20
dönemin şartları gerektirdiği için uygulanmaya başlayan bu kuralın asıl çıkış noktası, yani bosman'ın ana argümanı "futbolcular alınıp satılacak bir mal değildir" idi. mevcut koşullar gerektirdiği, en azından öyle olduğu düşünüldüğü için uygulanmaya başlayan bu kuralın tamamen kaldırılmasa da en azından yeniden gözden geçirilmesi artık gerekli görünüyor.
neden derseniz; hiç uzatmayacağım, ortadaki çarpıklığı görmek için bugünlerde yapılan transferlere bakmak yeterli. zamanında kulüplerin malı olmaktan şikayet eden futbolcuların artık ne idüğü belirsiz bir sürü simsarın malı haline geldiğini hepimizi görüyoruz.
brezilya, başta olmak üzere güney amerikalı bir oyuncu ile anlaşıyorsun, adam geliyor, yanında bi'dünya adam. abisi, kardeşi, babası, amcası, halası, dayısı, anası, danası komplesi gelmiş ve bi'şekilde oyuncunun transferi ve diğer işlemleri konusunda hak ve imza yetkisine sahipler. aynı durum afrikalı oyuncular için de geçerli. adam bir iniyor havaalanına, aman diyim. yanında iri kıyım bi'dünya zenci, sanırsın futbolcuyla beraber üç, beş tane de boksör transfer etmişsin. bunlarda aynı şekilde oyuncunun transferi gibi işlemlerde yetki sahibi. fonlar vb. finansal kurumları da unutmamak lazım.
menajerlik şirketleri ve sisteminin bugün geldiği duruma bakınca, zamanında bosman'ın şikayet ettiği ve değişmesini istediği kuralların ne derece çıkar amaçlı kullanıldığı ortada. fazla uzağa gitmeye gerek yok, şike davası nedeniyle ortaya çıkan kayıtlarda şekip mosturoğlu vasıtası ile sedat peker, olgun peker gibi isimlerle bağlantılı kişilerin nasıl menajer "yapıldığı" resmen ortada. menajer normalde "olunması" gereken bir kavram. yani sınava giriyorsun, kişide aranan çeşitli özellikler var filan.
hasılı; ortada böyle büyük bir rant olunca daha farklı olmasını da bekleyemezdik. en azından eskiden verdiğin paranın nereye gittiğini biliyordun, hangi kulüpten aldıysan o kulübe yapıyordun ödemelerini ha keza hangi kulübe sattıysan da senin kulübünün kasasına giriyordu para. en basitinden her iki sistemi karşılaştırdığımız zaman eski hali şimdiye göre çok daha iyiydi. futbol değişti, dünya değişti ve eski sisteme dönelim demek de çözüm olmayacaktır ama en azından her iki sistemde denendi ve bu tecrübeler ışığında yeni bir düzenleme yapılması dünya futbolundaki en önemli ihtiyaçlardan biri.
bu fifa, uefa, platini filan ne iş yapar merak ediyorum. mesela zamanında oyuncu değişikliği konusunda devrim niteliğinde bazı fikirlerimi de beyan etmiştim, bu transfer konusu da öyle. ayrıca henüz yazıya dökmediğim nice radikal fikirlere ben sahipken bu adamların aklına hiç mi bi'şey gelmiyor. sonra neymiş, we care about football'muş. hadi la ordan.
neden derseniz; hiç uzatmayacağım, ortadaki çarpıklığı görmek için bugünlerde yapılan transferlere bakmak yeterli. zamanında kulüplerin malı olmaktan şikayet eden futbolcuların artık ne idüğü belirsiz bir sürü simsarın malı haline geldiğini hepimizi görüyoruz.
brezilya, başta olmak üzere güney amerikalı bir oyuncu ile anlaşıyorsun, adam geliyor, yanında bi'dünya adam. abisi, kardeşi, babası, amcası, halası, dayısı, anası, danası komplesi gelmiş ve bi'şekilde oyuncunun transferi ve diğer işlemleri konusunda hak ve imza yetkisine sahipler. aynı durum afrikalı oyuncular için de geçerli. adam bir iniyor havaalanına, aman diyim. yanında iri kıyım bi'dünya zenci, sanırsın futbolcuyla beraber üç, beş tane de boksör transfer etmişsin. bunlarda aynı şekilde oyuncunun transferi gibi işlemlerde yetki sahibi. fonlar vb. finansal kurumları da unutmamak lazım.
menajerlik şirketleri ve sisteminin bugün geldiği duruma bakınca, zamanında bosman'ın şikayet ettiği ve değişmesini istediği kuralların ne derece çıkar amaçlı kullanıldığı ortada. fazla uzağa gitmeye gerek yok, şike davası nedeniyle ortaya çıkan kayıtlarda şekip mosturoğlu vasıtası ile sedat peker, olgun peker gibi isimlerle bağlantılı kişilerin nasıl menajer "yapıldığı" resmen ortada. menajer normalde "olunması" gereken bir kavram. yani sınava giriyorsun, kişide aranan çeşitli özellikler var filan.
hasılı; ortada böyle büyük bir rant olunca daha farklı olmasını da bekleyemezdik. en azından eskiden verdiğin paranın nereye gittiğini biliyordun, hangi kulüpten aldıysan o kulübe yapıyordun ödemelerini ha keza hangi kulübe sattıysan da senin kulübünün kasasına giriyordu para. en basitinden her iki sistemi karşılaştırdığımız zaman eski hali şimdiye göre çok daha iyiydi. futbol değişti, dünya değişti ve eski sisteme dönelim demek de çözüm olmayacaktır ama en azından her iki sistemde denendi ve bu tecrübeler ışığında yeni bir düzenleme yapılması dünya futbolundaki en önemli ihtiyaçlardan biri.
bu fifa, uefa, platini filan ne iş yapar merak ediyorum. mesela zamanında oyuncu değişikliği konusunda devrim niteliğinde bazı fikirlerimi de beyan etmiştim, bu transfer konusu da öyle. ayrıca henüz yazıya dökmediğim nice radikal fikirlere ben sahipken bu adamların aklına hiç mi bi'şey gelmiyor. sonra neymiş, we care about football'muş. hadi la ordan.