• 6
    yeter artık arkadaş nedir bu ''vefa'' dan çektiğimiz. ben bir futbol kulübü'nün bu kadar çok vefasızlık ile suçlandığını dünya üzerinde hiçbir dönemde ne gördüm ne duydum. vefa galatasaray'ın üzerine bir yükmüş gibi bindiriliyor yıllardır. artık kendi taraftarı bile bunu normalize etmiş durumda. galiba çok az kişiyiz tuttuğumuz takımın vefa ile alakalı bir eksiği olduğunu düşünmeyen.

    futbolda vefa nedir a dostlar? sadece bir jübile maçı yapmak mıdır?
    yahut futbolu bırakan her emektar futbolcuya teknik direktörlük kapılarını açmak mıdır?
    nedir yahu vefa'nın anlamı? hemen alt yapı sorumlusu yapmak ve bir kaç sene içinde mi teknik direktörlük seviyesine getirmek midir? bu işin bir prosedürü mü vardır? o zaman doğru vefa örneği mi teşkil edilmiş olur? yapmayın a canlar a ciğerler.

    bunlar kesinlikle bir vefa göstergesi değildir, ayrıca vefa gösterme zorunluluğu kapsamında bunları yapma baskısı hissetmek sevdiğimiz kulübümüze verilen en büyük zararlardan biridir.
    italyan futbolu her zaman kendi içerisinden çıkan futbolculara kulüplerinde görev vermeye hatta son ana kadar faydalanmaya çalışır. fakat bu onların vefa borçlarından değil hakikaten sistemleri olduğundandır. zaten bu futbolcular da takımına faydalı olduğu dönemlerde takımı için mücadelesini vermeye uğraşılar. bir francesco totti'nin roma için fayda üretemediği veya bir raul gonzales'in real için fayda üretemediği dönemler başlamış ise emin olun yollar faal futbolcu olarak ayrılacaktır ve bu bir vefasızlık olmayacaktır.

    bence dünya'nın en vefalı kulübü galatasaray'dır. o kadar vefalıdır ki uefa kupasını alan kadroyu ve ruhu yaşatmak pahasına bir 10 seneyi çöpe atmayı, hayallere dalmayı yeğlemiştir.
    o jenerasyonun adamları futbolunu düşürmeye başladıklarında tak diye galatasaray'a geri dönebilmiştir. o yıllarda emeği olan hatta 80'li yılların sonunda bu işe emek katmış kimselere dahi her türlü vefa gösterilmiştir. ama bu vefa belaya dönüşmüş ve kanser gibi galatasaray'ın yıllarını yok etmeye başlamıştır. artık irtifa kaybeden bu uçağın sorunu olarak ilk öne çıkan mevzu ''vefasızlık'' gibi görünmeye başlamış ve bunun da neticesinde kurtarıcı gibi o yılların insanlarına kulüp geleceği emanet edilmiştir.
    özellikle uefa kupası başarısından sonra 4 tarafı düşmanla çevrilmiş bir galatasaray kesinlikle kendi evlatlarını sahipsiz bırakmamıştır. hep beraber bu yılları yaşadık arkadaşlar. yöneticisinden, malzemecisine kadar her kademeden emek sahibi vitrine çıkartıldı, milyonlar tarafından alkışlandı. hala alkışlanıyor. galatasaray camiası her daim kollarını açtı kanatları altına aldı evlatlarını. en formsuz hatta futbolu sadece aşağı ivmelenen evlatlarını dahi kanatları altına aldı. sırf o dönemin hatrına hepsine sahip çıktı. hangi futbolcumuz veya teknik kadro elemanımız galatasaray'dan ekmek yemeyi bıraktıktan sonra sami yen'e gelince yer bulamadı. florya'ya uğradığında içeri alınmadı. hepsi en şahane şekilde ağırlandı, taraftar tarafından hatırlandı özlendi.

    yalvarırım şu vefa paranoyasını artık sonsuzluğa uğurlayın a dostlar. bu bir galatasaray realitesiymiş gibi üzerimize yapışmasın. isim isim saydığımız da binlerce insanın emeği vardır galatasaray tarihine ve başarısına. ne yapmak lazımdır yani ne!!! sen,ben,o unutmadıkça sohbetlerimizde hafızalarımızda andıkça ve iyi hislerimizi yaşattıkça onlara dair vefa vardır. dibine kadar da aşktır.

    ama futbol takımı'nın güncel başarısı reel ve profesyonel bir meslektir. görevini hakkıyla yapmış, galatasaray renklerini hakkıyla taşımış bir kimse her zaman damarın en güçlüsünden hatırlanacak ve özlenecektir. işte o zaman futbolun romantizmi hakkını bulmuş olur.
    hayatın her kesitinde olduğunu gibi her şey tadında güzeldir. tadı kaçınca mide bulandırır, tahammül etme boyutuna geçer artık mevzuat. hangimiz 'hagi'' yi büyük bir aşkla seyretmedik şuan dahi adını anarken içimizi titretmedik. geçmiş maçları hatırladıkça o gün ki gibi heyecanlanmadık.
    ama hagi'nin performansının takıma zarar vermeye başladığı bir döneme gelinse idi elbette hagi ile yollar ayrılacaktı, ayrılmalıydı ve bu ayrılık hagi'ye yapılmış bir vefasızlık olmayacaktı. fakat hagi tam kararında galatasaray'a veda etmesini bildi.
    burda yaş mühim değil önemli olan galatasaray'ın başarısı için ortaya bir fayda koyabilmektir.
    sembolik olarak büyük efsane hagi'yi seçtim bu her futbolcu hatta her emektar için geçerlidir.

    örneğin galatasaray'a çok uzun hizmet etmemiş olsa dahi dean saunders'e bir romantizm besliyorum içimde. benim gibi binlerce kardeşim olduğunu da düşünüyorum. fakat galatasaray'a uzun yıllar hizmet etmemiştir saunders, alt yapıdan da yetişmemiştir, türk de değildir, belki galatasaraylı bile değildir. ama kim inkar edebilir souness'e olan vefasını kim inkar edebilir saunders'e olan özlemini.

    ama yoook, biz türk insanıyız. koltuk sevdalısıyız, eğer bir yerde bir mevki edinmiş isek bokunu çıkarana bizi oraya taşıyanların iyi niyetini suistimal edene kadar o koltuğu bırakmayız. ama adamlık faydası olmadığını gördüğünde sevdiği yeri de terk edebilmektir. zaten böyle kimseleri 3-5 kişi bile olsa hep hatırlayacak ve vefa'nın bir yerlerde sadece semt olarak kalmadığını gösterecektir.

    tekrar söylüyorum vefa sadece galatasaray yönetiminin boynunun borcu olan bir kavram değildir. eğer öyle ise bu yönetim son 10 yılda dünya üzerinde görülmemiş bir anaçlık ile en vefalı kulüp olmuştur. galatasaray futbol takımı kimsenin babasının dükkanı veya çiftiliği değildir.
    misyonunu tamamlayan voltasını almak mecburiyetindedir. hiç kimsenin de galatasaray'a küsmeye hakkı yoktur. küçük çocuk değildir kimse ve galatasaray'da o küçük çocuğun şımarıklıklarını çekmek zorunda olan anası değildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın