9132
devre arasını iyi geçirdiğini düşünüyorum takımımızın. özellikle geçen sezon başından ve ağırlıklı olarak ikinci devreden beri takımda ciddi oranda fiziksel düşüklük söz konusuydu. yaz dönemi hazırlık kamplarında yaptığımız maçlarda takımın dinamizm konusunda sıkıntı yaşadığı iyice ayyuka çıkmıştı. nitekim de sezon başına geldiğimizde saha içinde hareket etmeyen, durağan ayakta bile duramayan oyunculardan oluşan bir takım hüviyetine bürünmüştük. ardından gelen puan kayıpları ve fatih terim krizinden sonra takımda psikolojik olarak da çöküntü başladı. burada roberto manciniyi fatih terim gibi güçlü bir figürün ardından dağılmış, düşmüş bir camiayı yavaş yavaş rayına oturtmasından dolayı takdir etmek gerekir. zira o dönemi hatırlarsak her teknik adamın üstesinden gelemeyeceği bir dönemi optimum hasarla atlattığını söyleyebiliriz. öncelikle yabancı sınırını da göz önüne alırsak formadan umudu kesmiş yerli yedeklerimize özgüven aşıladı ve hemen hemen hepsinin performansında gözle görülür bir artış yaşandı. bu da doğal olarak kadronun biraz da olsa genişlemesini sağladı. transfer döneminde olduğumuz bu dönemde engin gibi bir oyuncunun gönderilmesi ve yektanın da gönderilmesinin gündemde olmasına rağmen taraftarda takıma karşı bir güven mevcut.
mancininin taktiksel yeniliklerine gelecek olursak son 1.5 yılda gördüğümüz tek hücum seti eboue'nin defans arkası koşularına atılan toplardı desek yanlış olmaz sanırım. daha önce de belirtmiştim nasıl basketbol ikili oyun üzerine temellenmiş ise, rakip savunmayı aşmanın yolu iyi ikili oyunlar ise futbol da hareketli oyun ve verkaç üzerinedir benim için. özellikle son maçlarımızda topsuz koşu ve verkaç denemelerini sık sık görüyoruz ve hepsi de belirli düzen içinde yapılıyor. açıkçası bu beni çok mutlu etti. savunmacıların alan savunmasından bir haber olduğu, stoperlerin maç başladıktan sonra 'kimi tutacam lan ben' diye bir müddet ortalıkta gezdiği ligimizde bu dinamik hücum setleriyle aşamayacağımız savunma olamaz.
buradan hareketle devre arası transfer dönemi politikamıza bakarsak mancininin takımı gençleştirmeyi ve dinamizmini arttırmayı hedeflediğini düşünüyorum. tabii yine de alex telles dışında bir transferin özellikle avrupa maçlarında ilk onbiri kolay kolay zorlayacağını sanmıyorum. taktik ve diziliş olarak da rakibin durumu ve yabancı sınırının elverdiği ölçüde farklı dizilişlerle dinamik ve alan değiştirerek rakibi bozma, özellikle iç sahada topa sahip olma üzerine bir anlayışımız olacaktır. sistemin ana belirleyicisinin ise kanat beklerinin olacağını düşünüyorum. şöyle ki artık iki hücumcu kanat oyuncusuna sahibiz (riera her ne kadar hücum yönü kuvvetli olsa da aklıyla oynayan, yaşının gereği eski çabukluğunu kaybeden bir oyuncu). bu yüzden çoğu maçta 3-5-2 dizilişiyle oynayacağız gibi duruyor. fakat özellikle son günlerde bu dizilişle ilgili kafa yoran yazarlarımızın bir hataya düştüğünü gördüm. o da şu ki sneijderi forvet arkası değil orta üçlünün içinde kullanıyoruz. yani açık söylemek gerekirse tandem kullanmıyoruz orta sahada. selçuk ve sneijder sağ ve sol iç pozisyonunda sık sık ceza sahası koşusu yapıp orada aksiyon yaratıyorlar. özellikle drogbanın gelmesi bu ceza sahası koşularını daha verimli kılacaktır. çünkü hem burak hem de umut kendisine gelen pasa duvar olup pas ardından devam eden oyuncuyu görme konusunda becerikli değiller. drogbayı burağın arkasına orta sahaya yakın kullanıp pas istasyonlarına dahil etmek hücumlarımıza muhakkak zenginlik katacak, bunun yanında onu takip eden defans oyuncuları bölgelerini terkedip topsuz koşulara alan açacaklar. dediğim gibi özellikle türkiye liginde çok işe yarayabilir.
bu sistemin işlerliğine gelecek olursak kesinlikle üst düzey fizik güç ve kondisyon istiyor. yukarıda dediğim gibi drogbanın geride pas istasyonlarına dahil olması hem topu ayağımızda tutmamıza hem de bu vesileyle selçuk ve sneijderin daha az geriye dönmek zorunda kalmasına yardım edecek ve bu oyuncular daha az yorulacak. şu an farkettim ki konuyu kanat oyuncularından açıp orta sahaya yoğunlaşmışım.*) efendim kanat oyuncularının önemi şuradan geliyor. bu dizilişte kanat gücümüz sınırlı olduğundan hem orta sahaya yardım etmeleri hem de oyunu genişletmeleri gerekiyor. zira rakip oyunu daraltıp ceza sahası çevresine kümelendiğinde özellikle sol kanatta dinamizmiyle atak sonrası savunmaya da çabuk döneceğine inandığım telles'in sürekli bindirme yaparak rakip savunmanın dengesini bozması gerekecek. eboue'yi daha içe yakın, orta sahaya destek verirken göreceğimiz gibi telles'i de daha çizgiye yakın olarak kanat gücümüzü oluşturacağını düşünüyorum. burada en kritik nokta topa sahip olmak ve kaptırılan toplarda geriye çabuk dönmek. bunun içinde takımın fizik gücünü biraz daha yukarı çıkarması gerekecek. onun da mancini ve ekibinin yoğun olarak kafa yorduğu bir iş olduğunu düşünüyorum.
