374
akşam oturdum maçı fox sportstan ingiliz spikerler eşliğinde izledim. dedim ki maçı şöyle güzelce izleyeyim ondan sonra da oturur güzel bir maç analizi yazarım. ama oynanan oyun takımın hali derken artık maç analizinden çıkıp galatasaray analizine dönüşecek galiba.
mancini güzel bir taktikle başlatmıştı bizi maça. geriden pas yaparak oyun kurarak real madride gol atamayacağımızı bildiği için ilerde umutla başlayan ani baskınlarla kapılcak toplarla, top oradayken pozisyon yaratmaya çalıştı. bu şekilde çok top kazandık. ne yazık ki bu seviyedeki kalite eksikliğimizden ve heyecandan bu topları değerlendiremedik bile. topu kazanamadığımız zamanlarda hızlı bir şekilde topun arkasına geçip spikerlerin deyimiyle defansı sağlama almayı öncelik belleyen klasik italyan mancinin takımı olarak kalemizi savunduk. ilk yarıda da oldukça başarılıydık bu işte. erayın 30 metreden seyrettiği frikik golü olmasa pozisyon bile vermedik doğru düzgün. ilk yarının en iyi isimleri umut,melo ve selçuktu.
ikinci yarının başında çok kolay bir pozisyonda hiç olmayacak bir adamdan erayın da katkılarıyla golü yiyince maçı bıraktık. zaten fizik olarak düşmeye başlayan takım bir de mental olarak oyundan kopunca 10 kişilik madrid işi halı saha maçına döktü ve ne yazık ki hem dünyaya rezil olduk hem de bu seviyelerde olmadığımız gerçeğini yaşadık.
maçın iyileri umut, selçuk ve meloydu. zaten selçuk ve meloyu tut, yanlarına 1.ligden rastgele 9 adam daha koy, az çok ligde şu anda olduğumuz yerde olur oynadığımız oyunu oynardık.
bruma ve amrabat çok heyecanlılardı, ayaklarında bir top bile tutamadılar. first touch çalışmalılar bol bol. eboue daha 4. dakikada bıraktı kendini yere. ulan zerre içim acımıyor ya o sakatlanınca!, beni bu hale getiren eboue utansın. dany için geldiği günden beri bu takımda işi yok demiştim. bazı futbol ulemaları avrupanın en iyi ilk 3 stoperinden birisi falan yazmıştı dany için. şakaysa çok komik gerçekse daha komik. gökhan da o kadar peşinden koşulup alınan chedjou da bu seviyelerin adamı değil. eray için söylenecek tek bir şey var. temiz bir çoçuğa benziyorsun, ama senden bir cacık olmaz.
mancini her ne kadar maça takımı iyi başlatmış olsa da ikinci yarıdaki değişikliklerde çok geç kaldı. hele 3. gol ben geliyorum diye o kadar bağırdı ki, bunu görememesi onun adına kocaman bir eksi. bir de ne yapıp ne edip takımı mental olarak güçlendirmesi gerekiyor. 2-1 geriye düşüyoruz, takım sanki kıyamet saatini bekler gibi kafalar önde maçı bırakmış. olm biz size neden yenildiniz demiyoruz ki, neden oynamadınız diyoruz. oynayın, mücadele edin, olmazsa canınız sağ olsun. ama tavlada 4-0'dan 5-4 yenilmiş gibi bir surat nedir yahu daha maçın bitmesine yarım saat varken.
amrabat+chedjou+bruma+dany+riera+yiğit+sercan = 45 milyon euro
kusura bakmayın da birileri bunun hesabını versin bir zahmet. bu kadar para harcanıp da bu kadar kalitesiz ve silik bir futbol oynanmaz.
iki senedir bağırıyoruz, bu takımın yerli kadrosu yetersiz, yaşlı, yabancı kuralı bizi mahfediyor, seneye daha da düşecek. ona göre transferler yapılsın diye.
sonuç: iki senedir oynanan berbat oyun ve yetersiz kadro. kazandığımız hangi maçtan sonra vay be dağıttık rakibi dedik. hangi maçı rahat rahat izledik son iki yıldır. yabancı kadron zaten şişmiş durumda. atsan atılmaz, satsan satılmaz. seneye daha da düşecek. bir tek kalıyor yerli transferin. onda da takımı seviye atlatabilecek yerli kaç tane oyuncu var ki zaten. potansiyelli olanlarında çoğunun beşiktaşa gitmesini sağladık. eee ne halt edeceğiz biz şimdi?
osmanlı imparatorluğu gibiyiz anasını satayım. yükselme dönemini yaşadık, şimdi duraklamaya girdik, eğer çok acil tedbirler alınmazsa çöküşe doğru hızla gidiyoruz. her ne kadar tff, tüpçü, aziz, medya bunun için her zaman deli gibi uğraşsa da, ne yazık ki bu çöküşün altında iki isim yatıyor: terim ve aysal. kınalarınız benden.
