• 1702
    19 yaşındayım.şimdi baktım 7 tane milli eğitim bakanı görmüşüm."ülke niye böyle?" sorusunu ve daha nicelerini özetliyor bence.eğitim ve eğitimci.ilk şekillerimizi veren geleceğe hazırlayan mekanizma.mekan okullar.insanlar çocuklarını gönül rahatlığıyla teslim ediyor.esasen sandıkları kadar masum yerler değil.çocuklar kimlere, nasıl bir düzene emanet belli değil.

    önlükler giyiliyor, yarış başlıyor.hepsi doktor, mühendis, avukat, "adam" olmak zorunda.insan kalmalarıyla ilgili hiçbir endişesi yok kimsenin.farklı seslere tahammülsüz düzen.korku ile sağlanan otorite.çocuklar müfredatla hayat arasında sıkışıyor.algı küçük yaşta kapatılıyor.yok not vermem yok sınıfta bırakırım yok ailenle konuşurum.şu sınavı kazan, bu dershaneye yazıl.sadık hizmetkarlar oluşuyor.hakkını aramaya kalk "fazla not vermişsem geri alırım ama" diyen kafalar."atatürk'ün hayatına kaç kadın girmiştir?" diye ödev veren soysuzlar.*

    genç beyinleri uyuşturmak için kullandıkları tek yol okul değil tabi.televizyon, internet ve ulaşması çok kolay türlü illet.fakat bunun bertaraf edilmesinin tek yolu okullar.bunun için nitelikli eğitimciye, çağdaş dünyaya entegre olabilecek ve içinde mutlaka vatanımızı, tarihimizi, değerlerimizi barındıracak özgün eğitim-öğretim programına ihtiyaç var.

    eğitim geri kalmış coğrafyaların hükümdarlarının en büyük kabusudur.çünkü biat kültürünün panzehiridir.sorgulanır, denetlenir olursun.mevcut hükümet ve yola beraber çıktıkları cemaatin sektör haline getirdikleri eğitim sistemine çöreklenmesinin sebebi budur.şimdi herhangi bir devlet okuluna gidin.badem bıyıklı ilahiyat fakültesi mezunu müdürlere ve yardımcılarına rastlarsınız.bu tesadüf değil.bu arzu ettikleri toplumun inşası.tek tipleşen yığınlar.

    çünkü hepsine aynı hamburgeri yedirip aynı kahveyi içirecekler.kolbastı oynatacaklar, harlem-shake yaptıracaklar, selfie çektirecekler.çevresinde olup bitenden bihaber balık hafızalı koyver tüket ordusu.çarka dahil olmayana hain damgası vurulacak, çomak sokan yok edilecek.

    şimdi insan merak ediyor, bu kadar aynı olmuşken, insan kalabalıklarından çok hayvan sürülerine benzemişken, nasıl oluyor da ortak acılarımız dahi olamıyor?o madenin altında kalan canlara hepimiz üzülemiyoruz?zulmün karşısında yekvücut kalamıyoruz?insanlar nasıl parti partizanı oluyor?vicdan nasıl köreliyor, akıl nasıl bağlanıyor?

    güce tapınma dürtüsü.çıkarların çatışması.hatayı kabul etmenin acizlik olarak algılanması.tüm bunlar tepeden dibe doğru korkunç bir ayrışmaya sebep oluyor.bunun siyasi bir çözümünün olamayacağını hepimiz anladık artık sanırım.çünkü normalde devlet vatandaşları için vardır fakat bizde vatandaş devlet içindir mantığı yerleşmiş.

    shakespeare ile bitirelim;

    vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
    değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
    değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
    değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
    değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
    o kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
    ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
    ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
    değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
    değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
    doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
    değil mi ki kötüler kadı olmuş yemen’e,
    vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
    seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
App Store'dan indirin Google Play'den alın