• 175
    maç başlamadan bir çok taraftarın ümidi yoktu, ben de bunlardan biriydim. devre arasını pek iyi geçirdiğimiz söylenemez. bu süreçte 5 tane maç yaptık, ajax dışında celtic genç takımı, tokatspor, antalyaspor ve elazığspor bize rakip olamayacak takımlardı. kolay geçmemiz gereken maçlardı ama bu 4 maçta 1 galibiyet 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldık. bir kere şunu baştan söylemeliyiz, takım bariz bir şekilde maç seçiyor. taraftar desteği olmayınca onları oynatacak bir güç de olmuyor malesef. ajax ve celtic maçlarında antalyada müthiş bir taraftar desteği de vardı ve nispeten takım bu maçlarda istekli göründü.

    sezon başından beri genel bir değerlendirme yaparsak, bu sene takımın şampiyonluğu yeteri kadar istemediği bariz bir şekilde görülüyor. bunda biz taraftarın da önceki senelere göre daha isteksiz olduğunu (veya uzun bir açlıktan sonra gelen doygunluk da diyebiliriz) ve fenerbahçenin iyi giden performansının etkisi olduğunu söyleyebiliriz. tüm bunlara rağmen bu kadar kötü bir performans beklemiyorduk takımdan. bu maçtaki beraberlik basit bir puan kaybetme olayı değil, takımın ruhsuzluğunun ayyuka çıktığı maç olarak görülmelidir. superlig için böyle kaliteli bir kadro ile alınan bir beraberlikle bu kadar karamsarlığa düşmek yersiz diyenler de olabilir ama bu isteksizliğin önünü alamazsak futbolcular arasında da daha büyük sorunlara yol açacaktır. bir kere takımdaşlık duygusunu, yardımlaşmayı yeniden kazanmak bana göre başarı için kilit olgu. kadroda rakabet yok. şu an için mücadele etmeyenler mücadele edenleri de küstürmüş onları yanına çekmiş gibi gözüküyor, benim gözlemim bu. tek tek oyuncu performanslarına gelirsek

    fernando muslera: muslera bildiğimiz muslera. kendisine iş düşünce ondan bekleneni yine yaptı. takımına güven vermeye devam ediyor.

    hakan balta: 6 senedir bu takımda hala nasıl oynadığını anlayabilmiş değiliz. bu maçta da ağır hareketleri, ıskaladığı toplar vs. bildiğimiz hakan balta'ydı. 2 pozisyonda önemli hamlede bulunarak atak kesti. defans adamının görevi olan bu hareketleri hakan balta yapınca dikkat çekti. tek olumlu hareketi buydu.

    semih kaya: semih hakkında genel olarak herkesin aksine pek iyi görüşlerim yoktur. şu an için yeterli olmadığını düşünsem de dün çölde bir vaha gibiydi. sahanın en iyilerinden biri olarak görevini tamamladı. tek sıkıntısı 3 kere üst üste yaptığı top kayıplarıydı onu da oyunkurucuların görevini yapmamasına bağlayabiliriz. helal olsun aldığı para.

    emmanuel eboue: ne yazsak az gelir. uzun zamandır bu kadar berbat bir performans gösteren futbolcu görmemiştik sahada. istisnasız her kaybettiği topta yere yatıyor. maçta neredeyse hiçbir topu olumlu kullanamadı. o kadar ağırlaşmış ki ismi farketmez basit bir anadolu takımı topçusu yanında messi oluyor.

    sabri sarıoğlu: 12 senedir a takımda ve kaptan olmuş bir isim bu yüzden saygımız var ama yoklukta abdurrahman çelebi olmaktan öteye gidememiş sabri. dünkü maçta da yine geriye paslar, orta açamama, gereksiz top kayıpları vs... bi caner erkin'in son iki senedir edindiği özgüvene bakıyorum bir de 12 senedir bu takımın parçası olan sabrideki ürkek futbola... ne teknik direktörlerle çalıştı, ne futbolcularla birlikte oynadı ama sabri geldiği günden beri gram üstüne koyamadı. yerli kontenjanı ve cl'deki altyapıdan futbolcu kontenjanından dolayı yine yeri garanti.

    felipe melo: özellikle geçen sezon başında gösterdiği kötü performanstan sonra acaba bonservisini almasamıydık derken melo bu sezon başından beri takımın en iyisi olduğunu tekrar gösterdi. bu maçta da takımın en iyisiydi sanki devre arasında takımdan ayrı antreman yapmış, başka bir düzeyde oynuyor. dün sırtına emre çolak ve selçuk'u koy onları taşıyarak da oynardı o derece.

    selçuk inan: açık ara bu takımda en beğendiğim adamdır ama malesef giderek düşen bir performansı var özellikle bu sezon. bu maç da onun seviyesinin en dip noktasını gördük sanki. sadece bu ıslak zeminden değil sanki sezon başından beri yere sağlam basamıyor, kayıyor. ilginç bir şekilde denge-güç problemi yaşıyor.

    wesley sneijder: son zamanlarda çok agresif, sürekli takım arkadaşlarını azarlıyor. dün de böyleydi. o savunmayı açacak belki de yegane adamdı wesley ancak şut bile denemedi.

    emre çolak: belki de beklentilerimizin yüksek olduğu için fazla eleştiriyoruz. 5 senedir bu takımda her sezon ortalama 15 maç oynar kapasitesi belli. dün de ortalama bir performans sergiledi.

    didier drogba: dün galatasaray'a geldiğinden beri en kötü performanslarından birine imza attı bunda sakatlıktan çıkması, bir süredir takımla birlikte olmamasının da katkısı var tabi.

    umut bulut: birşeyler yapmaya çılışıyor, tek başına pres yapıyor geriye yardım ediyor falan ama bazen bir santrafor olduğunu unutuyor. top kontrolü kötü, top sürme kötü, pas özelliği yok. dün de bunları tekrar gördüğümüz bir performans sergiledi. bu sezon ligde golü olmaması da zaman zaman bulduğu forma şansını iyi değerlendiremediğini gösteriyor.

    bunun dışında oyuna sonradan girenlerden salih dursun hakkında dünkü kötü performansına bakıp karar vermek için çok çok erken hele takımda yıllar geçmesine rağmen kötü performansıyla yıllardır kadroda tutulan adamları gördükçe yeni transferlerin kötü oyunlarını tercih ederim. amrabat bu formanın önemini tam kestiremiyor yedek kaldıkça çalışacağına gittikçe düşen bir grafik içinde. ceyhun hakkında fazla konusmayacağım galatasarayda oynayacak bir futbolcu değil fazla denemenin de mantığı yok bence.

    özet olarak bu maçın iyileri melo, semih ve muslera'dan ibaret. karamsarlığımız da kaybedilen 2 puan'ın sonucu değil kamp dönemindeki hazırlık ve kupa maçlarında gösterdiğimiz kötü performansın devamı ve şampiyonluk için kapatmamız gereken 8 puanlık farkı kapatacak hırsta bir takımı sahada görememektir. bu takım haftaya kendi sahasında bursaspor karşısında iyi olabilir ama sadece kendi sahanda galibiyetler almak şampiyonluk için yeterli değil. her maçta avrupa arenasında gösterdiği azmi gösteren bir takım izlemek ümidiyle...
App Store'dan indirin Google Play'den alın