taraftarıyla, tabanıyla arasındaki uçurum büyüyor. duvar yükseliyor, kulüp taraftar için ulaşılması zor bir hale geliyor.
oysa ki o kulüp; 'galatasaray' taraftar için var. taraftar da galatasaray... bugün yapılan divan kurulu toplantısındaki konuşmalardan sonra artık yazma zorunluluğu hissediyorum. galatasaray spor kulübü üyeleri içerisinde sürekli konuşan ve gündem yaratmaya çalışanlar galatasaraylı değiller. onlar aysalcı, onlar polatçı, onlar terimci, onlar öztürkçü, onlar liseci, onlar alaylı, onlar menfaatçi.. isimlerini ne koyarsanız koyun; onların galatasaray ile bir alakaları yok. kendi gündemleri var. çıkıp plağı sağdan takıyorlar ve konuşmaya başlıyorlar.
taraftar bu konuşanları medyadan okuyor. okudukça açık açık yazıyorum 'deliriyor.' delirdikçe de kulüple ilişkileri hep mesafeli kalıyor. oysa ki galatasaray'ın tek çıkış yolu taraftarı. artık galatasaray için yollar tıkanıyor. bu tıkanan yolları 'menfaat gözeterek' konuşan, gündem belirleyen üyelerle aşamaz galatasaray.. taraftarıyla aşar ya da çok söylenen ama bir türlü ortada görünmeyen 'sessiz çoğunluğuyla.' konuşanlar öyle bir ortam yaratıyorlar ki konuşmak isteyenler, gerçekten galatasaraylı olanlar korkup siniyorlar. "ya bana da bulaşırlarsa" diyorlar. gerçekten; ya bulaşırlarsa?
galatasaray vizyonundan bahsediliyor sürekli. bu vizyonu kim çiziyor? biri bana anlatabilir mi? şu anda bu vizyonu ortaya koyabilecek hadi koymayı da geçtim tartışabilecek akil bir grup var mı galatasaray'da? galatasaray'ın 10 sene sonrası, 20 sene sonrası nasıl olacak? bunu söyleyebilecek, bunu planlamış insanlar göremiyorum.. hep şöyle denir galatasaray'da "aşamayacağımız sorun yok!" hadi burdan söylüyorum; çözsenize problemleri. madem çözebiliyorsunuz, neden hala galatasaray "1-2 milyon doların hesabına yapmak zorunda" kalıyor..
galiba kendini gerçekten galatasaraylı olarak görenler için 'tatavayı' kesip, iş yapma vakti. başkan ünal aysal samimiyetle tarihe geçmek istiyorsa kulübü milyonlara açmalı. bunu 'hadi üyeliği açsınlar' diye algılamayın. bunun üzerinden de ayağa kalkmayın. ama şunu söylüyorum: ünal aysal "2016'de görevi bırakacağım" dedi mi? dedi.. kendini kalın çerçeveyle çizdi mi; çizdi! artık korkacağı ya da çekineceği kimse yok demek ki" o halde galatasaray'ı milyonlarca galatasaraylı'ya yaklaştırmasının zamanı geldi de geçiyor.
--- alıntı ---
valla bu yazısında sözlüğün de olayını özetlemiş gibi geldi.
uzun bir süredir galatasaray'da camia ile taraftar arasında çok yüksek, aşılması güç, hatta dikenli tellerle çevrili 'duvar' olduğunu yazıyorum. galatasaray genel kurulu'nun, divan kurulu'nun taraftardan farklı bir yapısı olduğu aşikar. artık tahmin ediyorum bunu inkar eden olmaz.. ama her geçen gün kulübün taraftarıyla, tabanıyla arasındaki uçurum büyüyor. duvar yükseliyor, kulüp taraftar için ulaşılması zor bir hale geliyor.
oysa ki o kulüp; 'galatasaray' taraftar için var. taraftar da galatasaray... bugün yapılan divan kurulu toplantısındaki konuşmalardan sonra artık yazma zorunluluğu hissediyorum. galatasaray spor kulübü üyeleri içerisinde sürekli konuşan ve gündem yaratmaya çalışanlar galatasaraylı değiller. onlar aysalcı, onlar polatçı, onlar terimci, onlar öztürkçü, onlar liseci, onlar alaylı, onlar menfaatçi.. isimlerini ne koyarsanız koyun; onların galatasaray ile bir alakaları yok. kendi gündemleri var. çıkıp plağı sağdan takıyorlar ve konuşmaya başlıyorlar.
taraftar bu konuşanları medyadan okuyor. okudukça açık açık yazıyorum 'deliriyor.' delirdikçe de kulüple ilişkileri hep mesafeli kalıyor. oysa ki galatasaray'ın tek çıkış yolu taraftarı. artık galatasaray için yollar tıkanıyor. bu tıkanan yolları 'menfaat gözeterek' konuşan, gündem belirleyen üyelerle aşamaz galatasaray.. taraftarıyla aşar ya da çok söylenen ama bir türlü ortada görünmeyen 'sessiz çoğunluğuyla.' konuşanlar öyle bir ortam yaratıyorlar ki konuşmak isteyenler, gerçekten galatasaraylı olanlar korkup siniyorlar. "ya bana da bulaşırlarsa" diyorlar. gerçekten; ya bulaşırlarsa?
galatasaray vizyonundan bahsediliyor sürekli. bu vizyonu kim çiziyor? biri bana anlatabilir mi? şu anda bu vizyonu ortaya koyabilecek hadi koymayı da geçtim tartışabilecek akil bir grup var mı galatasaray'da? galatasaray'ın 10 sene sonrası, 20 sene sonrası nasıl olacak? bunu söyleyebilecek, bunu planlamış insanlar göremiyorum.. hep şöyle denir galatasaray'da "aşamayacağımız sorun yok!" hadi burdan söylüyorum; çözsenize problemleri. madem çözebiliyorsunuz, neden hala galatasaray "1-2 milyon doların hesabına yapmak zorunda" kalıyor..
galiba kendini gerçekten galatasaraylı olarak görenler için 'tatavayı' kesip, iş yapma vakti. başkan ünal aysal samimiyetle tarihe geçmek istiyorsa kulübü milyonlara açmalı. bunu 'hadi üyeliği açsınlar' diye algılamayın. bunun üzerinden de ayağa kalkmayın. ama şunu söylüyorum: ünal aysal "2016'de görevi bırakacağım" dedi mi? dedi.. kendini kalın çerçeveyle çizdi mi; çizdi! artık korkacağı ya da çekineceği kimse yok demek ki" o halde galatasaray'ı milyonlarca galatasaraylı'ya yaklaştırmasının zamanı geldi de geçiyor.
--- alıntı ---
valla bu yazısında sözlüğün de olayını özetlemiş gibi geldi.