aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2950
    kendilerini eleştirmek elbette herkesin hakkı, fakat eleştirirken tribün denen olgunun nasıl birşey olduğunu bilmek lazım önce. şimdi reislerinin peşine takılıp gidiyorlar denilmiş. tribün reisliği denen olgu sadece galatasaray veya türkiye'ye ait bir olgu değil genç jedilar. ingiltere'de de john mackin, colin blaney veya eskilerden örnek vermek gerekirse carlton leach, cass pennant gibi tribünleri yöneten güçlü tek adamlar var.

    tribünler hayalinizde ki konjonktürde olduğu gibi, demokratik bir şekilde maalesef idare edilemez. tribünler bir nevi savaş alanlarıdır ve savaş meydanında demokrasi olmaz. şimdi bu söylemi mi ters algılamayın sakın. savaş alanı derken, rakip taraftarla birbirlerini kırmaları durumundan bahsetmiyorum. rakip takıma uygulanan baskı amacı ile oluşan çabadan bahsediyorum. bunun adı tezahürat olur, pankart olur, meşale olur, koreografi olur farketmez. şimdi bu baskı ortamını adam akıllı sağlamak istiyorsanız, belirli bir iskelet yapısı kurmanız gerek stadın içinde. bu adamlarında birbirleri ile paslaşmaları, bu yapıyı yöneten kişi ile iyi geçinmeleri gayet doğal. bu sayede galatasaray taraftarı rakip takımın çekindiği bir gurup haline geliyor. özellikle de avrupa maçlarında.

    kısacası reiscilik anlayışı üzerinden eleştirmek çok yersiz. ama galatasaray tribünlerini ticari çıkar kapısı olarak kullanmaları olsun, takındıkları tavırlar olsun, tezahürat eksiklikleri olsun vs. bu durumlarda her eleştirinin yanındayım. kaldı ki yürüyedur olayından beri, içten içe yok olmasını dilemekteyim kendilerinin.

    edit: imla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın