391
çocuklarıma ve torunlarıma gözlerim yaşlı bir şekilde anlatacağım maçtır. 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçı'nda hasta haldeydim ve tek yaşıyordum. çok yakın arkadaşlarımdan birini çağırıp televizyonun karşına kurulduk. ben maçın 0-0 gitmesini son dakikalarda ancak gol bulabiliriz diyordum ama maç başladığı an yüklenin yüklenin edalarıyla bu fikrimden vazgeçmiştim. sonunda maç ertelendi ve kendime geldim. aynı fikre geri döndüm maç 0-0 gitsin ve son dakikalarda atalım. ertesi gün hastalıktan gebermek üzereyken maçı tek başıma izlemek zorunda kalmıştım. titriyordum hem maç yüzünden hemde hastalık yüzünden. ilk yarı bittiğinde mutluydum dedim gol geliyo gol. 2.yarının ortalarına doğru bende bir korku başladı ama sözlük anlatamam size. hala titriyorum ve artık maçın bitmesini istiyorum. gördüğüm rüyaların, kurduğum hayallerin ve ertelenen maçtan o ana kadar birikmiş bütün baskı ve stresi üstümde hissediyordum. hala titriyorum. bir pozisyonda, sanırım golden çok az önce, sneijderin formasında ve yüzündeki çamuru gördüm. o anda dedim olucak arkadaş bu olacak hem maçda kafamdaki gibi gidiyor. olucak emre dedim. umut vurdu, drogba indirdi, sneijder koşuyordu topa doğru. o koştukça ben daha çok titriyor ve terliyordum. topa vurmak için ayağını kaldırdığı an gol dedim ve kitlendim. top yavaşça gidiyordu sanki 'allahım!' dedim sadece benim duyabileceğim bir seste. gol oldu. sneijder koştu koştu ve allahım gool' diye bir ses duydum. titrek bir şekilde yorganı fırlatıp küçücük evimde deli gibi koşmaya başladım. herşey bitmişti sanki ve deli gibi ağlıyordum. çok maçta ağladım sevinç ve üzüntüden ama bu başkaydı niyeyse. maç bitene kadar ağladım, bitti bir daha ağladım. titreyerek ağlamak bir yandan bir yandan ise drogba baba gibi dizlerinin üzerine karda oturmuş bana bakıyor ve gülüyordu sanki. çok sevinmiştim be sözlük.