madride yenilmek, gruptan çıkamamak bunlar normal şeyler. normal olmayan gidişat. tünelin ucunda bir ışık var ya, güneş ışığı mı kamyon mu belli değildi. adam deli gibi havalı kornayı çalıyor biz hala farkında değiliz. kaza yakındır beyler bayanlar.
mancini güzel bir taktikle başlatmıştı bizi maça. geriden pas yaparak oyun kurarak real madride gol atamayacağımızı bildiği için ilerde umutla başlayan ani baskınlarla kapılcak toplarla, top oradayken pozisyon yaratmaya çalıştı. bu şekilde çok top kazandık. ne yazık ki bu seviyedeki kalite eksikliğimizden ve heyecandan bu topları değerlendiremedik bile. topu kazanamadığımız zamanlarda hızlı bir şekilde topun arkasına geçip spikerlerin deyimiyle defansı sağlama almayı öncelik belleyen klasik italyan mancinin takımı olarak kalemizi savunduk. ilk yarıda da oldukça başarılıydık bu işte. erayın 30 metreden seyrettiği frikik golü olmasa pozisyon bile vermedik doğru düzgün. ilk yarının en iyi isimleri umut,melo ve selçuktu.
ikinci yarının başında çok kolay bir pozisyonda hiç olmayacak bir adamdan erayın da katkılarıyla golü yiyince maçı bıraktık. zaten fizik olarak düşmeye başlayan takım bir de mental olarak oyundan kopunca 10 kişilik madrid işi halı saha maçına döktü ve ne yazık ki hem dünyaya rezil olduk hem de bu seviyelerde olmadığımız gerçeğini yaşadık.
maçın iyileri umut, selçuk ve meloydu. zaten selçuk ve meloyu tut, yanlarına 1.ligden rastgele 9 adam daha koy, az çok ligde şu anda olduğumuz yerde olur oynadığımız oyunu oynardık.
bruma ve amrabat çok heyecanlılardı, ayaklarında bir top bile tutamadılar. first touch çalışmalılar bol bol. eboue daha 4. dakikada bıraktı kendini yere. ulan zerre içim acımıyor ya o sakatlanınca!, beni bu hale getiren eboue utansın. dany için geldiği günden beri bu takımda işi yok demiştim. bazı futbol ulemaları avrupanın en iyi ilk 3 stoperinden birisi falan yazmıştı dany için. şakaysa çok komik gerçekse daha komik. gökhan da o kadar peşinden koşulup alınan chedjou da bu seviyelerin adamı değil. eray için söylenecek tek bir şey var. temiz bir çoçuğa benziyorsun, ama senden bir cacık olmaz.
mancini her ne kadar maça takımı iyi başlatmış olsa da ikinci yarıdaki değişikliklerde çok geç kaldı. hele 3. gol ben geliyorum diye o kadar bağırdı ki, bunu görememesi onun adına kocaman bir eksi. bir de ne yapıp ne edip takımı mental olarak güçlendirmesi gerekiyor. 2-1 geriye düşüyoruz, takım sanki kıyamet saatini bekler gibi kafalar önde maçı bırakmış. olm biz size neden yenildiniz demiyoruz ki, neden oynamadınız diyoruz. oynayın, mücadele edin, olmazsa canınız sağ olsun. ama tavlada 4-0'dan 5-4 yenilmiş gibi bir surat nedir yahu daha maçın bitmesine yarım saat varken.
amrabat+chedjou+bruma+dany+riera+yiğit+sercan = 45 milyon euro
kusura bakmayın da birileri bunun hesabını versin bir zahmet. bu kadar para harcanıp da bu kadar kalitesiz ve silik bir futbol oynanmaz.
iki senedir bağırıyoruz, bu takımın yerli kadrosu yetersiz, yaşlı, yabancı kuralı bizi mahfediyor, seneye daha da düşecek. ona göre transferler yapılsın diye.
sonuç: iki senedir oynanan berbat oyun ve yetersiz kadro. kazandığımız hangi maçtan sonra vay be dağıttık rakibi dedik. hangi maçı rahat rahat izledik son iki yıldır. yabancı kadron zaten şişmiş durumda. atsan atılmaz, satsan satılmaz. seneye daha da düşecek. bir tek kalıyor yerli transferin. onda da takımı seviye atlatabilecek yerli kaç tane oyuncu var ki zaten. potansiyelli olanlarında çoğunun beşiktaşa gitmesini sağladık. eee ne halt edeceğiz biz şimdi?
osmanlı imparatorluğu gibiyiz anasını satayım. yükselme dönemini yaşadık, şimdi duraklamaya girdik, eğer çok acil tedbirler alınmazsa çöküşe doğru hızla gidiyoruz. her ne kadar tff, tüpçü, aziz, medya bunun için her zaman deli gibi uğraşsa da, ne yazık ki bu çöküşün altında iki isim yatıyor: terim ve aysal. kınalarınız benden.
madride yenilmek, gruptan çıkamamak bunlar normal şeyler. normal olmayan gidişat. tünelin ucunda bir ışık var ya, güneş ışığı mı kamyon mu belli değildi. adam deli gibi havalı kornayı çalıyor biz hala farkında değiliz. kaza yakındır beyler bayanlar.