edit: ulan ne çok yazım hatası yapmışım ya. demek ki okumadan yollamamak gerekiyorumuş. neyse bir ara düzeltirim ehe. *
mancininin taktiksel yeniliklerine gelecek olursak son 1.5 yılda gördüğümüz tek hücum seti eboue'nin defans arkası koşularına atılan toplardı desek yanlış olmaz sanırım. daha önce de belirtmiştim nasıl basketbol ikili oyun üzerine temellenmiş ise, rakip savunmayı aşmanın yolu iyi ikili oyunlar ise futbol da hareketli oyun ve verkaç üzerinedir benim için. özellikle son maçlarımızda topsuz koşu ve verkaç denemelerini sık sık görüyoruz ve hepsi de belirli düzen içinde yapılıyor. açıkçası bu beni çok mutlu etti. savunmacıların alan savunmasından bir haber olduğu, stoperlerin maç başladıktan sonra 'kimi tutacam lan ben' diye bir müddet ortalıkta gezdiği ligimizde bu dinamik hücum setleriyle aşamayacağımız savunma olamaz.
buradan hareketle devre arası transfer dönemi politikamıza bakarsak mancininin takımı gençleştirmeyi ve dinamizmini arttırmayı hedeflediğini düşünüyorum. tabii yine de alex telles dışında bir transferin özellikle avrupa maçlarında ilk onbiri kolay kolay zorlayacağını sanmıyorum. taktik ve diziliş olarak da rakibin durumu ve yabancı sınırının elverdiği ölçüde farklı dizilişlerle dinamik ve alan değiştirerek rakibi bozma, özellikle iç sahada topa sahip olma üzerine bir anlayışımız olacaktır. sistemin ana belirleyicisinin ise kanat beklerinin olacağını düşünüyorum. şöyle ki artık iki hücumcu kanat oyuncusuna sahibiz (riera her ne kadar hücum yönü kuvvetli olsa da aklıyla oynayan, yaşının gereği eski çabukluğunu kaybeden bir oyuncu). bu yüzden çoğu maçta 3-5-2 dizilişiyle oynayacağız gibi duruyor. fakat özellikle son günlerde bu dizilişle ilgili kafa yoran yazarlarımızın bir hataya düştüğünü gördüm. o da şu ki sneijderi forvet arkası değil orta üçlünün içinde kullanıyoruz. yani açık söylemek gerekirse tandem kullanmıyoruz orta sahada. selçuk ve sneijder sağ ve sol iç pozisyonunda sık sık ceza sahası koşusu yapıp orada aksiyon yaratıyorlar. özellikle drogbanın gelmesi bu ceza sahası koşularını daha verimli kılacaktır. çünkü hem burak hem de umut kendisine gelen pasa duvar olup pas ardından devam eden oyuncuyu görme konusunda becerikli değiller. drogbayı burağın arkasına orta sahaya yakın kullanıp pas istasyonlarına dahil etmek hücumlarımıza muhakkak zenginlik katacak, bunun yanında onu takip eden defans oyuncuları bölgelerini terkedip topsuz koşulara alan açacaklar. dediğim gibi özellikle türkiye liginde çok işe yarayabilir.
bu sistemin işlerliğine gelecek olursak kesinlikle üst düzey fizik güç ve kondisyon istiyor. yukarıda dediğim gibi drogbanın geride pas istasyonlarına dahil olması hem topu ayağımızda tutmamıza hem de bu vesileyle selçuk ve sneijderin daha az geriye dönmek zorunda kalmasına yardım edecek ve bu oyuncular daha az yorulacak. şu an farkettim ki konuyu kanat oyuncularından açıp orta sahaya yoğunlaşmışım.*) efendim kanat oyuncularının önemi şuradan geliyor. bu dizilişte kanat gücümüz sınırlı olduğundan hem orta sahaya yardım etmeleri hem de oyunu genişletmeleri gerekiyor. zira rakip oyunu daraltıp ceza sahası çevresine kümelendiğinde özellikle sol kanatta dinamizmiyle atak sonrası savunmaya da çabuk döneceğine inandığım telles'in sürekli bindirme yaparak rakip savunmanın dengesini bozması gerekecek. eboue'yi daha içe yakın, orta sahaya destek verirken göreceğimiz gibi telles'i de daha çizgiye yakın olarak kanat gücümüzü oluşturacağını düşünüyorum. burada en kritik nokta topa sahip olmak ve kaptırılan toplarda geriye çabuk dönmek. bunun içinde takımın fizik gücünü biraz daha yukarı çıkarması gerekecek. onun da mancini ve ekibinin yoğun olarak kafa yorduğu bir iş olduğunu düşünüyorum.
edit: ulan ne çok yazım hatası yapmışım ya. demek ki okumadan yollamamak gerekiyorumuş. neyse bir ara düzeltirim ehe. *